Türk futbolunda ırkçılık mı var?
Irkçılık tam bir başa bela... Hele dünya futbolunda bu, en hassas noktaların başında... Sporda, dopingle birlikte global suçlar arasında yer almakta...
Belki de bu konuda en hassas olan, en az görülen vakalar Türk futbolunda... Siz hiç, Türkiye'de ten renginden dolayı dışlanan, ya da fiziksel yapısından dolayı aşağılanan, ve de milliyeti nedeniyle sorgulanan gördünüz mü?
Ben gördüm!
Türkiye'de tersine bir ırkçılık mevcut... Türk teknik adamı "tu kaka", Türk futbolcusu ikinci sınıf... Yerliler, "Öz yurdunda garip, öz vatanında parya."
İşin şakası bir yana; "yabancı hayranlığı" tavan yapmış durumda... Bugün, sadece pasaportuna bakılarak baş tacı edileni mi ararsınız, sadece Türk olduğu için dördüncü tercih bırakılan teknik adamı mı?
Peki, Süper Lig'de son dönemde kaç yabancı teknik adam şampiyonluğa ulaştı?
Allah'tan Galatasaray, Okan Buruk'la nice zaferler yakaladı da "bizim evlat" yuvada kaldı. Beşiktaş, kendi çocuğuna güvenebilmeyi ancak eşekten düşünce hatırladı. Trabzonspor, Şenol Güneş'e yol verdi, Fatih Tekke ile devam etti. Ya onun yerine Ivan, Hans ya da George olsa ne olurdu? Kuş mu kondururdu?
A Milli Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, genel anlamda, kağıt üzerinde başarılı... Fakat, İspanya karşısındaki takım kurgusu, müsabaka içerisindeki "seyirci" hali, sahaya dokunuş yapamaması, bir yerli teknik adamın marifeti olsaydı bu kadar ucuz kurtulabilir miydi?
Burada, "Montella'yı gönderelim" demiyorum. Ya da elindeki bu kaliteli kadroyla her hoca başarılı olabilir diye fal açmıyorum. Sadece, "yabancı" ile yerli" arasındaki farkı, çifte standardı hatırlatıyorum.
Fenerbahçe kararını verdi bile... 10 gündür hocasız devam eden mantık, "iyi hoca"yı değil, "yabancı hoca"yı seçtiğini açıkladı. Halbuki gidene bakar mısınız? Mourinho... O da yabancı değil miydi? Gelen ondan daha mı kariyerli, daha mı başarılı olacak acaba?
Türk teknik adamlarda tek alternatifi İsmail Kartal olan bir kulüpten söz ediyoruz. Kendi yönetimi içerisinde bile yarı yarıya bölünen ve "Kartal mı, Tedesco mu?" tartışmasının cevabını bulamayan bir idare heyetine bakar mısınız?
Burada da, "İsmail Kartal gelsin" demiyorum, prensiplerden söz ediyorum. En büyük aday olarak gösterilen Tedesco'yu kaç kişi tanıyor?
Bilen zaten biliyor da, bilmeyen için söyleyeyim. 40 yaşında... Yani 1985 doğumlu... İtalyan ama Almanya'da yetişti. Akdeniz insanının sıcaklığıyla, Alman disiplinini birleştirdi. Endüstri mühendisi olmasının avantajını futbol aritmetiğinde kullanan bir karakter oldu. Önümüze, taktiksel bir deha olarak çıkabilir. Rakibe göre hazırlanması, hızlı geçişler ve oyuncu ilişkileri, artı hanesinde...
Ya handikapları... Ofansif yaratıcılık eksikliği, baskı altında kırılganlık ve futbolcularla agresif iletişimi... Söyler misiniz, Fenerbahçeli taraftarın en büyük talebi, hücumsal zenginlik değil mi? Baskı altında ayakta kalamamak, bu ateş çemberinde en ağır kusur değil mi? Hele ki Fenerbahçe'de...
Yani şunu söylemek istiyorum, teknik adamlıkta da, futbolculukta da pasaporta bakma, yapacaklarına bak... Gerçek ölçü, milliyet değil; sahadaki duruş, taktik akıl ve cesaret olmalı.
Categories: Türk futbolunda ırkçılık mı var?
Sende Yorum yap