s

Kendini sabote eden davranış kalıpları ve çıkış yolları

İnsan, çoğu zaman en büyük mücadeleyi dış dünyaya değil, kendi içindeki görünmez örüntülere karşı verir. Bir hedefe yaklaşırken geri adım atmak, iyi giderken huzursuzlanmak, bir ilişki derinleştiğinde kaçmak ya da başarıya uzanacakken aniden durmak… Bunların hiçbiri “zayıflık” değildir. Çoğu ise kişinin farkında bile olmadığı sabotaj döngülerinin doğal sonucudur. Kendini sabote eden davranışlar, bilinçli tercihlerden çok daha derinde, geçmiş deneyimlerin, içsel korkuların ve öğrenilmiş tepkilerin birleştiği bir alanda oluşur. Yani kişi çoğu zaman kendine zarar verdiğini bile fark etmez, sadece “İçimde bir şey rahat bırakmadı” der ve yine aynı döngünün içine düşer.

Bu kalıpların temelinde, kişinin kendisiyle kurduğu ilişki yatar. Birey, değer algısını sağlam bir zeminde taşımıyorsa, iyi bir şey olduğunda bunu sahiplenmekte zorluk yaşar. Çünkü zihin, alışık olmadığı bu iyi hali tıpkı bir tehdit gibi algılar. Bir ilişki sağlıklı ilerliyorsa “Bu kadar iyi gitmesi tuhaf” diye düşünür, bir iş fırsatı doğduğunda “Ya mahcup olursam” diye çekinir. Bu düşünceler, kişinin bilinçli aklından çok, geçmişten gelen savunma mekanizmalarından beslenir. Zarar görmekten korkan zihin, iyileşme ihtimalini bile tehlike zannedebilir. Böylece birey, kimsenin ona yapmadığını kendine yapmaya başlar.

Kendini sabotajın bir diğer kaynağı, kişinin taşıdığı duygusal yüklerdir. Çocukluk döneminde eleştirilen, küçümsenen, kaygıyla büyütülen ya da aşırı beklentiye maruz kalan kişiler, yetişkinlikte mükemmel görünme baskısı taşır. Bu baskı sürdürülemez hale geldiğinde kişi, yapamayacağını düşündüğü anda denemekten vazgeçer. Çünkü zihninde “başaramamak” değil, “yetersiz görünmek” daha büyük bir tehdittir. Bu nedenle kişi, sonunda başarısız olmaktansa yarım bırakmayı, eksik kalmayı tercih eder. Bu da dışarıdan bakıldığında tutarsızlık gibi görünse de aslında içsel bir korunma refleksidir.

Sabotaj kalıpları yalnızca eylemlerle değil, düşünme biçimleriyle de kendini gösterir. Kimi risk almadan önce en kötü ihtimalleri düşünür, kimi karar almadan önce sürekli bahane üretir, kimi ise kendine ait olmayan sorumlulukları yüklenerek duygusal tükenme yaratır. Bütün bu örüntüler, kişinin kendini güvende hissetmek adına oluşturduğu içsel stratejilerdir. Ancak zaman içinde bunlar güven yaratmak yerine kısıtlama getirir ve kişi kendi potansiyelinin en kritik noktasında geri çekilmeye başlar.

Bu döngüden çıkabilmek için ilk adım, davranışın adını koyabilmektir. Fark etmek, değişimin ön koşuludur. Kişi “Neden böyle yaptım?” sorusunu suçlayarak değil, merakla sorduğunda içsel alan açılır. Çünkü sabotajın kökü, çoğu zaman fark edilmeyi bekleyen bir duygudadır: Değersizlik hissi, kaybetme korkusu, eleştirilme endişesi, kontrol ihtiyacı… Bu duygular görünür olduğunda, kişi davranışıyla duygusunu ayırt edebilir ve ilk kez seçim yapma alanına sahip olur.

İkinci adım, küçük ama tutarlı değişimlerdir. Sabotaj döngüleri büyük kararlar almayı gerektirmez, tam aksine küçük adımlarla kırılır. Kaçmak yerine bir dakika daha kalmak, ertelemek yerine beş dakikalık bir başlangıç yapmak, aşırı düşünüp oyalanmak yerine tek bir somut adım atmak bile döngüyü değiştirir. Zihin, yeni davranışı tehdit olarak görmeyi bırakır ve kişi kendi ritmini güncellemeye başlar. Bu küçük düzenlemeler, zaman içinde güçlü bir içsel güven duygusuna dönüşür.

Ve belki de en önemli adım, kendine karşı yumuşak olmayı öğrenmektir. Çünkü kendini sabote eden kişi, genellikle kendine karşı en sert davranan kişidir. İçsel eleştirmen sustuğunda, kişi ilk kez kendi adımlarını desteklemeyi öğrenir. Sabotaj yerini öz-disipline, korku yerini esnekliğe, erteleme yerini ilerlemeye bırakır. Değişim kendiliğinden olmaz ama kendini görmeyi tercih eden herkes için mümkündür.

Sabotaj döngülerinin ardındaki gerçek şudur: İnsan kendine engel olduğunda bile aslında kendini korumaya çalışır. Bu fark edildiğinde, kişi içsel savaşını bırakır ve kendi tarafına geçer. En derin dönüşüm de tam burada ortaya çıkar. Kişi kendine engel olmaktan vazgeçtiğinde yol açılır. Potansiyel görünür olur. Yaşam akmaya başlar.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.