Aydın’ın yeni ‘Topuklu Efesi’
Sokağın nabzını en iyi ölçen şey, o kentin belediye başkanının halkın verdiği selamların samimiyetidir. Hatice Gençay, Didim’de bu samimiyetin en belirgin örneği.

Artık mesele sadece Didim değil, tüm Aydın’da “topuklu efe” ünvanını taşıyabilecek yeni bir isim büyüyor. Özlem Çerçioğlu’nun yıllardır koruduğu güçlü lakap, Gençay’ın sahadaki enerjisiyle yeni bir karşılık buluyor. Geçen gün onunla buluştuğumda da aynı tablo vardı. Cennet Koy’daki kıyı temizliği, Altınkum’daki dalış, amfi tiyatrodaki atölyeler… Çocukların geri dönüşüm bisikletindeki kahkahalar bile bu işin ne kadar benimsendiğini gösteriyordu. Kadın emeğine verdiği destek, girişimcilere açtığı alan ve sokak hayvanları konusunda Jale Koç ile yürüttüğü duyarlılık da aynı çizgide. Gençay, “Bu sadece hizmet değil, vicdani sorumluluk” derken gözlerindeki kararlılık her şeyi özetliyordu. Makamdan çok sahayı tercih eden bir başkan profili var karşımızda. O yüzden Aydın’da “topuklu efe” deniyorsa bu ünvanın Gençay’da karşılık bulması hiç şaşırtıcı değil. Bir gün önce sahada koşuşturan bir başkanı izlerken, ertesi gün kendimi bir kitap lansmanının içinde buldum.

Hayatı satırlara dökmüş
Bir memur odasının kapısından içeri giren herkes bir evrak bırakır ama asıl ağırlık çoğu zaman görünmeyen taraftadır; kırılmış umutlar, sessiz sevinçler, yarım kalmış hayatlar… İstanbul İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Rabia Babaoğlu, yıllarca o masanın arkasında dururken işte bunu fark etmiş; insanların kâğıtlarla değil, hikâyeleriyle geldiklerini. “Katıksız” tam da bu gözlemlerin içten bir karşılığı; küçük bir odanın içinde biriken sessiz hayatların sayfalara dökülmüş hâli. Kitabın lansmanındaki kalabalık aslında her şeyi anlatıyordu. İstanbul Valisi Davut Gül ve eşi Gülden Gül’den, İstanbul İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız ve eşi Pınar Yıldız’a kadar pek çok isim oradaydı. Çünkü Rabia Hanım, mesleğinin sıradan görünen yanından insan ruhunun en derin odasına açılan bir kapı yaratmış. Sayfaları çevirirken kimi yerde için burkuluyor, kimi yerde hafifçe gülümsüyorsun; her hikâye bir yerinden dokunuyor insana. “Katıksız”, gün içinde yüz defa gelip geçen insanların aslında ne büyük yükler taşıdığını hatırlatan bir hatıra kitabı değil sadece; görünmeyen hayatların sessizce duyulur hâle gelmesi. Bu yüzden de çok kıymetli.
Türkiye’nin üreten yüzü
Başarı öykülerini yazmayı her zaman değerli bulurum; çünkü bu ülkenin gücü sadece kamu yatırımlarından değil, özel sektörün cesaretinden ve sahadaki alın terinden geliyor. Biri karada, biri denizde iki ayrı başarı… Romanya’da geçen ay sahada inşasını izlediğim A7 otoyolu aslında 2026’nın ilk çeyreğinde açılacaktı; Türk mühendisler 5 ay önce tamamlayıp trafiğe açtı. Tebrikler Makyol.
Denizdeki başarı ise İDO’dan geldi. Geçen yazla ilgili yeni açıkladıkları veriler, âdeta sezonun röntgeni gibiydi: Ege’de 6 deniz otobüsüyle 5 hatta 220 bin yolcu taşıdılar… 2026’da hatlar genişliyor, Ayvalık-Midilli, Akçay-Midilli ve Kuşadası-Patmos (Batnaz) gibi yeni rotalar geliyor, filo büyüyor. Vize engeli olmasa bu rakamlar nereye giderdi, siz düşünün!
Sende Yorum yap