s

Sağlıkta beğeni devri kapanıyor mu?

Genç bir estetik cerrah düşünün. Yıllarca uzmanlık, yan dal, kurs, kongre derken, sonunda kendi kliniğini açıyor. Henüz tabeladaki boyası kurumadan, ilk yaptığı şey ne? Dekorasyonu tamamlamak ya da cihaz almak değil; bir sosyal medya ajansı bulmak.

Ajansın önerisi tanıdık: “Hocam, önce bir influencer ayarlayalım. Ücretsiz işlem yaparız, o da öncesi–sonrası reels çeker. Bir de çekiliş: ‘Bu postu kaydet, üç arkadaşını etiketle, ücretsiz cilt bakımı kazan’… Göz açıp kapayıncaya kadar randevularınız dolar.”

Uzun süredir böyle çalışıyor sağlık sektörü. Tabeladan çok Instagram hikâyeleri, diploma panosundan çok TikTok filtreleri konuşuldu. Hastalar hekim seçerken bilimsel yayınlara değil, takipçi sayısına baktı. Mahremiyet, etik, hasta hakları çoğu zaman “satış hedefleri” uğruna arka plana itildi.

12 Kasım 2025’te Resmî Gazete’de yayımlananSağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik, tam da bu iklimi hedef alıyor. Kâğıt üzerinde çok net bir cümleyle başlıyor:
“Sağlık hizmet sunumunda örtülü veya açık reklam yapılması ve yaptırılması yasaktır.”

Aslında yıllardır mevzuatta benzer ifadeler vardı; ama bu kez hem sosyal medya çağının dilini yakalayan, hem de yaptırımları netleştiren detaylı bir çerçeveyle karşı karşıyayız.

Reklam değil, yalnızca “tanıtım ve bilgilendirme”

Yönetmeliğin ruhu şu ayrımda gizli: Sağlık alanındareklamyasak; fakattanıtım ve bilgilendirmebelli sınırlar içinde serbest.

Ne yapılabiliyor? Adres, iletişim bilgileri, polikliniğin hangi alanlarda hizmet verdiği, hekimlerin mesleki ve akademik unvanları, çalışma saatleri gibi teknik bilgiler paylaşılabiliyor. Buna ek olarak, sağlığı koruyucu–geliştirici nitelikte genel bilgilere yer verilebiliyor.

Ne yapılamıyor? Bir kliniğin “en iyi”, “en hızlı”, “en güvenli” olduğuna dair süslü cümleler; “bizde ağrısız, izsiz, risksiz ameliyat” vaatleri; yan yana dizilmiş çarpıcı öncesi–sonrası görselleri; “sadece bu ay geçerli kampanya” ilanları artık açıkça yasak. Ücret, indirim, promosyon ve çekiliş duyuruları da aynı şekilde yasak alanın içinde.

Hasta veya hasta yakınının teşekkür mesajları, memnuniyet videoları da uzun süredir gri alandaydı. Yeni düzenleme bu gri alanı da netleştiriyor:Teşekkür ve memnuniyet ifadeleri üzerinden reklam mahiyetinde paylaşım yapılamıyor; bu içeriklere yorum ve beğeni gibi etkileşimler dahi kapatılmak zorunda.Eklerde yer alan görsel onam formu ve taahhütnameler, hekim ve yayıncıya bu sorumluluğu imzalatarak hatırlatıyor.

Öncesi–sonrası fotoğraflar, filtreler ve “mükemmel sonuç” vaadi

Estetik ve diş hekimliği alanı, sosyal medyanın en agresif kullanıldığı başlıklardan biri oldu. Ameliyat anından canlı yayınlar, kanlı görüntüler, çıplak vücut bölümleri, ağır filtrelerle “mükemmele yakın” hâle getirilmiş sonuçlar…

Yeni yönetmelik bu tabloyu hedef alıyor. Tıbbi müdahale ve ameliyat esnasında hasta görüntüsü paylaşmak yasak. Mahrem bölgelere ilişkin içeriklere izin yok. Görsellerde filtre, makyaj, yanıltıcı teknik kullanmak yasak; öncesi ve sonrası fotoğrafların aynı ışık, açı ve koşullarda çekilmesi zorunlu.

Üstelik, her görselde kolay okunur bir uyarı cümlesi yer almak zorunda:

“Her cerrahi veya girişimsel işlemde sonuçlar kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. İşlem öncesinde hekiminizden detaylı görüş almanız önerilir.”

Aslında bu tek cümle, son yılların “copy–paste mucize sonuç” anlatılarını sorgulamaya davet gibi. Kimsenin, bir Instagram gönderisine bakarak ameliyat kararı vermemesi gerektiğini hukuk diliyle söylüyor.

