s

Eğitimde yeni model arayışları

Görünen o ki 4+4+4 ile ilgili yeni kararlar alınacak.

Aceleye getirilmemesi en doğru olanı.

8 ve 12 yılda acele edildi, bugün bu noktaya gelindi…

12 yıllık zorunlu temel eğitimi çok uzun bulanlar da var, azaltılmasına farklı nedenlerle karşı çıkanlar da çok.

İşte bu yüzden her yönüyle uzun uzadıya istişare edilmesi gereken bir durum.

Daha en başında tüm detayları konuşalım ki, üç beş yıl sonra o da değiştirilme noktasına gelmesin!..

Zorunlu temel eğitim Cumhuriyet’in ilk yıllarında 3 yıldı, sonra 5 yıla çıktı. Uzun süre 5 yıl olarak kaldı. Sonra 8 yıl olmasına karar verildi. Daha sonra da 12 yıla çıktı.

Dünya ortalaması da 8-13 yıl arasında değişiyor…

Peki ne yapılabilir?

Süre değişmeden farklı modeller denenebilir.

Bunun için de ilk önce hem devlet hem de millet olarak okula başlayan her öğrenciyi üniversite mezunu yapma sevdasından vazgeçmemiz gerekiyor.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir model yok.

Herkesi diplomalı yapmanın da artıları kadar çok eksileri de çok! Bunu gördük, yaşadık, deneyimledik!..

Kalkınmış ülkelerin tamamına yakınında öğrencilerin yüzde 25, 30 civarı üniversiteye yönlendiriliyor kalanı da mesleki eğitime kanalize ediliyor. Kimse de bundan şikayetçi değil. Zaten herkesin ille de üniversite okuyum diye bir isteği ve beklentisi yok!..

Yine çok önemli bir ayrıntı, bir yanda milyonlarca işsizimiz var öte yanda yine milyonlarca kalifiye elemana ihtiyacımız söz konusu!

Bu çelişkinin en önemli nedeni de meslek yelpazemizin yeterince geniş olmaması ve hizmet sektörünü yeterince ciddiye almıyor olmamız!

Tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği ileri ülkelerde 15 bin civarındayken bizde bin civarında. Bu yüzden de aynı mesleklerde yığılma olurken farklı mesleklerde eleman açığı oluşuyor?

En önemli yanlışlarımızdan birisi de bazı okulları “nitelikli”, “niteliksiz” diye ayrıştırırken, bazı meslekleri yüceltip, bazılarını da itibarsızlaştırmak oldu. Oysa her çocuk gibi her okul ve her meslek de kutsaldır ve hak ettikleri değer verilmelidir.

Bitirme sınavları!

Sizleri bilmem ama bizim zamanımızda ilkokul, ortaokul ve lise bitirme sınavları vardı. İyi olmayan mezun olamaz, olan da dershaneye gitmeden her türlü okulu kazanırdı. Şimdi yine en azından akademik eğitime devam edecekler için bitirme sınavı istenemez mi?

Örneğin üniversiteye ya da fen liselerine gitmek isteyenler bu bitirme sınavlarına girer, diğerleri ise akademik anlamda daha fazla zorlanmadan mesleki eğitime yönlendirilemez mi?

LGS ve YKS bir sıralama sınavı değil de 100 üzerinden 50, 60 alınması istenen bir başarı sınavı olsa, bırakın açıkta kalanları, sınavı kazananların en az üçte ikisi de açıkta kalırdı.

Ortada böylesine bir tablo varken neden hâlâ patinaj yapıp duruyoruz? Sınav köleleri yetiştirmekten vazgeçip çocuklarımıza her biri ayrı bir altın bilezik olan günümüzde de, gelecekte de güncelliğini hiç kaybetmeyecek meslekler kazandırmıyoruz?..

MEB ve ÖSYM sıfır ya da sıfıra yakın puanı olan on binlerce hatta yüz binlerce adayı neden açıklamıyor, neden sorgulamıyor?

Daha düne kadar sınıfta kalma yoktu, 7, 8 zayıfı olan sınıf geçebiliyordu. Şimdi bir ölçüde toparlanma, disipline edilmeye çalışılıyor ama görünen o ki bu çok zaman alacak!..

Ortaokul öğretmenleri ilkokullardan, lise öğretmenleri ortaokullardan, üniversiteler de liseden gelenlerden zerre kadar memnun değil. Tıpkı işverenlerin üniversite mezunlarından memnun olmadığı gibi!

Sadece okullaşma oranlarını artırmaya odaklanıp kaliteyi göz ardı ettik. Bol bol da diploma dağıttık ama sistem tıkandı ve ne alınan eğitim ne de diplomaların artık bir değeri kaldı!

Görünen o ki günümüzün Milli Eğitim Bakanları, YÖK ve ÖSYM başkanları önceki uygulamalara yeterince vakıf değiller.

Eskiden fen liselerine sadece ortaokuldaki Türkçe, Matematik ve Fen Bilgisi dersleri 5 üzerinden 4 olan öğrenciler başvurabiliyordu. Gitmek isteyenler ona göre çalışır ortalamayı yükseltir, tutturamayan hiç kimse de “Ben niye fen lisesine gidemiyorum” diye sızlanmazdı. Yine benzer barajlar getirilebilir, getirilmeli de!..

Üniversiteye girişlerdeki iki basamaklı sınavlardan ilki temel yeterliliğe yönelik bir eleme sınavıydı. Bir anlamda lise bitirme yeterliliğine bakılıyordu.

Baraj uzun süre 180 puandı, sonra 160’a indi, son birkaç yıldır da adeta sıfırlandı. Türkçe ve Matematik testlerinden birinde 0.5 neti olan yani yarım neti olan üniversiteye girme yeterliliğine sahip olarak kabul edildi!

Özetin özeti: Yapacağımız çok iş var, ne olur artık sıra onlara gelsin…

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.