20 yıllık takip profesörleri bile yanılttı! Kleopatranın kayıp mezarı batık limanda mı?

Derleyen: Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr - Antik Mısır’ın son hükümdarı olan VII. Kleopatra, güzelliği ve kıvrak zekasıyla adını tarihe kazımış bir kraliçeydi. Ancak ölümünün üzerinden 2 bin yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, mezarının nerede olduğu bir türlü bulunamadı. Yıllardır sayısız kazı yapıldı, onlarca teori ortaya atıldı ama hiçbir bulgu Kleopatra’nın son yolculuğuna dair net bir iz sunmadı, ta ki şimdiye kadar... Neredeyse ömrünün yarısını Kleopatra’nın mezarını bulmaya adayan Avukat ve Arkeolog Kathleen Martinez, Akdeniz’in derinliklerinde tarihin seyrini değiştirebilecek yeni bulgulara ulaştı.
VII. Kleopatra'nın temsili bir fotoğrafı
TÜM ARKEOLOJİ CAMİASI FİKRİNE KARŞI ÇIKTI
Asıl adı VII. Kleopatra Filopator olan kraliçe M.Ö. 69 yılında doğdu. Mısır'da M.Ö 305 ile M.Ö 30 yılları arasında yönetimde olan Ptolemaios Hanedanı'nın son hükümdarıydı. Yunanca konuşan Makedon kökenli kraliçe, zekâsı, siyasi becerileri ve diplomatik hamleleriyle hem kendi döneminde hem de günümüzde dikkat çeken bir isim olmayı başardı. Roma'nın en güçlü iki lideri Jül Sezar ve Marcus Antonius ile kurduğu ilişkiler, Mısır’ın bağımsızlığını korumak adına onu meşhur yapmıştı. M.Ö. 30 yılına gelindiğinde ise Kleopatra’nın hayatı dramatik bir sona yaklaştı. Sevgilisi Marcus Antonius’un ölümünün ardından intihar ettiği görüşü tarihçiler arasında en çok kabul gören ihtimaldir. Buna karşın antik kaynaklarda yer alan bir başka iddia, kraliçenin bir kobra yılanı tarafından sokularak öldüğü yönündedir. Kesin nedeni ne olursa olsun, Kleopatra’nın ölümüyle birlikte hem Ptolemaios Hanedanı hem de Antik Mısır’ın bağımsızlığı tarihe karıştı. Ölüm nedeni bir türlü kesinleşmeyen Kleopatra'nın mezarını bulmak tarih boyunca oldukça kıymetli bir keşif olarak kabul edildi ancak yüzyıllar süren çalışmalar sonuçsuz kaldı ve Kleopatra'nın mezarı hiçbir şekilde bulunamadı. Ortaya atılan en güçlü teorilerden biri, mezarın Mısır'ın İskenderiye kentinin batısındaki Taposiris Magna Tapınağı’nda olabileceği yönündeydi. Yaklaşık 20 yıldır bölgede kazılar yapan Dominikli Avukat ve Arkeolog Kathleen Martinez, Kleopatra’nın ölüm ve yeniden doğuş tanrısı Osiris’e duyduğu derin hayranlık nedeniyle, kraliçenin mezarını Osiris’e adanmış bir tapınağa yaptırmış olabileceğini savunuyordu, üstelik neredeyse tüm arkeoloji camiası onun bu fikrine karşı olsa bile.
Bazı tarihçilere göre ilişkileriyle tüm zamanlara damga vuran Kleopatra ve Roma generali Marcus Antonius, İskenderiye’deki kraliyet mezarlığında yan yana gömülmüştü. Ancak İskenderiye’nin büyük bir bölümü, yüzyıllar boyunca yaşanan depremler nedeniyle Akdeniz’in suları altında kaldığından, bu teori üzerinde araştırma yapmak zamanla neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak Martinez’in son keşfi işin rengini değiştirdi.Martinez, Kleopatra ve Marcus Antonius'un yan yana olduğunu ancak o yerin kraliyet mezarlığından ziyadeOsiris'in büyük mezarı olarak kabul edilenTaposiris Magna'da olduğunu savunuyordu.
Su altında bulunan kalıntılardan bir örnek
'KENDİNİ GÜVENDE HİSSEDECEĞİ BİR YER SEÇMESİ GEREKİYORDU'
Martinez, tarihi kaynakların Antonius ve Kleopatra'nın İskenderiye'deki mozolesine birlikte gömüldüğünü yazdığını ancak orada mezarına dair hiçbir kanıt bulunamadığını biliyordu. Çünkü şehir, M.S 365'te büyük bir deprem ve tsunamiye maruz kalmıştı ve bugün tarihi kraliyet mahallesinin büyük bir kısmı 6 metre su altındaydı. Ancak Martinez, kraliçenin döneminde yenilmemek için uğraştığı Roma'ya öldükten sonra da boyun eğmek yerine ortadan kaybolmak için bir plan yaptığını ve sevgili Antonius'un cesediyle birlikte Romalıların bakmayı bile düşünmeyeceği bir yere sakladığını düşünüyordu. Martinez, "Marcus Antonius ile birlikte öbür dünyada kendini güvende hissedebileceği bir yer seçmesi gerekiyordu" dedi ve kraliçenin İskenderiye'den bir gün içinde ulaşabileceği tüm olası tapınakları düşündü.
