s

Olmadı Okan hocam!

Okan Buruk, kariyerine saygı duyduğum spor insanıdır. Yıllar önce Trabzonsporlu Soner’in, hem de Erman Toroğlu’nun yönettiği maçta, bacağını kırması, başına gelen en talihsiz olaylardan biridir. Kontrolsuz bir kazadır. Genç yaşta formasından uzak kalmış, tedavi ve hazırlık disipliniyle erken sayılacak bir sürede oyuna dönmüştür.

Okan Buruk’un unutamadığı travmalardan biri o “kontrolsuz kaza” olabilir. O nedenle Pazartesi derbisinde sertlikten yakınması, “kontrolsuz” ama doğal bir tepkidir. Bu doğal tepkiyi Okan Hoca’nın kontrol altına alması, açıklamalarını daha sakin ve saygılı bir dille seslendirmesini beklerdim.

Okan Hoca, yayıncı kuruluşa verdiği demeçte, öncelikle maçla ilgili yorumlarını bizden esirgemiştir. Düşüncesini ve eleştirilerini almak kamuoyunun da tribünlerdeki taraftarların da doğal hakkıdır. Hocamız ne yaptı? “Canımızı zor kurtardık. Unutulmasın biz de Galatasaray’ız” dedi.

Kazımcan’ın sol gözüne sorumsuz ve insafsızca atılan çakmak tam anlamıyla rezillik örneğidir. Yapanın yanına kar kalmamalıdır. Skriniar’ın Sara’nın ayağına basması da kırmızı kartı akla getiren sert bir harekettir. Okan Hoca bunları anlatırken Yasin Kol’la ilgili tepkilerinde de çok sertti.

Uzatmayalım… Okan Hocam ne demek istediğimi anlıyor. Eleştiriye karşı hoş görülü olduğunu biliyorum. Beklenenin üzerinde başarı göstererek kimseye sığınmadan “kendi kozasını” ören Buruk’a güzel örneklerle sabır ve sükunet öneririm.

SPOR YAPAN ÇOCUK

Prof.Dr. Bülent Bayraktar dostum, bir mesaj attı… Çocuk ve spor konusundaki çalışmalarından sonra yepyeni tezler ve yöntemler öneriyor:

“Spor, her şeyden önce, depresyon (çökkünlük) ve anksiyete (kaygı) için reçetedir. Çocuklarımızın panzehiri spordur. Araştırmalar, şınav ve barfiks gibi vücut ağırlığıyla yapılan direnç antrenmanlarının depresif belirtiler ve düşük özgüvenle mücadelede etkili olduğunu gösterir. Çocuğa somut bir ustalaşma hissi verir.” “- Bir çocuk sürekli azarlayan bir antrenörün, saha kenarında bağıran bir ebeveynin, yetenekli olmadığı için dışlanan bir takımın içindeyse karakterini inşa edemez. Çocuk, hata yapmaktan korkmayan, kazanmaktan çok öğrenmeyi, rakibi ezmeyi değil, saygı duymayı teşvik eden bir ortamdaysa... İşte o zaman spor mucizeye dönüşür.”

TFF Sağlık Kurulu Başkan yardımcısı Bayraktar’ın “kemik bankası” ve “CEO” başlıklı tezleri de var. Onları da gelecek hafta yazacağız.

BRAVO ERHAN SEVEN

TRT Spor’da yayınlanan dünkü Spor Stüdyosu programı, ne zamandır dertlendiğim bir konuda beni kahkahalarla güldürdü. Efendim, Ankara Haber Müdürümüz Erhan Seven, esaslı futbol fanatiği Gamze Buket Sevinç Aykın (İspanyol asilzadeleri gibi 4 adı var) ile “En Milli Spor Gazetecisi” dostum, Fenerbahçe-Galatasaray maçının sonrasını tartışıyorlar. Sevgili Müdür gergin dakikaları yorumlayacak, girişi yapıyor ama, İbrahim Kırkayak’la Aykın araya sürekli laf sıkıştırıyorlar. Her defasında kendilerini kaptırıp farklı ayrıntılar, izlenimler ve yorumlarla müdürün canını sıkıyorlar. Neyse ki Erhan köpüren tiplerden değil, şakayla çözüyor işi:

“Yahu bırakın, ben de cümlemi bitireyim.. Görüyorum ki bana karşı bir Levent Özçelik efekti uyguluyorsunuz. Lütfen yani, dinleyin şimdi.”

Kendimi gülmekten alamadım.. TV dünyasında hemen tüm moderatörlerin kendilerini kaptırdığı sevimli ego rüzgarlarıdır bunlar… Farkında olmadan lafı keserler, kendi düşünceleriyle konuşmacıyı tamamlar, böylece yorumcuların koyacağı noktayı da kendileri koyarlar.

Ağzına sağlık Erhan… Hislerime mütercim oldun… Levent de darılmasın. Gıyapta ama o da hak ediyor. Beni eğlendirdiniz. Çok yaşayın arkadaşlar :-))

Categories: Olmadı Okan hocam!

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.