s

Kore lezzet dalgasında yeni durak

İstanbul’un en canlı buluşma noktalarından olan Bomontiada, çarpıcı bir Kore Dalgası’nın etkisinde. Bu dalganın adı Seoul Kitchen. K-Pop’un ritmi, Kore dizilerinin duygusu, sokak lezzetlerinin canlılığı birleşip şehrin ortasında yepyeni bir kültürel deneyime dönüşüyor.


İstanbul’un kalbinde yer alan Seoul Kitchen sadece bir restoran değil, çok boyutlu bir deneyim alanı. Burada gastronomi; tasarım, müzik, moda ve teknolojiyle iç içe. Şefler Jimmy ve Jinn, Seul sokaklarındaki enerjiyi Bomontiada’nın post-modern dokusuna taşıyor. Her biri Kore mutfağının klasiklerine saygı duruşu niteliğinde ama Türk damak tadına da ince dokunuşlarla uyarlanmış tabaklar. Bazı özgün malzemeleri Kore’den getirseler de ülkemizin yerel ürünleri mutfağın vazgeçilmezlerinden. Jinn ile tanışmadım ancak Jimmy, enerjisi yüksek, mutfağı kadar sohbeti de lezzetli bir şef. Türk yemekleriyle arası çok iyi, en sevdiğiyse Adana kebabı. Sözleri mekânın felsefesini özetliyor, “Amacımız yalnızca otantik Kore yemeklerini sunmak değil; misafirlerimize Kore’nin kültürünü, geleneklerini ve misafirperverliğini de yaşatmak.” Aslında Seoul Kitchen üç aylık bir pop-up olarak planlanmış. Gördüğü yoğun ilgiye bakılırsa sadece bir trend değil şehrin yeni alışkanlığı olmaya hazırlanıyor.

Menüye dokunmak bile bir deneyim

Mekânın atmosferi tam anlamıyla Seul’ün gece pazarlarından fırlamış gibi. Neon tabelalar, grafik desenler, renkli ışık oyunları... Ama bu sadece görsellik değil; içeri adım attığınız anda ses, koku, ışık ve tat aynı anda devreye giriyor. Ben buraya ‘altıncı duyu mekânı’ diyorum. Çünkü burada sadece tat almıyorsunuz, hissediyorsunuz. Bomontiada’nın ruhu, Seul’ün neon enerjisiyle çarpışmadan, birbirini tamamlıyor. Yine dikkatimi çeken başka bir konu, tüm ekibin dinamizmi ve misafirle içten bağ kurulması. Sanki Bomontiada, Seoul Kitchen’ı bekliyormuş da sonunda kavuşmuş gibi. Menüye dokunmak bile bir deneyim. Tüm süreç akıllı cihazlarla yönetiliyor, karaoke alanında Seul’ün gece hayatı Bomontiada’ya taşınıyor. Bu sayede Seoul Kitchen, Türkiye’nin tamamen dijital servis altyapısına sahip ilk restoranı ünvanını taşıyor. Teknoloji burada sadece pratik değil, kültürel anlatının bir parçası.

Moda masaya dâhil

Kore sokak modasının enerjisini mekâna taşıyan Soon To Be Announced (STBA), personel üniformalarından kapsül koleksiyona kadar her detayı tasarlamış. Yemek kadar görünüm de hikâyenin parçası. İstanbul ile Seul birbirine düşündüğümüzden daha yakın. Temposu hiç düşmeyen iki şehir, enerjisi bitmeyen iki kültür. Seoul Kitchen tam da bu dengeyi yakalıyor. Kore mutfağı İstanbul’a yabancı değil ama sokak lezzetleri konseptli Seoul Kitchen’la bambaşka bir evreye geçti. Burada yemek, kültür, teknoloji ve mutluluk aynı masada buluşuyor. Kısacası, bu yalnızca bir restoran değil, Kore’nin kalbinden İstanbul’a uzanan bir hikâye.

İstanbul’daki Kore lezzetleri

İstanbul’da oldukça fazla Kore restoranı var. Hepsini bilmiyorum ama benim Kore lezzetleri rotam şöyle:

Seobareol Korean Restaurant - Gayrettepe: Barbecue menüsü ve şef eşliğinde sunumuyla deneyim odaklı bir adres. Favorim Kore kaburga biftek.

Samchonne Restaurant - Şişli: Jajangmyeon, bulgogi ve acılı deniz ürünleri güveciyle klasik Kore lezzetlerini sade bir ortamda sunuyor.

Sojubar - Kadıköy Terminal: Soju çeşitleri ve çıtır Kore tavuğuyla genç, enerjik bir buluşma noktası. Modern Seul havası burada.

Jançicip Restaurant - Bostancı: Tatlı-ekşi soslu dakganjeong ve jajangmyeon favoriler. Geleneksel tatları çağdaş bir dokunuşla sunuyor.

Sopung - Bahariye: 15 şehirde 22 şubesi var ama Bahariye’si başka. Kimchi ve tteokbokki için kuyruk göze alınır.

FromSeoul - Cihangir: Küçük, sıcak, müdavim dolu. Bibimbap ve ev yapımı kimchi çeşitleriyle Kore’nin sade ruhunu yaşatıyor.

Menüden tatlar

Korean Frıed ChIcken: Üç sos seçeneğiyle (acı-tatlı, ballı-hardallı, soya soslu) her biri ayrı bir karakter gibi.

Tteokbokki (pirinç keki): Baharatlı, yoğun ve tam bir sokak enerjisi taşıyor.

Japchae (tatlı patates eriştesi): Sebzelerle wok’ta çevrilip nefis bir denge sunuyor.

Jajangmyeon (siyah fasulyeli erişte): Dizilerden tanıdığımız ama burada daha rafine bir biçimde karşımıza çıkıyor. Ve tabii Kimbap, Kore’nin paylaşma kültürünün en sevimli temsilcisi.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.