Sonunda enerjisini Taposiris Magna'ya yönlendirdi ve ekibiyle birlikte Ekim 2005'te o bölgeyi aramaya başladı. Keşif gezisi kısa sürede dikkat çekici bulgular ortaya çıkardı. Martinez’in ekibi, tapınakta tanrıça İsis’e adandığını gösteren Yunanca ve hiyeroglif yazıtlı bir temel levha buldu. Bu bulgu, birçok kişinin Kleopatra'yı İsis'in yaşayan bir temsilcisi olarak görmesi nedeniyle oldukça anlamlıydı.Martinez'e inanmayanlar onun bu levhayı bulmasını istemişti ve levhanın keşfinden sonra ona hak verenlerin sayısında bir artış oldu.
Dominikli avukat ve arkeolog Kathleen Martinez
'HİÇBİR ŞEY BULUNAMAZ DEDİLER, BAŞARDIK'
Martinez'e göre kraliçenin son dinlenme yerinin, Kleopatra'nın derinden özdeşleştiği tanrıça İsis'in tapınağı olmasını istemesi mantıklıydı. Ekibi, Santo Domingo'daki Pedro Henriquez Urena Ulusal Üniversitesi ile iş birliği yaparak tapınakta, bir zamanlar altın varakla kaplı mumyalar, çanak çömlekler ve bazıları Kleopatra'nın resmini taşıyan 300'den fazla sikke de dahil olmak üzere yüzlerce insan kalıntısı keşfetti. Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, 2025 yılının Aralık ayında yaptığı açıklamada, seramiklerin Kleopatra'nın hükümdarlığı dönemine, yani MÖ 51-30 yıllarına ait olduğunu duyurmuştu. Martinez, "Şimdiye kadar, herkesin hiçbir şey bulunamayacağına inandığı bir yerde 2 bin 600'den fazla eser keşfettik. Kleopatra'nın mezarını keşfetmemiş olsak da, bölgenin tarihini değiştirdik. Tüm o profesörlerin yanıldığını kanıtladım" demişti.
Geçmişte ceza avukatlığı yapan Martinez, Kleopatra'nın geçmişini deşifre edilmesi gereken bir suç mahalli gibi bir araya getirdi. Kleopatra'nın mezarını uzun süredir arayan kâşif Kathleen Martinez, Titanik kâşifi Bob Ballard ile gerçekleştirdiği son dalışlarda önemli bir ipucuna ulaştı: Taposiris Magna'nın kilometrelerce açığında, iki bin yıllık gizemi aydınlatabilecek Akdeniz'in derinliklerinde batık bir liman keşfetti. Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı tarafından 18 Eylül 2025 tarihinde açıklanan bulgu, Taposiris Magna'nın yalnızca önemli bir dini merkez değil, aynı zamanda daha önce kimsenin tahmin etmediği kadar geniş bir deniz ticaret merkezi olduğunu da gösteriyordu. Martinez şu cümleleri kullandı:
Kathleen Martinez ve ekibi
ROMALILARIN ERİŞEMEYECEĞİ BİR YERDE, SAKLI ŞEKİLDE
Tüm çalışmalarına var gücüyle devam eden arkeolog Martinez, Kleopatra'nın bedeninin Taposiris Magna'ya getirildiğine ve muhtemelen tünelden geçirilerek Romalıların erişemeyeceği bir yerde, saklı bir şekilde toprağa verilmeden önce taşındığına inanıyor. Yüzyıllar boyunca, M.S 320 ile M.S 1303 yılları arasında Mısır kıyılarında en az 23 deprem meydana gelmiş ve Taposiris Magna'nın bazı kısımlarının dalgaların altında kalmasına neden olmuştu. Martinez'in deniz altındaki son keşfi, yirmi yıllık kanıtlara dayanarak araştırmayı genişletti ve tapınağın Kleopatra dönemindeki önemini bir kez daha doğruladı.
Mısır Donanması'nın da yardımıyla genişletilen su altı aramalarında, ekibinin ilk olarak uzun zaman önce balıkçıların balık ağı ve ağırlık gibi malzemeleri sakladığı taş cepleri bulduğunu ve bunun da bölgenin bir zamanlar kıyı şeridi olduğunun gösterdiği kaydedildi. Sonar kullanarak deniz tabanının bir resmini çizdiler ve dalgıçlar burada çok sayıda antik kalıntı keşfettiler. Kanıtlar, Kleopatra zamanında bir zamanlar kullanılan Taposiris Magna'ya bağlı bir liman olabileceğini gösteriyordu.
Dalgıçların inceleme yaptığı su altı görüntüsünün fotoğrametri kullanılarak oluşturulmuş 3 boyutlu görüntüsü
ZORLUKLARA RAĞMEN DURMAYA NİYETİ YOK
Martinez için Salam 5 adı verilen su altı limanının keşfi, onu hedefine bir adım daha yaklaştırdı. Karada ve su altında aramaya devam etmeye kararlı olan ekip liman, su altındaki kıyı şeridi ve diğer su altı yapılarının görüntülerini içeren, yaklaşık 6 mil uzunluğundaki önemli alanları gösteren ayrıntılı bir teknolojik harita hazırladı. Martinez ve ekibi, bu haritanın ardından, 2025 yılının Eylül ayının sonlarında tünele odaklanan sondajlar ve dalgıçlarla yeni kazılara başladı ve şu cümleleri kullandı: "Kimse bana Kleopatra'nın Taposiris Magna'da olmadığını söyleyemez. Bunu söylemek için tüm alanı kazmanız ve onu bulamayacağınızı söylemeniz gerekir." Durmaya hiçbir şekilde niyeti olmayan arkeolog, Kleopatra'nın mezarının her zamankinden daha yakın olduğunu hissediyor.
Sende Yorum yap