Diyetisyenim ‘yapay zekâ’
Bir önceki yazımda yapay zekânın (YZ) insanlık için olumlu neler getirebileceğini yazmış ve aylardır kulaklarını çınlattığım Skynet’in biraz gönlünü almıştım. Söz konusu serinin ikinci kısmında daha kişisel bir yazı ile karşınızdayım; Risklerini yarınlar olmayacakmış gibi yazdığım YZ’yi -büyük bir yüzsüzlükle- günlük hayatımda çok sık kullanıyorum. Bu kullanım alanlarından sadece birini anlatacağım. Söz konusu fırsatların çeşitliliği bizim yaratıcılığımız ile sınırlı.
Evet, ben birkaç aydır yapay zekâdan bir beslenme danışmanı olarak faydalanıyorum. YZ, 7/24 ne söyleseniz ilgileniyor, aklınızdaki saçmasapan soru işaretlerini gideriyor, sizden ve dertlerinizden sıkılmıyor. (Ya da dünyayı ele geçirene kadar çaktırmıyor)
Peki ben nasıl kullanıyorum?
Öncelikle yardım almayı sadece zayıflamak amacıyla yapmıyorum, ideal aralıkta olmayan bazı kan değerlerimin de düzelmesine olabildiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Bu noktada diyetisyen ve hekimin yönlendirmesi esas tabii (ki mutlaka bir uzmanın görüşü ile hareket etmeli) ancak yeme alışkanlıklarımızın her minik detayını anlık olarak sormak mümkün değil.
Şunları yapıyorum:
1-) Öğünlerimin fotoğrafını paylaşıp kalori, protein, lif, yağ, karbonhidrat olarak bir rapor çıkarmasını istiyorum. Mesela kahvaltı veya öğlen çıkan verilere göre akşam yemeğinde neye ağırlık vermem gerektiğini sorabiliyorum.
2-) Ne yemek istersek isteyelim sonuçta buzdolabı veya buzlukta olanlarla sınırlı kalıyoruz. Aynı şekilde onları listeleyip veya buzdolabının fotoğrafını çekip yemek ve tarif önerisi istiyorum.
3-) Mesela sürme peynir almam gerek, piyasada satılanlar içerisinde benim sağlığım için en uygun olanı (Ör: En az doymuş yağ içereni) karşılaştırmalı analizle belirlemesini istiyorum.
4-) Günlük alışkanlıklarım arasında olan tüm gıdalar için analiz yaptırabiliyorum, etiketleri okutabiliyorum. Alışkanlıkları tepetaklak ettiğimizde bu ceza gibi gelebiliyor, ancak ikame edecek opsiyonlar bulunca daha sürdürülebilir bir rota çizebiliyoruz. Örneğin, kahvenin yanında hep yediğim bir çikolata var. YZ dedi ki, “Yemeyi bırakma, o hazza da ihtiyacın var ama onun bitter versiyonunu tercih et ve 3’e böl”
5-) Düzenli olarak kilomu paylaşıyorum ve “iyi ve kötü haberlerin” rasyonel bir açıklamasını dinliyorum. (Çünkü her öğünümü ezberlemiş biri o) Bu da hedeften biraz kopulduğunda (veya hedef tutturulduğunda) düşen motivasyonun canlı kalmasını sağlıyor.
6-) ChatGPT bazen yalakalığın ve pozitifliğin suyunu çıkarabiliyor. “Ben ölüyorum” desen, “Harika! Peki mezar fiyatları hakkında bir araştırma yapıp excel tablosuna dönüştürmemi ister misin?” diyebilecek bir havası var. Ancak iyi haber şu ki bu varsayılan tonu değiştirmesini isteyebilirsiniz. Kendisinden daha net davranmasını ve yanlışlara karşı tatlı sert uyarılarda bulunmasını istedim. Yapıyor. Ancak ara ara tekrar ayar çekmek gerekiyor.
7-) Diyetisyene gitmenin en işlevsel yönlerinden biri de şu; kendisine mahcup olmaktan korktuğumuz için boğazımızı tutuyoruz. Ancak bir yandan bu akçeli bir ilişki ve boşu boşuna para harcamış olmamak için mecburen kilo veriyoruz. İyi haber; YZ’nin paralı versiyonunu satın alıp bu deneyimi canlandırabilirsiniz.
Not 1: YZ’nin söylediklerine körü körüne inanmayın. Özellikle veri odaklı bilgileri mutlaka teyit edin. Birden fazla YZ modeli kullanıp onları birbirlerine teyit ettirmek de bir seçenek.
Not 2: İşe yarıyor, hedeflerime ulaşıyorum. Ama asıl başarı şu: Bu bir diyet değil, artık yaşam tarzı.
Categories: Diyetisyenim ‘yapay zekâ’
Sende Yorum yap