s

Sürecin eksik bırakılan ayağı

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan çıkan Öcalan ile görüşme kararı üzerinde etraflıca düşünülmesinde ve tartışılmasında fayda var. Sürecin selameti ve bugüne kadar verilen emek açısından bu gerekli. Ancak bu sadece CHP’nin gitmemesine sıkıştırılırsa eksik kalır. Komisyonda yer alarak süreci desteklediğini gösteren ve Cumhur İttifakı ile birlikte hareket eden DSP, HÜDA PAR gibi partiler de karşı çıktı. Yeni Yol Grubu da çekimser kaldı. Acaba DEM, Öcalan ile görüşme konusundaki ısrarını hiç değilse zamanlama açısından daha iyi yönetseydi sonuç farklı olur muydu?

Ankara kulislerinde konuşulanlara göre, komisyonda ortaya çıkan sonucun arkasında anketler yatıyor. Süreç karşıtı İYİ Parti, Zafer Partisi ve Anahtar Parti’nin oylarında artış olduğu, toplamlarının yüzde 12-16 aralığında ölçüldüğü söyleniyor. Bunun sürece toplumun desteğinde azalma anlamına geldiği, partilerin gelecek seçimi de hesaba katarak hareket ettikleri değerlendiriliyor. Bu noktada açacağım kısa parantez, MHP üzerine. MHP bunu görmüyor, ölçmüyor olabilir mi? Buna rağmen Devlet Bahçeli’nin ve partisinin kararlılığı üzerine daha fazla kafa yormak gerekmiyor mu?

Sürece destek azalıyor mu?

Şunu biliyoruz, sürece destek zaman içerisinde yükseldi. En başta, yapılan çıkışların arkasındaki amaç, bulduğu karşılık çok sorgulandığından, ne olduğu ve nereye gideceği de kestirilemediğinden oran yüksek değildi. Zaman içinde de güven artırıcı adımlar beklendiği şekilde atılmadığı için destek geriden geldi. Geçmiş yazılarımda destek ve güven arasındaki makas aralığına ilişkin de değerlendirmelerim var. Destek-güven korelasyonu hiç aynı olmadı. Örneğin, Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, 24 Eylül’de Komisyon’a yaptığı sunumda sürece desteği gösteren şu grafiği paylaştı.

Buna göre Kürtlerde sürece destek üçte bir ile başladı yüzde 80’e kadar geldi. Türklerde destek yüzde 40’ın biraz üzerinde başladı ve yüzde 60’a kadar geldi. Türklerde karşı olanların oranı ise yüzde 43’ten, yüzde 25’e geriledi. Sadece bu çalışma değil, siyasi partilerin elinde de aşağı yukarı buna benzer sonuçlar vardı. Bu noktada sorulması gereken soru şu, eğer gerçekten toplumsal destekte gerileme varsa iki ayda ne oldu?

Geçen baharda, PKK fesih kararını açıkladıktan bir süre sonra yaptığım bir görüşmede, desteğin yeterince güçlü olmamasına ilişkin gerekçeler arasında terörün eski şiddetinde olmaması nedeniyle özellikle gençlerin sürecin öneminin farkında olmadığı söylenmişti. Dün okuduğum bir haberde ise gençlerin sürece karşıtlığından bahsediliyordu. O halde peşine düşülmesi gereken tam da budur. Gençler değerinin farkında olmadıkları bir şeye nasıl karşı hale gelebiliyorlar? Bunu başaran varsa nasıl başarıyor?

İnişler ve çıkışlar, duraksamalar hatta

bazen geriye gidişler süreç doğasının parçası kabul ediliyor. Kimileri az, kimileri fazla bulsa da, 1 Ekim 2024’ten bu yana katedilen mesafe bugüne kadarki hiçbir çatışma sonlandırma girişiminde kaydedilmedi. Buradan geri düşülmesinin bedeli bundan öncekilerden çok daha ağır olabilir. Geçmişte olan ve bugün aslında güvensizliği besleyen de bu.

Güvensizliğe dayalı muhalefetin argümanlarını elinden alacak bir strateji ve iletişimin izlenmemesi şimdiye kadarki kazanımları tüketebilir. Güvenlik unsurları beklenenin ötesinde şeffaflıkla süreci yürüttü, toplumsal desteğin öneminin de farkında olarak önemli bilgilendirmeler yaptı. MİT Başkanı’nın siyasi parti gruplarını ve komisyonu bilgilendirmekten geri durmaması yeterince kavranamıyor diye düşünüyorum. MHP siyaseten sürece tüm unsurlarıyla en fazla sahip çıkan partidir. İddiayla, DEM’den bile fazla. Bugün, içerde operasyonel olarak süreci sekteye uğratabilecek kapasiteye sahip FETÖ yok. Uluslararası konjonktür ise başta ABD desteği olmak üzere, olmadığı kadar Türkiye’nin lehine. Bir yetkilinin ifadesiyle “Yıldızların dizilimi Türkiye’nin lehine”.

Öcalan ile görüşme meselesi bugüne kadar iyi bir demokratik müzakere örneği veren Meclis Komisyonu’ndaki çalışmaları olumsuz etkilememeli. Süreci destekliyorum diyenlerin tümü de, bu konudaki farklılaşmayı siyaseti rekabete konu etmemeli. İktidar partisinin de sürecin siyasal iletişimini gözden geçirmesinde fayda var.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.