Her çocuk başarılı olabilir
LGS’den sonra YKS de yakında açıklanır. O da yüzbinlerce evde matem havası yaşatırsa hiç şaşırtıcı olmaz. Peki, çocuklarımız mı başarısız? Kesinlikle hayır. Öylesine saçma sapan sınav sistemlerimiz var ki, soruların tümünü yapan Türkiye şampiyonları bile ilk tercihine girememe endişesi yaşıyor. Tercih konusuna girmeden önce kendimize şu soruyu sormalıyız:
Başarıdan anladığımız ne? Eğer mutlu, keyifli, başarılı bir yaşam ise bu sınavlar ve bu eğitim sistemi bize bunu sağlıyor mu, önce bunu sorgulamak gerekir.
Eğitim, bir yaşam sanatıdır ve amacı da bireylerin ilgi, yetenek, beceri, performans ve hayallerini keşfedip onları geliştirmektir.
Peki bunu yapıyor mu? Evet demek mümkün değil. Daha da vahimi daha sınav aşamasından itibaren çok azını sevindiriyor, tamamına yakınını ise hayata küstürüyor…
Oysa her meslek önemlidir, her okulun “nitelikli” olması gerekir ve her çocuğun başarılı olacağı bir okul ve bir meslek vardır.
Elitist bir eğitim anlayışı ile sadece akademik donanımı ve parası olan öğrencilere yönelik düzen oluşturmak yanlışların en büyüğüdür ve biz neredeyse yarım asırdır bu yanlışta ısrar ediyoruz!..
Diploma hayalini körükleyip önce herkesi üniversite önüne yığdık, onunla da yetinmeyip üniversite mezunu ettik. O da yetmedi mastır ve doktoraya yönelttik ve dünyada “doktoralı işsizler” kervanı yaratarak bir ilke imza attık.
İstediğimiz bu muydu?
Kesinlikle hayır!
Son iki yılda üniversiteye başvuran aday sayısı bir milyon azaldı. Geçen yıl bir milyon aday tercih hakkı olmasına rağmen tercih yapmadı, kontenjanlar boş kaldı. Nedeni de üniversite diploması artık tek başına bir işe yaramıyor!
Yapay zekâ ile birlikte bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma çok daha süratli, kolay ve yaygın hale geleceği için öğretim kurumlarına olan ilgi görünen o ki daha da azalacak. Bu sadece bizim ülkemiz için değil tüm ülkeler için geçerli!.. İşte bu yüzden insangücü planlaması ve ülke ihtiyaçları doğrultusunda eğitime yeni bir çeki düzen vermenin zamanı geldi de geçiyor. Bu yanlışı düzeltmenin yolu da kesinlikle sınavlardan geçmiyor. Hele ki LGS, YKS, KPSS benzeri sınavlardan hiç geçmiyor… Can alıcı nokta ise bu sınavlardaki başarı ya da başarısızlık ne her şeyin garantisi ne de her şeyin sonu!
Sınav birincileri bile tedirgin, birincilerin ya da en tepedekilerin girdiği okullardan mezun olanların çok önemli bir bölümü de üniversiteye girerken ya açıkta kalıyor, istemediği yere giremeyeceği için mezuna kalıyor ya da hiç istemediği bir üniversitede ya da fakültede okumak zorunda kalıyor. Keşke tüm üniversitelerimiz, tüm liselerimiz şu günlerde sadece başarılı öğrencilerinin gururuyla değil de biraz da diğer öğrencilerin yaşadıkları “matem”le ilgilenseler. Örneğin her lise son 5 yıl içerisindeki tüm mezunlarının üniversite başarılarını, puan ortalamalarını, mezunlarının girdikleri fakülteleri, dershaneye gidip gitmediklerini, mezuniyet puanı ile üniversite puanları arasındaki korelasyonu ve açıkta kalanları tek tek açıklasın ki tercih etmeyi düşünenler ona göre karar versinler.
Yine aynı şekilde her üniversite, fakülte fakülte 5 yılın puanlarını, yüzdelik dilimlerini, birinci, ikinci yıl sonunda ne kadarının üniversiteden ayrıldığını, yüzde kaçının mezun olduğunu, ne kadarının bölüm değiştirdiğini, mezunların ne kadar sürede iş bulduğunu, ne kadar maaş aldığını ve ne kadarının öğrenim gördüğü alanda çalıştığını, ne kadarının yurt içi ya da yurtdışında yüksek lisans ya da doktoraya yöneldiğini, yüzde kaçının KPSS ve TUS benzeri sınavlara girdiğini ve ortalamalarının ne olduğunu bir bir açıklasınlar ki tercih yapacak adaylar, ezbere tercih yapma ya da yanlış yönlendirilme riskine maruz kalmasınlar.
Yine aynı şekilde MEB, YÖK ve ÖSYM de öğrenciyi ve velileri koruyacak şekilde ellerindeki her türlü veriyi onlarla paylaşmalılar…
Bu arada sanayi ve ticaret odaları gibi barolar ve mimar, mühendis odaları da mezunlara yönelik değerlendirmelerini kamuoyu ile ve özellikle de tercih aşamasındaki adaylarla paylaşmalı ki yarın üyesi olacakları gençler üzerinde daha ilk günden itibaren güven duygusu oluşturup, pekiştirsinler… Bu aşamada öğrencilere ve özellikle de velilere önerimiz geleceğe yön verici kararlarda çok titiz olmalısınız. Söylenenlerden çok resmî açıklamaları dikkati alın ya da resmî belge isteyin yoksa ileride mağduriyetler yaşayabilirsiniz.
Özetin özeti: Sınavlar önemli ama her şey değil. Onlara bakarak çocuklarınızı asla değerlendirmeyin. Önemli olan onların moral ve motivasyonu. Birkaç saatlik sınavlarla geleceğe yön verilemez, verilmemeli de!..
Sende Yorum yap