Mahremiyet ve kişisel veri boyutu

Sağlık alanındaki her paylaşım, yalnızca reklam hukuku açısından değil,hasta haklarıvekişisel verimevzuatı açısından da riskli. Yönetmelik bu nedenle; Hasta Hakları Yönetmeliği’ne, KVKK’ya ve Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik’e açık atıflar yapıyor.

Hasta görselinin kullanılabilmesi için yazılı veya elektronik ortamdaaçık rızaalınması zorunlu. Kullanılan formda; ne amaçla, nerede, ne kadar süreyle paylaşılacağı, hastanın bu izni istediği an geri çekebileceği açıkça yazıyor. Hastanın “vazgeçtim, kaldırın” dediği anda, sağlık tesisi ya da hekim hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan içeriği kaldırmak zorunda.

Belki de daha önemlisi, “Görüntü izni vermezsen tedavin farklı olur mu, ücret artar mı?” kaygısını giderecek hüküm: Görüntü paylaşımını reddetmek, hiçbir şekilde tedavinin akışını ya da bedelini etkileyemez.

Sağlık turizminde farklı, ama daha sıkı bir sayfa

Türkiye son yıllarda özellikle estetik, diş ve göz alanında uluslararası sağlık turizmi merkezi hâline geldi. Yönetmelik, bu alan için ayrı bir sayfa açıyor.

Yurt dışına yönelik ayrı internet sitesi ve sosyal medya hesabı açmak şartıyla; Türkçe dışındaki dillerdesponsorlu içerik ve fiyat duyurusuyapılmasına izin veriliyor. Ancak hedef kitle ayarının yalnızca yurt dışını kapsaması, otomatik “Türkiye’de yaşayanlara da göster” seçeneklerinin kapatılması zorunlu.

Yani Almanya’da yaşayan bir hasta, Almanca hazırlanan sponsorlu bir saç ekimi reklamını görebilecek; ama aynı reklam Türkiye’deki kullanıcının karşısına “yanlışlıkla” çıkmayacak. Sağlık turizmi yaparken dahi, ülke içinde talep yaratmaya yönelik kampanya yapmak yasak.

Influencer’lı sağlık reklamlarına kırmızı kart

Tüm bu hükümler, aslında son yıllarda sık gördüğümüz bir sahneyi hedef alıyor: Takipçisi yüksek bir fenomen, herhangi bir tıbbi işlem yaptırıyor; ameliyat odasından hikaye, hekimle fotoğraf, “ben bile korkmadım, siz hiç korkmayın” cümleleri… Altına da linkler, indirim kodları, çekilişler.

Yeni yönetmelik, bu modeli sürdürülemez hâle getiriyor. Bilgilendirme yalnızca yetkili sağlık meslek mensuplarınca yapılabiliyor; üçüncü kişilerin, yani influencer’ların “yönlendirme” içerikli anlatıları açıkça sorunlu hâle geliyor. Teşekkür ve memnuniyet paylaşımlarının bile etkileşime kapatılması, aslında “influencer üzerinden hasta çekme” devrine verilmiş güçlü bir mesaj.

Peki şimdi ne olacak?

Elbette hiçbir yönetmelik, tek başına tüm sorunları çözmez. Kurallar ne kadar ayrıntılı olursa olsun, asıl belirleyici olanuygulamavedenetim. Yeni düzenleme; il düzeyinde komisyonlar kurulmasını, sosyal medya ve basın taramalarının sistematik yapılmasını, aykırılık hâlinde hem idari para cezaları hem de gerekli durumlarda savcılığa suç duyurusunu öngörüyor.

Bu noktada üç kesimin sorumluluğu var:

- Sağlık meslek mensupları ve özel sağlık tesisleri, artık “herkes yapıyor” rahatlığıyla hareket edemeyecek; etik ve hukuki sınırları gerçek anlamda içselleştirmek zorunda.

- Ajanslar ve influencer’lar, “sağlık” başlığını diğer sektörler gibi göremeyecek; check-up kampanyasıyla kahve zinciri kampanyasını aynı mantıkla pazarlayamayacak.

- Hastalar ve takipçiler ise, gördükleri her “mucize sonucu” bir reklam ihtimaliyle birlikte okuyacak; bilgiyle reklam arasındaki farkı daha fazla sorgulayacak.

Sonuçta sağlık, “satın al ve dene” denebilecek bir alan değil. Ameliyat masasına yalnızca bedenimizi değil, hayatımızı bırakıyoruz. Yeni yönetmelik, bu gerçeği hatırlatıyor: Sağlığımız, bir “içerik fikri”nden daha değerli.

Reklamların sesini biraz kısmak, hekim–hasta ilişkisinin sesini yeniden duymamıza yardım ederse, belki de bu düzenleme yalnızca hukuken değil; etik ve insani yönden de önemli bir eşik olacak.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.