Londra’da Sarkis sergisi
Önceki akşam, Londra’nın en rekabetçi sanat bölgelerinden Mayfair’de, Dirimart’ın Londra şubesinde Sarkis’in ‘Stays Together’ sergisinin açılışına katıldım.
Dünyanın dört bir yanındaki büyük galerilerin kapandığı, koleksiyonerlerin ürkekleştiği, sanat piyasasında güvenin yer yer çöktüğü bir dönemde, tüm bu gürültünün ortasında, 87 yaşındaki Sarkis’in sessiz ama sarsıcı dünyası etkileyiciydi.

Üstelik bu kez Sarkis’in bizzat kendisinden eserlerini dinleme şansım oldu.
Çok sevdiğim değerli sanatçı Seçkin Pirim ile birlikte Sarkis’i can kulağıyla dinledik, merak ettiklerimizi sorduk.
İstanbul doğumlu Sarkis’in özgeçmişinde 1960’ta İstanbul’daki ilk kişisel sergisinden Paris’e uzanan yolculuk, 1977 ve 1982’de Documenta, 1969’da tarihi ‘When Attitudes Become Form’, Pompidou’dan Guggenheim’a uzanan bir müze koleksiyonları zinciri, 4 kıtada yüzlerce sergi var.
2015 Venedik Bienali ise hem Türkiye Pavyonu’nda hem de Ermenistan Pavyonu’nun grup sergisinde yer aldığı yıl.
O dönem sürekli tartışılan “Bir sanatçı iki ülke pavyonunda olur mu?” sorusuna verdiği sade ama en doğru cevapla hala hatırladığım: “Sanat evrenseldir. Sanatçının milliyeti olmaz.”
Bunu çok daha derin bir biçimde de dile getirmişti: “Belleğim vatanımdır.”
İşte bu sergide de bunu hissediyorsunuz.
‘Stays Together’, Sarkis’in yıllar boyunca ürettiği 24 çalışmayı bir araya getiriyor.
Farklı dönemlerin, farklı tekniklerin, farklı ruh hallerinin, ama aynı duyarlılığın taşıyıcıları…
En merkezde ise ‘In the beginning, candle (to Christian Bernard)’ yer alıyor.
1969’dan 2023’e kadar birçok işin tek bir kompozisyonda buluştuğu, zaman - mekân - hafıza üzerine kurulu bir mizansen.
Kurşunun su üzerinde durduğu o imkansız an, yedi rengin buharlaştığı fincanlar, gökkuşağına bulanmış aynalar, Sarkis’in kozmik bir maske gibi duran cam büstü…
Ancak bir müzeye yakışacak bir eser bu, zaten 1969’dan beri üzerinde çalıştığı, yaşattığı, 56 yıllık emeğinin olduğu bu eser için “Kimin alacağı önemli, beğenmezsem vermem” diyor Sarkis.

Daha geniş bir alanda daha farklı şekilde sergilemek isteyeceğini de ekliyor.
Sergi salonunun diğer köşesinde, Munch’un “Çığlık”ıyla çocuk yaşta kurduğu ilk görsel temasın devamı niteliğindeki “85 Screams: After Munch” serisi var.
Kasap olan babasının etleri sardığı gazete kağıdında çocukken görmüş ilk kez Munch’un ‘Çığlık’ını ve işte sanatçı olmaya da o zaman karar vermiş.
Bu seride fırçasız, hızla yapılmış gibi duran yüzlerde ışık vitraylara vuruyor ve yüzler dağılıyor, tıpkı belleğin bir görüntüyü saklayıp bir başkasını silmesi gibi.
Sarkis’in odağı ise hep “bugün”.
Neolitik bir figür de, 16 - 17. yüzyıldan bir taş yüz de, 1941 tarihli bir Leica da bugünde nefes alıyor.
Çünkü onun dünyasında geçmiş sadece geçmiş değil, yaşayan, hafızaya sinmiş, bugüne de yön veren bir birikim.
İşte bu yüzden “Belleğim vatanımdır” sözü daha da anlamlı.
Serginin ardından Sarkis, her zaman yaptığı gibi, yine herkesi aynı masaya oturmaya çağırdı.
Frieze Sculpture’ın başarılı küratörü Fatoş Üstek de yemeğe katılanlar arasındaydı.
ICA ise, bugün İKSV’den tanıdığımız Bengi Ünsal’ın direktörlüğünde yönetiliyor.
Londra’nın prestijli sanat kurumlarından ICA’deki kutlama yemeği Sarkis’in 1969’da ICA’de gerçekleşen, önceki Londra sergisine bir gönderme yapıyordu.
Hatırlatalım, Sarkis’in Londra Dirimart’taki ‘Stays Together’ sergisi 10 Ocak 2026’ya kadar devam ediyor.
Sende Yorum yap