Ayakkabı gibisiniz Bay Dendias...

Yunanistan Milli Savunma Bakanı Bay Nikos Dendias,
Bizden korktuğunuz kadar utanmayı da bilseydiniz keşke.
Hadi bizden utanmıyorsunuz,
Türkiye’nin şehitleri var diye Ankara’daki resepsiyondan müzik ve eğlenceyi kaldıran Büyükelçinizden,
Acımızı paylaşan mesaj yayınlayan İstanbul Başkonsolosluğu’nuzdan utanın...
Sonradan kaldırsalar bile Yunanistan Hava Kuvvetleri’nin Türkiye’nin şehitleriyle dalga geçen bu paylaşımıyla bardağı taşırdınız Bay Dendias.
Başbakanı Miçotakis, bu çirkinliğin uygulayıcısına ve Yeni Demokrasi’nin başına geçmek için iki ülke arasındaki ilişkileri zehirleyen Dendias’a bedel ödetmeli.
Liderlik bunca yapılanı görmezden gelerek değil aksiyon alarak olur.
Yunanistan Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı aramalı, kabine arkadaşının bu utanç verici tavrından dolayı üzüntüsünü dile getirmeli.
Atina medyasındaki dostlar, ikili görüşmelerde anlattığınızı, Dendias’ın derdinin Türkiyedeğil, Türkiye’yi kullanarak siyasi hedeflerine ulaşmak olduğunu yazın artık.
Ve Yunanistan’ın onurlu halkı bilin ki, yarın sizin çocuklarınız benzer bir kazada ölürse Türk Hava Kuvvetleri asla böyle bir paylaşım yapmaz.
Nasıl emin olacağız derseniz cevabı basit:
Atina’daki askeri deniz okulu öğrencileri geçit töreninde Türkiye’ye küfrederken, bizim askeri okul öğrencilerimiz sadece marşlarını söylediler.

Dün Yunanistan Hava Kuvvetleri’nin resmi hesabından yapılan bu paylaşım ve bu paylaşıma onay veren siyasi iradeyi bir ayakkabıya benzetebilirim en fazla.
Ayakkabılar hep arkadan vururlar ya, benzetmemin sebebi bu.
Yunanistan’daki Altın Şafak’ın eski seçmenleri, gerçekten Türkiye karşıtı olanlar, aslında istismar edilen biz değil sizsiniz...
Birisi sizin milliyetçi duygularınızla oynayarak kendisine siyasi kariyer yapmaya çalışıyor, görmüyor musunuz?
Yaklaşık iki yıldır barışa katkı adınaiki ülkeden gazeteciler ve akademisyenler uğraşıp duruyoruz.
Onca toplantıya katıldım, onca görüşme yaptım, onca yazı yazdım, tek bir kere bile Yunanistan halkının onurunu zedeleyecek tek bir cümle kurmadım.
Mesela Türk ordusuyla Yunanistan ordusunu asla mukayese etmedim.
Gazze’de soykırım yaşanırken İsrail’den silah alma anlaşması yapan siyasetçileri değil, tatile çıkan İsrail yedek askerlerinin limanlara inmesine direnen onurlu insanları yazdım.
Yunanistan istihbaratında kaydı vardırnasılsa, Tempi tren kazasından sonra paylaştıklarım, söylediklerim ortada.
Bir ülkenin matemiyle, acısıyla dalga geçmeyi ben kendime yakıştıramam, utanırım ama yakıştıranlar var işte.Yine de Bay Dendias’ın ekmeğine yağ sürecek değilim, Türkiye ve Yunanistan arasında onurlu bir barış sağlanması için çaba göstermeye devam edeceğim.
Başbakan Miçotakis, sizin kökleriniz de Girit’e dayanıyor, benim köklerim de...
Kahvenizi içmiş, mercimek milliyetçisi diye tanımladıklarınızla mücadelenize sayfalarında destek vermiş birisiyim.
Barış cesurların işidir, artık olduğunu bildiğim cesaretinizi gösterme zamanı gelmedi mi?
Aylardır ertelediğiniz Türkiye ziyaretinizi geciktirdikçe, siyasi hedefleri için Türkiye düşmanlığı yapan mercimek milliyetçilerine fırsat veriyorsunuz.
Bu saçmalığı durdurma sorumluluğu artık sizinellerinizde...
İddianamenin ortak paydası…
Her zaman olduğu gibi yine ikiye bölündük. İddianameye karşı olanlar ve iddianameyi savunanlar.
Bu iki ana parça, kendi içerisinde de bölümlere ayrılıyor.
Bir kısım dağ fare doğurdu başlığı adı altında “İddianame boş” demeyi tercih ederken diğer kısım “İddianame siyasi” demeyi tercih ediyor.
Garip bir şekilde iddianamenin dolu olduğunu düşünen ama ispatı zor siyasi çıkarımlar olduğunu söyleyenler de var.
Binlerce sayfalık bir iddianameyi okumak, savcılığın oluşturduğu ilişkiler örgüsünü anlamak için 5 gün çok kısa bir süre.
Yazılanları, ekranlarda söylenenleri izliyorum, herkes yine siyasi pozisyonuna göre kendi mahkemesini kurdu, kendi yargılamasını yapıyor.
Bu kişisel yargılamalar bizi adalete ulaştırmaz. Birinci ve kesin ihtiyacımız şeffaf ve hızlı bir yargılama süreci.
İddianame dolu diyenin de iddianame boş diyenin de öncelikli talebinin bu olması gerekir.
İddianame doluysa Türkiye’nin bir tehlikeden kurtulmasını, iddianame boşsa, insanların aklanması ve özgürlüğüne kavuşmalarını sağlamanın tek yolu bu.
Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi ve bir duruşma günü belirlemesinin dışında bir de iddianamenin duruşmada okunma süreci var.
Yargıtay daha önce iddianamenin duruşmada özetlenmesini iddianamenin okunması olarak kabul etmişti.
Tahminen bu davada da benzer bir yol izlenecek. Yine de sanıkların kimlik tespiti dahil süreç uzun olacak...
Davranışınız karakterinizdir…
Garsonlara parmak şıklatmak, bakar mısın diye seslenmek, getir diye emir kipiyle konuşmak,
Şirketlerdeki güvenlik görevlilerine Ortaçağ’ın gladyatörleri gibi, hizmet etmekten başka çaresi yokmuş gibi davranmak,
Uçaklarda kabin memurlarına hizmetçi-uşak muamelesi yapmak,
Hastanelerde hemşirelere doktoru çağırmaya yarayan ulak gibi davranmak,
Koronavirüs sırasında kapımızı çalması için beklediğimiz kuryelere şimdi potansiyel suçlu muamelesi yapmak...
Bu saydıklarımın hepsi çok sık yaşanan, cebindeki ya da banka hesabındaki paraya, kendisinin ya da babasının kartvizitine güvenen, site yöneticiliğiyle seçilmiş krallığı karıştıranların sergiledikleri davranışlar.
Bulunduğunuz, gittiğiniz, hizmet aldığınız bir yerdeki çalışana davranış biçiminiz, aslında sizin karakterinizi gösterir.
“Bir insanın nasıl biri olduğunu ilişki sürerken değil, ayrılırkenki davranışlarına bakarak anlayabilirsiniz” genellemesini bilmeyen yoktur ama o kadar zahmete gerek yok.
Bir insanın karakterini, kişiliğini merak ediyorsanız, hizmet alırken çalışanlara nasıl davrandığına bakmanız yeterli...
Categories: Ayakkabı gibisiniz Bay Dendias...
Sende Yorum yap