s

Her şeye sıfırdan başladı! 30 metrekarelik evde iki çocuğuyla...

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - İsveç’te doğan ve çocukluk yıllarını farklı ülkelerde geçiren Ayfer Yil, bugün hem sınıf öğretmeni hem de devlet memuru olarak görev yapıyor. Aynı zamanda yüksek lisans sahibi olan Ayfer, geçimini büyük ölçüde öğretmenlikten sağlıyor. Dört dili akıcı şekilde konuşabilmesi, hem iş yaşamında hem de günlük hayatında ona büyük avantaj sağlıyor. Ancak hayatı boyunca yerleşik düzeni defalarca değişmiş. 2005 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye taşınan Ayfer, yaşamının önemli bir kısmını burada geçirdi. İki kız kardeşiyle büyüdüğünü belirterek, "Birlikte büyüdük, her zaman birbirimize destek olduk. Türkiye, benim için aidiyet duygusunun ve kimliğimin şekillendiği yer oldu"dedi.

Yıllar içinde hayatın getirdikleriyle birlikte yeni bir karar verme sürecine girdi ve 2022 yılında yeniden İsveç’e dönmeye karar verdi. Bu kararı hem duygusal hem de cesaret gerektiren bir adım olarak değerlendiren Ayfer, Çünkü bir anlamda hayatıma sıfırdan başlamak anlamına geliyordu. Bir kızım ve bir oğlum var. Onlarla birlikte üç kişilik bir hayatımız var. Hayatın tüm zorluklarına rağmen birbirimize dayanarak, küçük ama güçlü bir aile olarak yolumuza devam ediyoruz. Onlar benim en büyük motivasyonum, en büyük gücüm. İsveç’te yeni bir düzen kurarken, hem onlara iyi bir gelecek sunmak hem de kendi kimliğimi yeniden inşa etmek benim için çok değerli bir süreç oldu” bilgisini paylaştı.

‘İSVEÇ’TE HERKES KENDİ İŞİNİ KENDİ YAPIYOR’

Yaşadıklarının asla kolay olmadığını, hatta oldukça zorlayıcı bir süreç olduğunu da dile getiren Ayfer, “İstanbul’da hayatım çok daha konforluydu, düzenim, çevrem, ailem ve arkadaşlarım oradaydı. İsveç’e döndüğümde birden bire o konfor alanım yok oldu. En basit şeyler bile örneğin birine danışmak, yardım istemek gibi bir anda çok zorlaştı. Bu durum, benim için uzun bir adaptasyon sürecini beraberinde getirdi” diyerek şunları söyledi:

Alıntı Metni
Düğün videosundaki gizemli adam kim? 4 yıl sonra gelen yanıt herkesi güldürdü


‘BEN YERDE YATIYORDUM, ÇOCUKLAR DA DAR BİR ALANDA UYUYORDU’

Bu süreçte onu en çok zorlayan şeyin, ilk etapta tamamen tek başına kalmak olduğuna değinen Ayfer, “İsveç’e döndüğümde işsizdim ve yaklaşık 6 ay boyunca iş bulamadım. Bu hem ekonomik olarak hem de içsel anlamda oldukça zorlayıcı bir dönemdi. Kendimi bir boşlukta hissettim, yalnızlık en ağır duygulardan biriydi. Hâlâ zaman zaman yalnız hissediyorum ama artık ilk günkü kadar sarsıcı değil. Yine de burada bir aidiyet duygusu oluşturmakta zorlanıyorum. Ne tam anlamıyla buraya ait hissediyorum ne de tamamen kopabiliyorum geçmişimden. Bu arada iklim şartları da beni çok zorladı. 6 ay boyunca süren karanlık günler, soğuk hava, sürekli yağmur ya da kar. Tüm bunlar ruh halini ister istemez etkiliyor. Çocuklar sabah uyandığında hâlâ dışarısı karanlık oluyor, bu da güne başlamakta zorlanmamıza neden oluyor. Ama zamanla tüm bu zorluklarla birlikte yaşamayı, hatta onlardan güç almayı öğreniyorum”detaylarını verdi.

Bu süreçte çocukların çok zorlandığını, onlara bunu hissettirmemeye çalışsa da, değişimin onlar için kolay olmadığını dile getiren Ayfer, “İstanbul’da oldukça geniş bir evde yaşıyorduk. Ardından 30 metrekarelik küçük bir eve taşındık. Bir anda alıştığımız konfor tamamen değişti. O kadar küçük bir alanda yaşamaya başladık ki ben yerde yatmaya başladım, çocuklar da dar bir alanda uyuyordu. Başta çamaşır makinemiz bile yoktu, çamaşırhaneye gidip geliyordum. Yine de çocukların bu süreci mümkün olduğunca pozitif yaşamaları için elimden geleni yaptım. Sürekli oyunlar kurarak, durumu onlar için bir maceraya çevirmeye çalıştım. Çünkü onların üzülmesini, bu değişimi kaybetmek olarak görmelerini istemedim. Tabii ben de bu hızlı değişimden çok etkilendim, zaman zaman bunaldım. Ancak bir süre böyle yaşadıktan sonra şartlarımızı biraz daha iyileştirme kararı aldım. Sonunda 70 metrekarelik bir eve taşındık. Bu sayede hem daha fazla alana sahip olduk hem de evin içinde nefes alabileceğimiz bir düzen kurabildik” diye konuştu.

