s

Wintour’suz ama Wintour’lu bir Vogue dönemi

Amerikan Vogue’da koltuk değişti. Anna Wintour genel yayın yönetmenliğini bıraktı, bu hafta Amerikan Vogue’a yeni editör olarak Chloe Malle atandı. Ama gerçekten bir devir mi kapandı yoksa sadece sandalye mi kaydırıldı?


1988’den beri Amerikan Vogue’un başında olan, moda dünyasını yöneten Anna Wintour, bu yaz itibarıyla Genel Yayın Yönetmeni ünvanını bıraktı. Ancak hemen heyecanlanmayalım. Çünkü bu, klasik anlamda bir veda değildi. Wintour hâlâ Conde Nast’ın Chief Content Officer’ı ve Vogue’un Global Editorial Director’ı olarak görevde. Amerikan Vogue’un direksiyonunu başka birine veriyor gibi görünse de elleri hâlâ direksiyonda.

Yeni editör, 39 yaşındaki Chloe Malle. Vogue’un içinden gelen, 2011’den bu yana çeşitli pozisyonlarda çalışan, son dönemde dijital editörlük görevini yürüten bir isim. Peki, gerçekten ‘yeni’ mi? Yoksa tanıdık, güvenli, riski minimize eden bir iç atama mı?


Chole Malle, annesi Candice Bergen ile birlikte.

“Nepo Baby” etkisi

Chloe Malle’in adı yeni geliyor olabilir ama soyadı tanıdık: Babası Oscar adayı Fransız yönetmen Louis Malle, annesi ise “Murphy Brown” rolüyle efsaneleşen oyuncu Candice Bergen. Malle, “gururlu bir nepo baby” olduğunu açık açık söylüyor. Malle’in yetenekleri elbette tartışılmaz. Yazarlığı, dijitaldeki başarısı, içerik vizyonu ortada. Ama mesele şu: Bu işi başka biri alabilir miydi? Moda dünyasının gerçekten dışında, sokakta, tasarım okullarında ya da bağımsız yayıncılıkta mücadele eden bir isim bu koltuğa yaklaşabilir miydi? Cevap net: Muhtemelen hayır!

Anna Wintour’u anlamak için “Şeytan Marka Giyer” filmini ya da müzikalini izlemek yetmez, perde arkasını da okumak gerekir. Filmdeki Miranda Priestly karakteri Wintour’un soğuk, mesafeli ve “tanrısal” yönetici kimliğine dayansa da gerçek Anna Wintour’un etkisi çok daha derin. O sadece bir dergi yönetmedi; kültürel kodlar inşa etti, yıldızlar yarattı, yoktan ikon çıkardı. Ve tüm bunları yaparken sistemin içinden ama sistemin üzerinde bir konum aldı.

Şimdi görünürde o koltuk boşaldı. Ancak aslında sadece tabela değişti. Yeni ünvan editor-in-chief değil, daha kurumsal bir dil olan Head of Editorial Content. Yani yaratıcı kontrol hâlâ yukarıda. O yukarıdaki kişi de hâlâ Anna Wintour.


“Şeytan Marka Giyer 2”’ filminin Mayıs 2026’da vizyona girmesi bekleniyor.

Gençleri filtrelemek mi?

Wintour, son dönemde Vogue çatısı altında genç editörlere, içerik üreticilerine ve tasarımcılara alan açtı. “Vogue World” gibi etkinliklerle yeni jenerasyonu sahneye çıkardı. Ancak bu açılım ne kadar samimi? Chloe Malle’in atanması, tam da bu soruyu büyütüyor. Çünkü Wintour’un bir kez daha kendi içinden, kendi çevresinden, kendisine yakın birini seçmesi, dışarıdan gelen alternatif sesleri sistemin dışına itmiş oluyor. Gençlere gerçekten alan açmak, sadece podcast sunmalarına izin vermek değil, yönetim kademelerinde, karar verici koltuklarda da onları görmekle mümkün.

Anna Wintour hâlâ yerinde duruyor. Sadece kameranın biraz gerisine geçti. Vogue’daki etkisi azalmadı, belki daha da kurumsallaştı. Artık “dünya çapındaki” tüm Vogue edisyonlarının başında. Amerikan edisyonu ise Wintour’un mentörlüğünü üstlendiği bir yeni liderin elinde. Ancak mentör-öğrenci ilişkisinde güç dengesi genellikle nettir: Öğrenci bir süre sonra kendi yolunu çizer. Burada öyle bir durum görünmüyor. Malle, şimdilik sadece Wintour’un izinden gitmeyi seçeceğe benziyor.

Taht devri yok

Amerikan Vogue bundan sonra nasıl bir yol izleyecek? Dijital odaklı, daha esprili, daha güncel ve belki daha samimi bir ton mu benimsenecek? Chloe Malle’in şimdiye kadar ortaya koyduğu işlere bakılırsa daha fazla internet kültürü, daha çok ünlü röportajı ve bolca dijital içerik bizi bekliyor. Ancak mesele sadece içerik değil. Vogue’un artık sadece “nasıl göründüğü” değil, “neye hizmet ettiği” konuşulmalı.

Modaya yön vermek, sadece güzel giyinilmesini sağlamak değil. Hangi hikâyelerin anlatıldığını, kimin anlatmasına izin verildiğini ve kimin hep izleyici kaldığını sorgulamak gerekiyor. Ve bu sorgulama, hâlâ Wintour’un gözlüklerinin ardındaki bakışa takılıyor olabilir.

Vogue’da bir çağ kapanmış gibi gösteriliyor. Oysa sadece kapı aralandı, içerideki koltuklar yeniden düzenlendi. Anna Wintour’un gücü hâlâ yerinde. Chloe Malle ise bu gücün yeni temsilcisi. Bu durum, dergi için yeni bir dönem olabilir ama moda dünyası için radikal bir kırılma değil. Belki de gerçek devrim, ileride, kendi yolunu çizebilecek, gerçekten yeni bir ses geldiğinde yaşanacak.

O zamana kadar, Wintour güneş gözlüğünü çıkarmadan izlemeye devam edecek. Şaşırıyor muyuz? Hayır!

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.