s

Gelecek program: Schiaparelli sergisi

Müze gezmeyi sevenlerin dikkatini çeken bir detay var son yıllarda: Moda sergileri, klasik sanat retrospektiflerini bile geride bırakan kalabalıklar çekiyor.

Bu yüzden de önemli müzeler moda evleriyle iş birliği yapmayı tercih ediyor.

İşte bunun son örneği, 2026 baharında Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’nde açılacak olan “Schiaparelli: Fashion Becomes Art” sergisi.

20. yüzyılın en kışkırtıcı modacılarından Elsa Schiaparelli, modayı yalnızca giyim değil, sanatın bir uzantısı olarak gören ilk isimlerden biriydi.

“Benden önce her şey siyah, lacivert ya da bejdi” diyerek sadece renklere değil, bir çağın düşünce kalıplarına da meydan okumuştu.

Onun vizyonu, Salvador Dalí’nin hayal gücüyle, Man Ray’in objektifiyle ve Jean Cocteau’nun çizgileriyle birleştiğinde ortaya çıkan sonuç, modanın sınırlarını aşmıştı.

İşte bu çok katmanlı mirasın V&A Müzesi’nde 21 Mart - 1 Kasım 2026 tarihlerinde gerçekleşecek sergiyle ilk kez İngiltere’de büyük ölçekli bir şekilde izleyiciyle buluşacağı bu hafta açıklandı.

Sergi, Schiaparelli’nin hayatı ve sanatsal iş birliklerini 200’ü aşkın obje ile gözler önüne seriyor: Dali’yle birlikte yaratılan ikonik Istakoz Elbise, göz yanılsaması yaratan Skeleton elbise, Cocteau’nun çizimiyle hayat bulan gül desenli ceket ve elbette meşhur Ayakkabı Şapka.

Elsa Schiaparelli’nin modaya yaklaşımı 1930’larda haute couture’ün aristokratik ve tutucu havasını yerle bir ediyor, bireyselliği ve hayal gücünü öne çıkarıyordu.

O sadece bir modacı değil, Dada ve Sürrealist akımların bir uzantısıydı.

Paris’in sanat çevreleriyle kurduğu sıkı bağlar sayesinde, modayı resim, heykel ve sahne sanatlarıyla harmanladı.

Bu nedenle, V&A direktörü Tristram Hunt’ın da dediği gibi, “Schiaparelli’nin hem sanatla hem de performans dünyasıyla kurduğu ilişkiler, onu bu tür bir sergi için ideal kılıyor.”

Schiaparelli’nin ölümünden sonra bir süre sessiz kalan modaevi, 2014’te yeniden yapılandırıldı ve 2019’da Amerikalı tasarımcı Daniel Roseberry’nin kreatif direktörlüğüyle başka bir soluk kazandı.

Roseberry, markanın sürrealist DNA’sını günümüzün dijital dünyasına ustalıkla taşıyor.

Bella Hadid’in Cannes Film Festivali’nde giydiği, altın kolyeli siyah elbise hâlâhafızalarda.

Bu tasarım, sergide Roseberry dönemine ayrılan özel bölümde görülebilecek.

Roseberry’nin deyimiyle, “Ne zaman Elsa’nın işlerini referans alsam, kendi işim de daha iyi hâle geliyor. Onun mirası hâlâtam anlamıyla anlatılmamış bir hikâye gibi.”

Bu yaklaşım, serginin hem tarihsel hem çağdaş bir perspektif sunmasını sağlıyor.

Schiaparelli tasarımları sadece moda tarihini değil, sanat tarihi ve kadınların özgürlük mücadelesini de anlatıyor.

İşte bu yüzden, Victoria & Albert Müzesi’nin Schiaparelli sergisi, moda ile sanatın iç içe geçmişliğini kanıtlayan en güçlü örneklerden biri olmaya aday.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.