s

İmralı’da ne konuşuldu? merakımız

İnsan sadece nefsine değil zaman zaman merak duygusuna da söz geçirebilmeli.

İki gündür İmralı’da ne konuşuldu sorusu ve “Ben biliyorum” cevabıyla alakadar herkes.

Bu kadar merak, bu kadar şeffaflık talebi doğru değil ve fazla şeffaflık Türkiye’ye faydadan çok zarar getirebilir.

Niye kısmı üzerinde beraber düşünelim:

Komisyonun İmralı’ya gitme kararı, oluşan heyetin İmralı’ya gittiği ve döndüğü günü biliyoruz.

Dünyadaki benzer süreçlere baktığımızda bu bile fazla aslında...

Kuzey İrlanda’daki süreçte İngiliz kamuoyu, IRA ile Hükümet arasındaki görüşmelerden anlaşma imzalandığında haberdar oldu.

Kolombiya’da geçmiş yıllardaki başarısızlıkların ardından barışa giden görüşmeler 2011’de başladı ama bu görüşmeleri halk Ağustos 2012’de duydu.

Türkiye’de işler daha şeffaf şekilde yürütülüyor.

Ancak konu görüşmelerin içeriğine geldiğinde orada durmakta fayda var.

Şu an sürecin en kırılgan dönemi başladı, Meclis’te kurulan komisyona üye veren partilerden öneriler toplanmaya başlıyor, ardından Meclis’e tavsiye niteliğinde sunulacak olan rapor ortaya çıkacak.

Böyle bir zamanda konuşulanları bilmek tarafların kamuoyu önünde kendilerini bağlamalarına ve müzakere elastikiyetinin kaybolmasına neden olmaktan başka işe yaramaz.

Kim ne dedi, öteki ne cevap verdi sorularına doğru ya da yanlış cevaplar bulduğumuzda ne olacağını düşünelim:

Mesela Öcalan’ın “Devlet ile sonuna kadar işbirliği içinde davranacağım” dediğini ve bunun dışarıya sızdığını düşünelim.

Sızan bu söz Kandil’deki isimler üzerinde etkisi olan İran ve İsrail’in “İradesi esir alınmış, İmralı’yı dinlemeyin” etkisi sağlamasına yardımcı olmaz mı? Tam tersini de farz edelim, İmralı’ya giden heyet, Öcalan’ın en uç önerilerini bile dinledi diye düşünelim bir an. Meclis Komisyonu bugüne kadar çok kişi ve kurum dinledi, bazıları tanınan özgürlüğün sınırlarını fazlasıyla zorladılar ama kimseyle tartışmaya girilmedi sadece tek bir konuşmacıya toplu itiraz edildi.

Şimdi bu senaryoyu deşifre olarak kağıt üzerinde düşünelim, görüntü ne, Öcalan bir sürü gerçekle bağı kopmuş şey söylemiş olacak ve komisyon üyeleri de bu ipe sapa gelmez şeylere cevap vermemiş gözükecek.

Oysa gerçek şu, komisyon üyeleri ipe sapa gelmez buldukları şeyi, önerilerine almazlar olur biter.

Konuşulanların sonuca bir etkisi olup olmayacağını bilmediğimiz sürece tutanak görmek bize hata yaptırır.

Bu sadece İmralı’daki görüşmeye dair bir hassasiyet olmamalı, tüm süreci kapsamalı.

İlgili bakanlar ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın komisyona sunumu için de aynı hassasiyeti göstermek lazım.

MİT Başkanı konuşmasının iyi olduğunu, Kalın’ın süreç ve sonrasına dair tüm sorulara kapsamlı yanıt verdiğini, sunumun ardından tüm üyelerin MİT Başkanı’na samimiyetle teşekkür ettiklerini biliyoruz. Şu an doğru olan bu kadarını bilmek.

Kritik bir süreçte kafamıza takılan sorular var ama bu soruların yanıtlarını tutanaklarda değil komisyonunhazırladığı raporda bulacağız.

Netanyahu’ya içeriden gol...

Netanyahu, Trump’ın kodlarını çözmüş biri olarak, dışarıda planına uyacağını söyleyerek, içeride de “Asla bir Filistin Devleti’ne izin vermeyeceğim” diyerek son derece rahat zamanlar geçiriyordu.

Belli ki bu rahat günler sona eriyor.

İsrail’deki muhalefet partilerinden Yeş Atid’in genel başkanı Yair Lapid, Netanyahu’ya müthiş bir gol attı.

Lapid, Trump’ın barış çabalarını öven bir açıklamanın ardından, ABD Başkanı’nın barış planını İsrail parlamentosunagetireceğini açıkladı.

Netanyahu ve ortakları ya plana evet oyu verecek ve Filistin Devleti’ne atıfta bulunan bir planı onaylamış olacaklar,

Ya da İsrail Hükümeti olarak Trump’ın barış planını resmen geri çevirmiş duruma düşecekler.

Barış Planı, Netanyahu ve ortaklarının oylarıyla geri çevrilen bir Trump’ın tam olarak ne yapacağını kestirmek zor ama en azından Netanyahu’nun sona yaklaşan yolsuzluk davalarına ilgisini kaybedeceğini söyleyebiliriz.

Zaten muhalefetin amacı da tam olarak bu, ya Netanyahu’ya Filistin Devleti atfı olan bir anlaşmaya evet dedirtecek ya da Trump’ın Netanyahu’ya verdiği desteğin azalmasını sağlayacaklar.

Altı ay içerisinde seçime gitmesi beklenen İsrail’de, Netanyahu’ya atılmış en büyük gol olacak bu.

İsrail medyası şu an Lapid’in açıklamasına çok tepkili, Trump’ın planı parlamentodan geri dönerse sadece Netanyahu değil, tüm İsrail bedel öder diye düşünüyorlar. Çok baskı olacağı belli ama Lapid medyadan ve tahminen diğer devlet birimlerinden gelecek baskılara direnebilirse ortaya bambaşka bir tablo çıkabilir.

Kişisel adliye tatili zamanı

Hepimiz ekranlarda, ofislerde, evlerde mahkemeler kurmuştuk, artık bunun sonu geldi.

“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” iddianamesi mahkemece kabul edildi.

Yargılama başlayacak suçlamayı, savunmayı aynı anda dinleyecek, belgeleri göreceğiz.

Biz ne hüküm verirsek verelim sonuçta gerçek karar mahkemenin verdiği karar olacak.

Denilebilir ki, zaten iddialar ve o iddialara karşı İmamoğlu ve ekibinin ne söylediği biliniyor.

Doğru, ana hatlarıyla biliniyor ama belgeler, hakimlerin soruları, savunmanın stratejisi, bilirkişi raporu gereken konularda gelen raporlar, itirafçıların mahkeme ifadeleri hepsi birlikte konuşulduğunda daha anlaşılır olacak.

Yargılamanın başlamış olması iddia makamına ispat, savunmaya da masumiyeti ispatlama imkanı demek.

O yüzden kişisel adliyelerimizi artık tatile çıkarabiliriz..

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.