'GÜRÜLTÜYE ALIŞMIŞKEN, BURADA KENDİMİ BOŞLUKTA HİSSETTİM’

İsveç’e ilk taşındığı dönemi anlatan Ayfer, yeni bir ülkeye alışmanın kendisi için kolay olmadığını dile getirdi. “Buraya ilk geldiğim günleri çok net hatırlıyorum” diyen Ayfer, “Arabam yoktu, sürekli otobüs bekliyordum ve iki çocuk arabasıyla dolaşmak gerçekten zorlayıcıydı. Her yer inanılmaz derecede sessizdi; sokaklar, parklar, çevre genel olarak çok sakindi” ifadelerini kullandı. Başlangıçta bu sessizliğin kendisine huzur verdiğini söyleyen Ayfer, “Ancak zamanla bu dinginlik biraz zorlayıcı olmaya başladı. İstanbul’un hareketli, gürültülü ortamına alışkınken burada her şey o kadar sessiz ki bazen kendimi boşlukta hissediyordum. Bu durum insanda dalgalı bir duygu yaratıyor; bir yandan huzur verirken diğer yandan yalnızlık ve yabancılık hissettiriyor” dedi.

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, CNN Türk'te açıkladı: Üçüncü büyük deprem geliyor mu?

Stockholm’de geçen yıllar ona, insanın istediği sürece pek çok şeyi tek başına başarabileceğini öğretti. "Buradaki insanlardan gerçekten neredeyse hiç destek almadan, günlük yaşamlarını sürdürdüklerini görmek çok etkileyici"diyen Ayfer, "80, 90 yaşında bile insanlar yürüyüşe çıkıyor, market alışverişini kendileri yapıyor, eczaneye gidiyor. Neredeyse her şey sistematik bir şekilde işliyor ve bu da insanları sürekli hareket halinde tutuyor. Bunun sonucu olarak insanlar daha dinç ve daha mutlu hissediyor. Kendinizi gözlemlediğinizde fark ediyorsunuz ki 'Ben bunu yapabiliyormuşum' diyorsunuz. Arabanın suyunu kendiniz koyabiliyor, tekerini değiştirebiliyorsunuz, günlük işleri tek başınıza çözebiliyorsunuz. Bu deneyim, insanın aslında her şeyin üstesinden gelebileceğini fark etmesini sağlıyor"diyerek duygularını paylaştı.

‘BURADA UFAK DA OLSA TÜRK KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAYA ÇALIŞIYORUZ’

Her tatilde İstanbul’a gitmeye çalıştıklarını belirten Ayfer, çocuklarının hem aile büyükleriyle bağlarını korumasını hem de Türk kültürünü tanımasını önemsediklerini söyledi. Evde iki dili bir arada kullanmaya özen gösterdiklerini dile getiren Ayfer, “Çocuklarımın hem Türkçe hem de İsveççeye hakim olmalarını istiyorum. Bu yüzden evde her iki dili de konuşuyoruz” dedi. Yaşadıkları ülkede Türk kültürünü yaşatmak için çaba gösterdiklerini vurgulayan Ayfer, “Bayramları, milli ve dini özel günleri kutlamayı hiçbir zaman atlamıyoruz. Böylece çocuklar hem köklerini tanıyor hem de farklı kültürler arasında denge kurmayı öğreniyorlar” ifadelerini kullanarak şu şekilde sözlerine devam etti:

Alıntı Metni


‘BURADA SOSYALLEŞMEK TÜRKİYE’YE GÖRE ÇOK DAHA ZOR’

İsveç’te insanların gereksiz iletişimden kaçındığını ve sosyalleşmenin Türkiye’ye kıyasla oldukça zor olduğunu belirten Ayfer, ülkedeki yaşam tarzına zamanla uyum sağladığını ifade etti. Ayfer, “İnsanlar kendi başlarına olduklarında daha mutlu ve huzurlu hissediyorlar. Komşuluk ilişkileri neredeyse yok, bu da başlangıçta alışması güç bir durumdu” dedi. Zaman içinde bu duruma alıştığını dile getiren Ayfer, “Kendi kendime kalmayı, yalnızlığın tadını çıkarmayı ve kendi kendimle mutlu olmayı öğrendim. Bu süreç bana hem sabır hem de dinginlik kazandırdı. Ayrıca İsveç’in sadelik anlayışını hayatıma yansıtmayı başardım” diye konuştu.

"Çok fazla kadının hikayemden ilham aldığını düşünüyorum"diyen Ayfer, “Aldığım geri dönüşler de bunu gösteriyor. Maalesef biz kadınlar, çevre baskısı ve kültürel gelenekler nedeniyle çoğu zaman susturulmaya alışıyoruz, sesimizin çıkması bazen ‘çıkıntılık’ olarak algılanabiliyor. Benim amacım, bu döngüyü kırmak ve kadınlara kendi güçlerini fark ettirmek. Her kadın kendi içinde bir mücadele veriyor ve çaba gösteriyor, hiçbir şey kolay değil. Ama istendiği sürece, doğru bildiğimiz sürece ve kendi cesaretimizi kaybetmediğimiz sürece, istediğimiz her şeyi başarabiliriz. Önemli olan, başkaları tarafından sessizleştirilmemek, duygusal olarak baskı altında bırakılmamaktır” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

Alıntı Metni
SON DAKİKA | TFF, bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcunun ismini açıkladı

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.