s

Türkiye’de yerli, dışarıda Avrupalı

Galatasaray ile ne kadar gurur duysak azdır. Bütün Avrupa ve dünya basını Türkiye’yi, Galatasaray’ı ve Osimhen’i konuşuyor. Bundan daha büyük bir gurur var mı!

Senin yendiğin Liverpool, Real Madrid’i mağlup ediyor. Demek ki, bu transferleri yapan başkanı ve teknik adamı kutlamak lazım. Derslerini iyi çalışmışlar. Nokta transferler yapmışlar.

Tabii çatır çatır futbol oynatan, yerinde değişiklikler yapan bir teknik direktör var. Tarihimizde deplasmanda yenemediğimiz Ajax karşısında ortaya konan futbol herkesi şaşkına çevirdi. Taraftar ile futbolcular arasında büyük bir bütünleşme görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz, taraftar futbolculara nasıl baskı yapıyor. Ve sadece Osimhen değil, bütün futbolcuların bu kadar özveriyle oynamasında tribünlerin tabii ki çok büyük payı var.

Artık sarı-kırmızılıların önü açıldı. Milli aradan sonra ilk maçları Union St-Gilloise ile İstanbul’da. Sonrasında Monaco deplasmanı olacak. Bu iki maçta da Cim-Bom galip gelebilir mi? Bana göre gelir, hem de rahatlıkla.

Daha sonraki maçlar yeni seneye kalıyor. İçeride Atletico Madrid, son maçta İngiltere’de Manchester City-Galatasaray tam bir final olacak. Osimhen mi daha iyi futbolcu yoksa Haaland mı, bunun da mücadelesi olacak. Dünyanın gözü bu maça çevrilecek.

Şu an Devler Ligi’nde en çok gol atan futbolcu Osimhen, bunu da unutmayalım. Hani, ‘Osimhen’e neden 75 milyon euro verdin’ diye başkanı eleştirenler var ya, bugün Nijeryalı futbolcuyla başkanı öve öve bitiremiyorlar. Türkiye şartları diyelim... Artık bunları da normal karşılıyoruz.

Evet dışarıda resmen destan yazan bir Galatasaray. İçeride aynı futbolu oynamıyor diye eleştirilen bir takım. Peki şimdi size soruyorum; bir takım hem ligde hem de Avrupa kulvarında aynı futbolu oynayabilir mi? Futbolcular aynı motivasyonla sahaya çıkabilir mi? Mümkün değil.

Bakın Liverpool, dev Real Madrid’i yendi. Barcelona, Brugge ile berabere kaldı. Hafta sonu bu takımların kendi ülkelerinde oynayacakları maçları seyredin. Hocalar ne yaparsa yapsın motivasyon illa ki düşer, futbolcu makine değil. Pazar günü gündüz Kocaelispor-Galatasaray maçı var. İlla ki zor geçecek bir karşılaşma. Maçtan sonra dikkat edin, ‘Okan Buruk sen bu takıma nasıl futbol oynatıyorsun’ diye nara atanlar mutlaka olacak. Bu bizim gerçeğimiz. Bu insanları susturamıyoruz da... Kafaya takmamak lazım. Böyle güzel maçları seyrede seyrede, sonunda onlar da futbolu öğrenecek.

Sergen hoca şanssızdı

Teknik direktörlerin biraz da şansı olacak. Bu çok önemli. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi oynandı. Sergen hoca bir hafta bu maçın taktiği, sistemini belli ki çok iyi çalışmış. Maç başlıyor, oyunun hakimi Beşiktaş, iki de gol atıyor, Fenerbahçe o ana kadar sahaya gücünü koyamıyor.

şte burada Orkun sahneye çıkıyor. Hocanın o bir haftalık çalışmasını çöpe atıyor. Takımını eksik bırakıyor. Burada teknik adam ne yapabilir? Sergen Yalçın da kulübede çıldırdı. Evet dozajını kaçırdı, o da kırmızı kart gördü.

Fenerbahçe gibi güçlü bir ekibe karşı skoru korumak kolay bir şey mi? Kesinlikle değil. Burada hoca da taca çıktı. O ana kadar yeri göğü inleten Beşiktaş taraftarı da demoralize oldu. Şimdi herkese soruyorum; burada Sergen Yalçın’ın suçu ne? Yemeği pişirmiş, ısıtın yiyin diyor. Isıtanlar da yemeği yakıyor. Orkun’un yaptığı bu. Sergen Yalçın’I yerden yere vurmak bana göre yanlış bir tutum.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.