s

O hesaplar tutmaz

İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu’nun Adem Metan’ın Youtube yayınında söylediği “Tayyip Erdoğan neyi işaret ederse, onu desteklerim” sözü üzerinden yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemek isteyenler var..

Nafile bir çaba… Soylu o röportajda “Türkiye’nin en az 6-8 yıl daha Erdoğan’a ihtiyacı olduğunu” vurguluyor ve şu çarpıcı tespitlerde bulunuyor:

1-Tayyip Erdoğan varken, başka bir tartışmanın yapılmasını doğru bulmam.

2-Türkiye’nin kendi uçağını, uçak motorunu, hava savunma sistemini yapması… Varoluşsal bir tehdit olarak öne çıkan nüfus artış hızındaki düşüşü tersine çevirecek politikaları hayata geçirmesi lazım. Bunları Erdoğansız bir Türkiye’ye yaptırmazlar…

3-Küresel akıl bu ülkede kendisine direnen herkesi ya ezdi ya rezil etti. Bir tek Erdoğan’a diş geçiremedi. O sebeple Türkiye’nin Erdoğan’a 6-8 yıl daha ihtiyacı var.

4-Buranın patronu Erdoğan’dır.

Soylu’nun çizdiği çerçeve önemli.

Tartışma heveslileri çok da umutlanmasın…

Patron belli.

Aranan suçlu vatandaş mı?

Nur topu gibi bir sorunumuz daha oldu.

Belediyelerin Emlak Vergisi’ne esas rayiç bedelleri neredeyse 20 kat oranında artırması vatandaşı isyan ettirdi… Somutlaştırarak gidelim… Ankara’nın Çankaya ilçesinde bir evin var… Her yıl belediyeye ödediğin emlak vergisi artık bir lüks site aidatı seviyesine gelmiş durumda. 50 - 60 bin lira ödeme riskiyle karşı karşıya gelenler var.

Emlak Vergisi belediyelerin kasasına giriyor. Ancak ne hikmetse bu fahiş artışı yapan yerel yönetimler “Sorumlu hükümet, ben bunu yapmaya mecbur kaldım” diyor!

Yani kimse sorumluluğu üstüne almıyor. Yakında “Suçlu vatandaşın kendisi” derlerse şaşırmayın.

İktidar partisinin belediyeleri de muhalefetin belediyeleri de bu artışları yapıyor. Belediyeler adeta bir çiftliğe döndüğü için neredeyse tamamının kasası boş. Ankara’dan gelen para aşırı derecede şişirilmiş personel maaşlarına ancak yetiyor. Üstüne olmazsa olmaz konserler vs. eklenince çareyi vatandaşın cebine el atmakta bulmuşlar.

Acı ama gerçek: Türkiye’de belediye sistemi fiilen çökmüştür. Emlak Vergisi sorununun çıkış sebebi bu çöküştür.

Peki ne yapılacak? Olan yine vatandaşa mı olacak?

Çare belli: Vatandaşı isyan ettiren rayiç bedelleri gözden geçirecek, yeniden belirleyecek bir yasal düzenleme…

Haydi vekiller bu iş sizde.

Maliyeti en yüksek yük

Türkiye’de yılda 6 milyar adet plastik taşıma poşeti kullanılıyor. Bunun sadece yüzde 10’u geri dönüştürülebiliyor. Geriye kalan yaklaşık 108 bin ton plastik atık, toprağa ve suya karışarak çevresel yük oluşturuyor. OECD ve FAO verilerine göre bu plastikler toprağın geçirgenliğini azaltıyor. Su tutma kapasitesini düşürüyor. Biyolojik yapıyı tahrip ediyor. Sadece bu kirlilik nedeniyle Türkiye’de yılda 600 milyon TL’yi aşan fazla gübre maliyeti ve 1 milyar TL’ye yakın tarımsal gelir kaybı yaşanıyor.

Peki çare ne?

Geleneksel plastiklerin aksine, doğada 180 gün içinde tamamen çözünebilen, toprağa karışarak gübreye dönüşebilen biyoplastikler olabilir mi? TÜBİTAK ve Sunar adlı firmanın iş birliğiyle geliştirilen nişasta bazlı biyoplastikler, çevreye zarar vermediği gibi atık yönetimi sistemine ek bir yük de oluşturmuyor. Halen Türkiye’deki yıllık poşet tüketiminin yüzde 1,9’unu karşılayabilecek biyoplastik poşet üretme kapasitesi mevcut.

Ancak bu oranın artması gerekiyor. Bunun için de çevre dostu ürünlerin yaygınlaşmasını engelleyen uygulamalar değiştirilmeli. Çevre dostu ürünlerin yaygınlaşmasının ülke ekonomisine yıllık katkısı minumum 1,5 -2 milyar lira civarında olur.

AB’deki gibi biyoplastikler GEKAP kapsamından muaf tutulabilir. Çevreyi korumak zorundayız. Bizden sonrakilere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak bunu yapmaya mecburuz. Daha fazla gecikme lüksümüz yok.

Categories: O hesaplar tutmaz

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.