s

Lübnan’da ‘silah’ krizi kapıda

İsrail kabinesi Gazze’yi topyekûn işgal planını kabul etti. Şaşırmadık, çünkü, İsrail zaten 7 Ekim’den bu yana bölgeyi suikastlarla, saldırılarla, işgallerle yeniden şekillendiriyor ve tüm bunları ABD’nin göz yummasıyla yapıyor. Dikkatler Gazze’nin işgaliyle ilgili karardayken, Lübnan’da da başka bir plan hayata geçiriliyor.

Yıllardır tartışılan konu olan ‘Hizbullah’ın silahsızlandırılması’, Temmuz ayından bu yana ete kemiğe bürünmüş bir yol haritasıyla Lübnan hükümetinin önünde. Lübnan kabinesi bu hafta, ABD’nin hazırladığı ve “tüm silahları devlet kontrolüne alma, Hizbullah’ı silahsızlandırma” teklifini kabul etti. “Hizbullah’a rağmen bu iş nasıl yapılacak?”sorusunun cevabı bize siyasi ve askeri bir kriz olarak dönebilir.

Tom Barrack’ın planı

Kapıdaki bu krizin ayrıntılarına girmeden önce, ABD’nin Lübnan hükümetine sunduğu planın ayrıntılarını paylaşalım. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Temmuz’daki Beyrut ziyaretinde Lübnan devletine 6 sayfalık bir öneri sunmuştu.

O öneriye göre, hükümet, yıl sonuna kadar İran destekli Hizbullah’ın tüm cephanesini toplayacak ve silahsızlanmasını sağlayacaktı. Bunun karşılığında da İsrail, hali hazırda Güney Lübnan’da işgal altında tuttuğu 5 bölgeden çekilecekti. Plan makul gibi görünse de, mevzubahis Hizbullah olunca, bu iş o kadar kolay değil.

Hizbullah toplantıyı terk etti

Perşembe günü yapılan kabine toplantısında Lübnan hükümetinet bir takvim belirlemedi ama “kademeli silahsızlandırmayı”kabul etti. Kabine kararlarına göre “silah bulundurma yetkisi yalnızca devletle sınırlı olacak; Lübnan ordusu sınır ve iç bölgelerde konuşlanacak.”

Hizbullah, bu plana, tahmin edileceği üzere tepkili. Hükümeti “İsrail ve ABD ile iş birliği yapmakla”suçluyor, hatta İsrail saldırıları sürerken bu planı konuşmanın “ihanet”olduğunu söylüyor. Tartışmaların çıktığı toplantıyı Hizbullah ve Emel Hareketi’nin üç bakanının terk ettiği de biliniyor.

Hassas denge ve yeni krizler

“Lübnan’ı iyi anladıysanız, bunun sebebi biri size iyi anlatamamıştır.” Lübnan’ın – sömürgeci güçler tarafından kurgulanan – karmaşık mezhepsel yapısını, siyasi dengelerini mükemmel şekilde özetleyen isim, 1990’ların sonunda Kanada’nın Beyrut Büyükelçisi olarak görev yapmış Haig Sarrafian’ti.

Lübnan’da siyasi denge, geçmişte olduğu gibi hâlâ bıçak sırtında. Son olarak 9 Şubat’ta Nevaf Selam’ın kurduğu 24 bakanlı kabine de o hassas denge üzerinde yürüyor.

Hizbullah İsrail ile girdiği savaştan ağır yaralar alarak çıksa da – ki buna Hasan Nasrallah gibi lider ve yönetim kadrosunu kaybetmek de dahil – Lübnan’da hâlâ güçlü. Eyaletlerdeki atama gücüyle, Şiitemsiliyeti üzerindeki etkisiyle varlığını sürdürüyor. 128 sandalyeli Lübnan Parlamentosu’nda, Hizbullah ve birlikte hareket ettiği Emel Hareketi 27 kişiyle temsil ediliyor. Kabinede ise Hizbullah’ın iki, Emel Hareketi’nin iki bakanı var.

Hükümet ‘zor’ kullanır mı?

Bu tabloda Şiihareketinin önünde iki seçenek olduğu konuşuluyor. Birincisi bakanların hükümetten çekilmesi. Bu seçenek hükümetin devrilmesi için gerekli üçte bir çoğunluğu sağlamıyor. İkinci seçenek Parlamento’da 27 kişilik bloğun hükümete güvensizlik oyu vermesi. Bu seçenekten de istenilen sonuç alınamayabilir.

Hükümet cephesinde ise bir ihtimal var ki, o belki de en sıkıntı olanı: Hizbullah’ı silahsızlandırmak için güç kullanmak! ABD Dışişleri Bakanlığı ve analistlerin verilerine göre, Hizbullah’ın 2022’de 50 bin civarında üyesi olduğu, 2024 Haziran itibariyle de menzilleri farklı 200 bine yakın roket ve füzeye sahip olduğu tahmin ediliyordu. Hizbullah’ın, İsrail ile girdiği savaşta bu envanter düşse de, halenetkin bir silah gücüne sahip olduğu biliniyor. Bu yüzden asıl soru şu: Bugüne kadar Hizbullah ile karşı karşıya gelmemek için azami gayret gösteren Lübnan devleti, bu işi “zorla”yapabilecek mi? İran da gözünü çevirmiş Lübnan’a bakarken bu epeyce zor görünüyor...

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.