Stratejik planlar
Stratejik hedefler belirlemede üzerimize yok.
Her ne kadar bir önceki hedeflerin beşte birini bile hayata geçiremesek de yeni hedefler belirlemekten asla vazgeçmiyoruz. Hem de her seferinde çıtayı daha da yükselterek!
Şimdi gelin son 30 yıla yönelik olarak hafızalarımızı biraz tazeleyelim.
Önce 2000’li yıllar için Milenyum hedefleri konuldu. Sonra Cumhuriyetimizin 100. yılı için 2023 Hedefleri belirlendi. Hemen ardından da Türkiye Yüzyılı Hedefleri açıklandı.
Her yeni hükümet programında, Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı değiştiğinde yeniden derlenen ve sanki ilk kez hazırlanmış gibi sunulan daha ufak boyutlu hedefleri de dikkate alırsak son 30 yılda en az 30 stratejik hedefe şahit olduk…
Bu hedefler arasında neler yoktu ki?
Örneğin okul öncesi eğitim zorunlu olacak, tam gün eğitime geçilecek, her öğrenci bir değil iki yabancı dil öğrenecek, spor salonu olmayan okul kalmayacak, ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik son bulacak, diploma odaklı eğitimden vazgeçilip mesleki eğitime ağırlık verilecek, dershaneler kapanacak, üniversitelerde istihdam odaklı eğitime geçilecek, kalite yükselecek, dünya sıralamasında ilk 100’e 3-5 üniversite sokacaktık, her öğrenciye yetecek kadar yurt yapılacak ve odalar bir ya da iki kişilik olacaktı, çoğunluğu gelişmiş ülkelerden olmak üzere 500 bin yabancı öğrenciye ev sahipliği yapılacak, üniversitelere akademik ve bilimsel özerklik sağlanacak, şeffaflık, kalite, hesap verilebilirlik, yenilikçilik, mükemmellik temel hedefler arasında yer alacaktı… Ve daha neler neler…
Keşke bir de bu hedeflerin takipçisi kurumlarımız olsa ve bizleri bilgilendirse de bu hedefleri yerine getirenleri ayakta alkışlansa, kenarından bile geçmeyenlere de hesap sorulsa…
Peki bütün bunları neden yeniden hatırlama gereği duyduk? Eski defterleri neden karıştırdık?
Yeni yol haritası?
YÖK, yarın 2030’a Doğru Türk Yükseköğretiminin Yol Haritası’nı açıklayacakmış. Ne güzel, bakalım bu kez torbadan neler çıkacak? Heyecanla bekliyoruz.
“Geriye dönük yapılanlara bakıldığında YÖK’ten pozitif yönde adımlar beklemek, hatalar zincirine yeni halkalar eklemenin ötesinde bir işe yaramaz” diyen de “Ayinesi iştir lafa bakılmaz. Kandırılmaktan hala bıkmadınız mı?” diye dalga geçen de çok olacaktır. Haksız da sayılmazlar ama yine de bekleyip görmekte yarar var.
YÖK’e önerimiz yeni yol haritasından önce samimiyet ve güvenirliklerini yeniden tazelemeleri. Yoksa yeni projeleri ne kadar önemli olursa olsun hepsi havada kalacak ve günü kurtarmaya yönelik yeni hamleler olarak görülecektir.
* Örneğin YÖK olarak yaptığınız hatalardan ders aldınız mı?
* Örneğin tek öğrencinin bile tercih etmediği bölümler açmaya devam edecek misiniz?
* Örneğin kalitenin dibe vurmasına hala seyirci kalacak mısınız?
* Örneğin 180 soruda 0.5 neti olanlara üniversite kapıları önümüzdeki 5 yılda da sonuna kadar açılacak mı?
* Örneğin sahte diplomaların üzerine gidecek misiniz?
* Örneğin kendi koyduğunuz yabancı öğrenci kotalarını delenleri, istismar edenleri açıklayacak mısınız?
* Örneğin üniversitelerimizin öğrencilerin barınma, burs, staj, sosyal yaşamlarıyla yeterince ilgilenmediklerini samimiyetle ifade edecek misiniz?
* Örneğin milyonlarca üniversite mezunun işsiz ya da eğitim gördükleri alanlara hiç ilgisi olmayan işlerde çalışmak zorunda kaldıklarının farkında olduğunuzu ve buna son vermeyi düşündüğünüzü paylaşacak mısınız?
* Örneğin büyük umutlarla kurulan teknoparklardan birçoğunun “çöplüğe” dönüştüğü hatırlanacak ve ayağa kalkmaları konusunda yeni yol haritasında onlara da yer verilecek mi?
* Örneğin en iyi üniversitelerde bile kazanan öğrencilerden yarıdan fazlasının mezun olmadan fakülteden ayrıldığını bildiklerini, en büyük insan israfının üniversitelerde gerçekleştiğine dikkat çekilecek mi?..
Yükseköğretim konusunda çok yol kat ettik. Özellikle de altyapı ve üniversite geneline yayılması konusunda ama devamı gelmedi.
Kaliteyi yükseltemedik, istihdam planlaması yapamadık, bilim üretemedik, üniversiteleri kalkınmanın lokomotifi haline getiremedik ve en önemlisi de okumuşların ve diplomanın itibarını yerle bir ettik!
Özetin özeti: Peki yeni yol haritası tüm bu dertlerimize çare olacak mı? Erol Hoca‘nın samimiyeti, enerjisi ve gayreti keşke yeterli olabilseydi…
Sende Yorum yap