Telefonunuzu kapatabilir misiniz?
Geçen cumartesi günü kendime büyük bir jest yaptım. Gazeteye yazımı gönderdikten sonra “Barış, bugün dijital detoks yapıyorsun” dedim. Evden çıkarken telefonu masanın üzerine bıraktım. Kendimi çağın akışına meydan okuyan bilge biri gibi hissettim. Ancak bu his yalnızca beş dakika sürdü. Altıncı dakikada zihnim huzura değil, felakete odaklandı.
Ya gazeteye gönderdiğim yazıyla ilgili bir sorun çıkar da editör ararsa? Ya akşam üzeri çıkacağım televizyon programında bir değişiklik olduysa? Ya YÖK denetimi öncesi idari işlerden biri “hocam acil bir rapor gerekiyor” diye yazdıysa?
Kafamı boşaltmak için çıktığım yürüyüş, bir anda telefonuma geri dönme koşusuna dönüştü. Kapının anahtarını çevirirken, kendimi onsuz yaşayamayacağını fark eden ergen gibi buldum.
O an şunu düşündüm: Ben, işi nispeten düzenli bir akademisyen olarak birkaç saatlik dijital detoksta bu kadar bocalıyorsam, bu “arındırıcı kaçış” kimler için gerçekten mümkün?
Cevabı gayet basit: Dijital detoks yalnızca geliri, zamanı ve iş güvencesi olanlar için mümkün.
DİJİTAL DETOKS PALAVRA MI?
Bugünlerde “ekranları kapatın, zihninizi arındırın, sessizliğin tadını çıkarın” çağrıları her yerde.
Sosyal medya uzmanları, kişisel gelişim koçları, hatta teknoloji şirketlerinin kendi uygulamaları bile bize dijital denge öneriyor. Ama toplumun çok büyük bir kesimi için bu çağrı sadece düpedüz bir palavra.
Çünkü modern çalışma düzeni, esnek mesai adı altında 7/24 sürekli erişilebilir olmayı görev tanımının bir parçası olarak görmeye başladı.
Eskiden ofiste biten mesai, şimdi evin salonunda, sofranın kenarında, tatilin kumsalında sürüyor. Patronun gece 10’da attığı mesaja “yarın bakarım” demek işinizi riske sokuyor.
Anlık bildirimler, durmadan akan e-posta trafiği, ofisin sınırlarını yok etti. Kısacası modern ekonomi, çalışanından yalnızca emeğini değil, kesintisiz dikkatini ve her an ulaşılabilir olma hâlini de kiralıyor.
İşte tam bu noktada mesele bütün açıklığıyla ortaya çıkıyor. Dijital detoksta belirleyici olan tek şey irade değil: Telefonunu kapatabilenlerden misiniz, kapatamayanlardan mı?
TELEFONU KAPATMAK CESARET İSTER
Maddi güvencesi yüksek olan biri için birkaç saat ulaşılmaz olmak hayatı aksatmıyor. İş ilişkileri zarar görmüyor. Hatta erişilmez olmak onlara saygınlık bile kazandırıyor. Bu insanların çevrimdışı oluşu “stratejik bir inziva” olarak adlandırılıyor.
Ama ekmeği ekrana bağlı milyonlar için bu tablo bambaşka. Güvencesiz çalışanlar, kendi hesabına iş yapanlar ya da hizmet sektöründe hayatını kazananlar için telefonunun kapalı
olması “bir daha aranmama” ihtimaliyle yüzleşmek demek. Kısacası dijital detoks, emek piyasasının büyük kısmı için, işini, aşını kaybetme riskiyle eş anlamlı.
Silikon Vadisi’nde ise manzara daha da ironik. Dijital dünyayı şekillendiren yöneticiler ve mühendisler istedikleri zaman şehir dışındaki konforlu inziva evlerine çekiliyorlar. Hafta sonlarını internet erişiminin zayıf olduğu dağ evlerinde geçiriyorlar. Çocuklarını da ekran kullanımının sıkı biçimde sınırlandırıldığı Waldorf okullarına gönderenler hiç de az değil.
Sistemi kuranlar, o sistemden çıkabilecek özel alanlara sahip. Onlar için dijital detoks bir seçenek. Bir konfor. Bir ayrıcalık.
BİRİNİN HUZURU, DİĞERİNİN KAYGISI
Çevrimdışı olmak gibi bir lüksü olmayan kitleler için ise tablo çok farklı. Onlar için telefonu kapatmak rahatlama değil, adeta ekstra bir stres kaynağı.
Bu manzarayı görünce, dijital detoksun anlatıldığı gibi hafif bir arınma yöntemi olmadığını anlıyorsunuz. Bu bir eşitsizlik göstergesi. Hem de giderek büyüyen bir eşitsizlik. Birileri telefonunu kapatınca gerçekten nefes alıyor, huzur buluyor. Diğerleri ise “telefon kapalıyken aranmamış olmayı ummak” gibi derin bir kaygıyla yaşıyor.
Ve yazının başındaki soruya geri dönüyoruz: Dijital detoks yapacak kadar zengin misiniz?
Unutmayalım, sorun irademizde değil.
Sorun sürekli dikkatimizi ve de zamanımızın tümünü isteyen düzende.
Categories: Telefonunuzu kapatabilir misiniz?
Sende Yorum yap