s

Suriye’de De Facto ve De Jure

Diplomaside De Facto ve De Jure kelimeleri çok kullanılır.

Irak kağıt üzerinde tek bir ülke durumunda, yasaları öyle söylüyor, bu De Jure örneği.

Buna karşın Irak, etnik temellere dayalı anayasası, Kuzey’de Kürt, Güney’de Şii etki alanlarıyla bölünmüş bir ülke. Bu da De facto durum.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack’ın Suriye için masaya koyduğu “Federasyonun biraz altı” tanımlaması aslında Suriye de Irak gibi olsun demektir.

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack

Washington ağzındaki baklayı çıkardığına göre, ABD bu planın Türkiye içerisinde ve dışarısındaki etkilerini göğüslemeye hazır demektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Malazgirt’te kurduğu “Kendine yabancı patron arayanlarsa eninde sonunda kaybedecek” mesajı çift alıcılı bir mesajdır.

Mesajın bir tarafı elbette SDG’ye ama diğer tarafı da bölgede patronluğa soyunan ülkeleredir.

Yanlış politikaların ve oldu bitti çabalarının Suriye sahasında bir sonucu olmaz ama başka sonuçları olur.


İsmet İnönü

İsmet İnönü, Başbakan olarak 16 Nisan 1964’te Time Dergisi’ne verdiği röportajda “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur” demişti.

Bugün o dünya kuruluyor, Hindistan yüzde 25’lik tarifeden sonra Çin’e yaklaştı, Trump’ın tespih tanesi gibi önüne dizdiği AB liderleri, ABD’den kopmak üzere üst üste savunma yatırımları kararı alıyor, Almanya, ABD’nin dijital üstünlüğüne son verecek adımlar atıyor, İspanya, Fransa, Avustralya, İngiltere, ABD’ye rağmen Filistin devletini tanıma kararı alıyor. Aynı anda başta Kaliforniya olmak üzere ABD’nin en önemli eyaletlerinde artık birlik sorgulanıyor.

Federasyonun bir altı gibi olmayan modeller önermeden önce, Türk halkının zekâsı ve ulusal güvenlik hassasiyeti üzerinde düşünmek gerek.

Belli ki birileri yeterince düşünmeden konuşmuş...Not: İsmet Paşa’nın Time Dergisi’ne verdiği röportajdaki cümlesi sanılanın aksine ABD Başkanı Johnson’a cevaben yazdığı mektupta yer almaz. Tarihimizin en yaygın yanlışlarından birisidir o bilgi.


İsrail geçen ay Gazze’de kiliseyi vurdu.

Kardeşin duymaz, eloğlu duyar

Gazze’deki Ortodoks ve Katolik kiliselerinde görev yapan din adamları ve rahibeler, İsrail Ordusu’nun tahliye çağrısını kabul etmediler.

Tahliye olmayacaklarını ve kaçamayanlara bakım sağlamak için kilise yerleşkelerinde kalacaklarını açıkladılar.

Bu insanlar, Gazze’de yaşayan insanların din kardeşi değiller.

Bir yanda bu cesur yürekli insanlar,

Diğer yanda Gazze’de soykırıma uğrayan din kardeşlerini görmezden gelen, kınama açıklaması yapmaktan öteye gitmeyen İslam ülkelerinin yöneticileri.

Zülfü Livaneli’nin 45 yıl önce yaptığı şarkı, bugün gerçek oldu, gerçekten de “Kardeşin duymaz, eloğlu duyar” durumu bu yaşanan.

Almanya’yı kıskandım…

“Almanya bizi kıskanıyor” önermesine bazen katılır bazen katılmam.

Merkel’in Osmangazi Köprüsü’nü kıskanmak için asla bir sebebi olmadı ama Frankfurt Havalimanı’nın “Hub” olma özelliğini bitiren, Lufthansa’ya hatlar kapattıran İstanbul Havalimanı ve THY’yi kıskanması mantık dahilinde.

Almanya, TOGG’u kıskanmaz ama Anadolu’yu ve L sınıfı bir gemiyi SİHA gemisi haline getiren Bayraktar TB-3’ü kıskanır.

Bu kez de kendi adıma Almanya’yı kıskandığım noktayı yazmam lazım:

Almanya’nın birinci devlet kanalı ARD’de, dikkat çekici bir belgesel yayımlandı.

Bu belgeselde Almanya’nın ilk Dijital Bakanı Karsten Wildberger oldukça çarpıcı cümleler kurdu:

* Almanya’daki önceki federal hükümetler, Amerikan teknoloji devlerinin önünü açtı

* Toplumun yarısı, teknoloji devlerinin AB’den daha fazla güce sahip olduğuna inanıyor

* Bütün verilerimiz Amerikan bulutlarında (cloud), tüm bilgiler ABD’nin kontrolünde; bizi manipüle edebilir ve tek bir düğmeyle her şeyi durdurabilirler.

Almanya, ulusal medyasını koruyan tüm rekabet yasalarını çıkardı, başta META ve Google olmak üzere çok büyük davalar açtı ama bunlarla yetinmiyor ve dijital bağımsızlık ile ulusal bağımsızlık arasında doğru bir ilişki kuruyor.

Biz, ne yasal süreçlerimizi tamamlayabildik, ne ulusal medyamızı koruyabiliyoruz ne de bu durumun yarattığı ulusal güvenlik riskini görebiliyoruz.

Aksine, Gazze’deki soykırıma dair acımızı paylaştığımız mecraların şirketlerine milyarlarca dolar reklam veriyoruz.

O reklamlardan ödenen vergiler de İsrail’e Gazze’ye atması için bomba olarak kullanılıyor.

Categories: Suriye’de De Facto ve De Jure

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.