Senaryosu olmayan bir tiyatro...
Karagöz ile Hacivat arasındaki "gölge oyunu" mu desem, Kavuklu ile Pişekar'a sahne olan "orta oyunu" mu?
Kelimelerin aciz kaldığı, sadece Fenerbahçelilerin değil, cümle kulüp sevdalılarının izlediği bir tiyatro sahnesi gibiydi Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu'nun toplantısı... Tamamen doğaçlama...
Başkan Ali Koç, kendi ifadesiyle efsane başkan Aziz Yıldırım ile "söz düellosu"na girdi ama kazananın olmadığı bir münazara oldu.
Belli ki Yıldırım, hazırlanıp gelmişti ama yetersizdi. Belli ki diyabet rahatsızlığını düşünememişti. Yoksa böyle bir cenkte(!) insülinini yanına almalıydı. Şeker hastası olanlar bilir, bir anda yükseldiğinde kendini tutamaz, başından göğsüne doğru bir sıcaklık kaplar ve ağzına geleni söyler. Yoksa tabii ki Aziz Yıldırım da bilir, Türkiye'nin en zengin ilk 25 iş insanı arasında yer alan birine, Fenerbahçeli yönetici Hamdi Akın'a "Sus ulan" diye hitap edilmeyeceğini... Ama burada sıralamayı mali seviye değil, şeker seviyesi belirledi!
İki başkan arasındaki atışma en çok kimi güldürdü biliyor musunuz? Galatasaraylıları... Hem de kıs kıs değil, kahkahalarla...
Ancak kamuoyu adına faydası olmadı da değil... 10 bin kişinin Ali Koç'a karşı olduğunu biliyorduk da, başka rakamlar ortaya döküldü.
Mesela, borcun ne kadar olduğunu öğrenmiş olduk. Tamı tamına değil ama en azından 22, en fazla 25 milyar TL...
Adidas ile olan anlaşmadan 8 milyon euro geleceğini de duymuş olduk.
Üstelik, Fenerbahçe'nin para yokluğundan transfer yapamadığı da söylendi. Bulurlar, alırlar ayrı mesele...
Kulüp localarının altın değerinde olduğunu, başkanlığının ardından Aziz Yıldırım'ın locasını terk ettiğini, ayrıca eski başkanın kızının sıkı bir Chelsea taraftarı olduğunu, hatta maçlara gittiğini de dinledik.
Dikkat ettiniz mi, son dönemde Divan Kurulu toplantıları, kişiler adına adeta turnusol kağıdı haline geldi. Adeta kişilik testi...
Fenerbahçe'deki yaşananlar dışında diğerlerine bir göz atalım mı?
Galatasaray'da o dönemdeki Başkan Mustafa Cengiz ile Divan Başkanı Eşref Hamamcıoğlu kapışmıştı. Cengiz, protesto edip Hamamcıoğlu'nun başkanlığındaki toplantılara katılmadı. Cim-Bom'daki karaborsa skandalı, ilk kez orada dile getirildi, bunu konuşan Hayri Kozak istenmeyen adam oldu.
Dursun Özbek'in başkanlığında da en etkili muhalefet, yine Divan Kurulu'ndaki bazı üyelerden... Bakmayın son toplantıda Özbek'in, "Bankalar Birliği'nden ayrıldık" şovuna gölge düşürmediklerine...
Onlar söyleyemediler, ben yazayım... Florya arazisi ile ilgili anlaşmanın detayları nasıl? Para geldi mi? Geldiyse nasıl kullanıldı? Projenin ödeme planı ne olacak? Riva'dakinden farkı ne?
Osimhen'in ödemeleri nasıl yapılacak? Bankalar Birliği'nde hesap kapandı ama yeni kredi alınacak mı?
Ya Beşiktaş... Tevfik Yamantürk ile Hasan Arat arasında yaşananlar unutulur mu? Belki de Fenerbahçe'den de Galatasaray'dan da daha büyük gelişmelere gebe... Yamantürk, ceza alacak mı? Ya da, genel kurulda bu ceza oylanacak mı?
Eskiden Divan Kurulu, kulüpler için bir denetim mekanizması, ağır abilerin yuvası ve haysiyet koruması idi.
Şimdi, genellikle yönetimler tarafından kontrol altında tutulan, sokak jargonunun duyulduğu, birçoklarının el pençe divan durduğu yer oldu.
Hayırlısı...
Sevenleri üzmeyin
Beşiktaş, Shakhtar Donetsk maçıyla bir girdaba girdi. Avrupa Ligi'ne tutunacağım derken, Teknik Direktör Solskjaer'in, Hamlet'ten rol çalmasına dönüştü: Olmak ya da olmamak...
Binlerce Beşiktaşlı Dolmabahçe'ye hücum etti. Sadece, evet sadece, Beşiktaş'ın iyi bir sonucunu görmek istiyordu. Bunlardan biri de, 13 yaşındaki Kaan Uysal'dı.
Akademisyen babasının görevi nedeniyle Abu Dabi'de yaşayan Kaan, yaz tatili için geldiği İstanbul'da, Prof. Dr. Murat Uysal'ın başının etini yedi, "Gidelim de gidelim" diye...
Stadın içerisindeki siyah-beyaz renklerin maç önü coşkusu, Kaan'ın, maç sonu matem siyahını bastıramadı. O tribünlerde beklenen ve bir türlü gelmeyen galibiyet, henüz 13 yaşındaki bir yavru Kartal için ne kadar yıkıcı olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Buna rağmen Kaan, kendi bloğundan büyüklerine ders verdi:
"İlk maçta Beşiktaş'ı yuhalamak en iyi seçenek mi? Oyuncular takımdan ayrılmak ve kaos yaratmak isteyebilirler. Takım sezonun geri kalanında motivasyonsuz kalabilir. Beşiktaş, bu yuhalamaların ardından sezona daha da kötü başlayabilir."
Haksız mı?
Categories: Senaryosu olmayan bir tiyatro...
Sende Yorum yap