Beşiktaşın Rafası, Icardinin kafası
Siz hiç damdaki kedinin aşağıya doğru ihtiyaç giderdiğini gördünüz, duydunuz mu? Yaradan onlara öyle bir marifet vermiş ki, toprağa iner, mümkün mertebe eşeler ve işini bitirdiğinde de makul bir şekilde örter.
Ama köpek öyle mi ya... İşte bundan dolayı atalarımız, "Avludaki iti çatıya çıkarma, döner kafana eder" demişler...
Futbol dünyasında da bazılarını gereğinden fazla yüceltip, çatımıza çıkarmadık mı? Beşiktaş'ta Rafa Silva neyse, Galatasaray'da da Icardi öyle...
Oysa, kalbi siyah-beyazlılar için atanlar, Rafa'yı baştacı edip, cümlesini taca atmıştı. Futbolculuğu tabii ki iyiydi. Ancak kaçırılmaması gereken ayrıntı, Beşiktaş'ta her top Rafa Silva ile buluştu. Hep o beslendi, santrforlar garip guraba gibi boynu bükük kaldı. Immobile gibi bir golcüyü yedi bu Beşiktaş... Semih gibi işlenirse hazine olacak bir genci gönderdi bu Kartal... Ama Rafa bulunduğu yerde kaldı. Rafa sivrildi, takım devrildi. Fakat kimse bunu görmek istemedi; “En iyisi Rafa Silva” demek daha kestirmeydi.
Canı istemeyince, akşamdan kalınca idmana çıkmayan dönemin süper starı Sergen Yalçın bile, teknik adam olarak dayanamadı! Bir de ona verdiği imtiyazlarla övündü Sergen Hoca...
Icardi farklı mı? Wanda Nara ile bir dargın-bir barışık olduğu tarihlerde, hocası Okan Buruk tarafından ülkesine gönderildi. Arkadaşları idman yaparken, o doğum günlerinde, partilerde arz-ı endam etti. Sakatlığında Türkiye'ye uğramayı bile aklına getirmedi. Sahada yokken, kasada yüklü bir bütçeyi işgal etti. Buna rağmen Galatasaraylı da onu baştacı etti.
Ancak ona en fazla ihtiyaç duyulacak dönemde de, aşkı ile bir daha Arjantin'den selam gönderdi. Milli takıma gidenler bile geldi ama o herkesten sonra teşrif etti. Sorsanız, idare edildi. Kaptanlık apoletinin kendisine ne kadar eğreti durduğunu bu şekilde gösterdi.
Gençlerbirliği maçında oynasa da oynamasa da, Başkent ekibine 5 gol atsa da atmasa da, artık Icardi, Galatasaray'dan, Galatasaraylı'dan çizik yedi. Daha sezonun yarısı olmadan, menajeri de "sözleşme" diye tutturdu.
İşte bizim, "büyüklük" anlayışımız... Sevdiğimizi çatıya çıkarır, sonra da "Neden aşağıyı pisliyor?" diye yukarıya bakar dururuz.
Hayır, değer vermeyin demiyorum, gereğinden fazlasına "hayır" diyorum.
İki ayrı dünya
Futbol dünyası alev alev yanıyor, "Bu ateş üfleyerek sönmez" diyen MİLLİYET'i Galatasaray tefe koyuyor. Sebep, sarı-kırmızılılar aleyhine algı oluşturmak...
Keşke böyle bir gücümüz olabilseydi... Keşke basın, eskiden olan "dördüncü güç" kavramını koruyabilseydi... Ama "algı imparatorluğu"nu bizden çok daha iyi becerenler var.
"Temiz futbol istiyoruz" diye diye, perde arkasından, "Sakın ha", "Aman ha" diyerek, futbolcuların cezasını düşürmeyi başardılar. Hani, "Profesyonel takım sayısı çok fazla" deyip, kademeli olarak bunu düşürmek istiyorlardı ya, gerek kalmadı. Bir avazda hem takımlar çöktü, futbolcu sayısı üçte bir oranında göçtü.
Ceza alsınlar ya da almasınlar diye tek bir sözüm var mı? Ama, 5 yıl önce sadece bir kez kupon yapan, bunun karşılığında da 8 ay ceza alan hakemler bulunurken, ne oldu da futbolcularda bu, bir anda alt sınırın bile yarısına düştü?
Futbolcu tabii ki ekmeğini buradan yiyor. Ama hakem, bırakın 8 ayı, 45 gün ceza alsa bile lisansını yırtıyor, düdüğünü asıyor. Bugün, oyuncuları için çırpınan kulüp yöneticileri yok tabii ki yanlarında...
Suçlu hakemleri savunun demiyorum. Ama cezada bile terazi eşit tartmalı değil mi? Hakemde alt limit 8 ay, futbolcuda 45 gün... Eserinizle övünün.
Tabii bunun bir de "bahis şikesi" ayağı da var. O da Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'ndan çıkacak. Israrla, inatla söyleniyor değil mi; TFF'nin yargısı ile adli yargıyı birbirine karıştırmayın. İkisi birbirine yardım eder, ancak farklı değerlendirir.
Örnek; Eyüpspor Başkanı Murat Özkaya... Tutuklu olarak yargılanmasına başlanacak, ancak Türkiye Futbol Federasyonu, bu konuda henüz bir açıklaması yok. Soruşturması var mı, bilmem.
TFF'ye göre, bahisin yasal ya da yasa dışı olması önemli değil, her şekilde disiplin cezası gerektirir. Ancak "futbol" dışı bahis bunun dışındadır.
Yine Futbol Disiplin Talimatı'na "Müsabaka sonucunu etkileme" ya da bilinen adıyla şike, cezayı gerektirir. Bunun soruşturulmasında zaman aşımı da yoktur. Bunu gerçekleştiren kulüp yöneticisiyse, o takım küme düşürülür.
Ancak adli yargıda durum farklıdır. Kim olursa olsun, sadece oyun için oynanan yasal yoldan bahis suç değildir. Fakat yasa dışı bahis oynayanlara idari para cezası verilir.
Şikede de savcıların ya da mahkemelerin baktığı asli unsur, menfaat temin edilmesidir. Karşılığı da bir yıldan 3 yıla kadar hapistir. Ancak bunun örgütlü ve/veya bahis için yapılması durumunda ceza yarı oranında artar.
Sözün özü... Bu kadar hararetin içinde fazla konuşmaya gerek yok. Bekleyip göreceğiz.
Ertele-me
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, HT Spor'a verdiği röportajda, Eren Elmalı için erteleme talebinde bulunacaklarını açıkladı. Sayın Başkan sanırım hukukçularıyla konuşmadan kamera karşısına çıktı.
Disiplin Talimatı'nın "Yaptırımın ertelenmesi" başlıklı 102. maddesi, "hak mahrumiyeti" cezalarının ertelenemeyeceğini açık açık belirtiyor.
Buna rağmen Galatasaray isterse ve Tahkim Kurulu'ndan "evet" cevabı gelirse, onu bilemem.
Categories: Beşiktaşın Rafası, Icardinin kafası
Sende Yorum yap