s

Kaderini Ukrayna’ya bağlayan Avrupa

“Ukrayna savaşı, Orta Doğu’daki çatışmalardan bile daha zor görünüyor.’’ ABD Başkanı Donald Trump, bu sözleri tam bir yıl önce söylemişti. Kazın ayağının öyle olmadığını çok kısa sürede anladı. Seçim kampanyası sırasında Ukrayna Savaşı’nı ‘bir günde’ bitireceğini söylemişti, ama bu iddiasından gün geçtikçe uzaklaştı.

Gazze’de olanın aksine, ‘barış planına tarafları ikna etmenin çok daha zor olduğu’ gerçeği ile yüzleşiyor. Ne Rusya’nın inadını ne de Avrupa’nın direnişini kırabiliyor. Ukrayna’nın itirazları da cabası...

Moskova’da 5saat

Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile damadı Jared Kushner, Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus yetkililerle 5 saatlik bir görüşme yaptı. Masadaki 28 maddelik öneri 27’ye düşürülmüş, 4 ayrı pakete bölünmüş durumda; ancak hangi maddelerde ilerleme olduğu hâlâ bilinmiyor.

Trump, ‘‘Witkoff ve Kushner, Putin’in anlaşma yapmak istediği konusunda güçlü bir izlenimle döndü” dese de Putin ‘‘Bazılarını tartışabiliriz ama bazılarına asla katılamayız” diyerek pek de aynı sayfada olmadığını ilan ediyor.

Geri adım yok

Moskova’nın ateşkes için öne sürdüğü temel şartlar, Ukrayna askerlerinin, Donbas bölgesinden (Donetsk ve Luhansk) çekilmesiydi. Ayrıca Kırım’ı Rusya anakarasına bağlayan Zaporijya ve Herson’da da sahadaki mevcut durumu ateşkes hattı yapmaktı. Moskova görüşmelerinden sonra, Putin’in Donbas’ta geri adım atmaya hiç niyeti olmadığı daha da netleşti. Putin’in beklentisi Ukrayna’nın bu bölgeden tamamen çekilmesi.

Rusya’nın, insansız hava araçları ve balistik füzelerle yaptığı saldırılar genişliyor. Odesa’dan Zelenskiy’nin memleketi Kryvyi Rih’e kadar yayılmış durumda. Herson’da termik santralin vurulması ve 40 bin kişinin soğukta kalması, Kiev’in hâlâ büyük bir savunma açığı bulunduğunu gösteriyor. Ukrayna buna karşılık vermiş olsa da savaş Karadeniz’de Rus gemilerini hedef alacak şekilde yayılmış olsa da inisiyatifin yine de Moskova’da olduğu açık.

Kiev’in kırmızı çizgisi

Ukrayna, Trump’ın baskılarına, ‘kabul etmezsen daha azıyla yetineceksin’ minvalindeki tehditlerine boyun eğmiyor. Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy,“Egemenlik, pazarlık konusu değildir”diyerek toprak tavizine yanaşmadığını bir kez daha vurguluyor.

Ancak Washington’un baskısı, Avrupa’nın tükenmemiş olsa da giderek zayıflayan stratejik sabrı ve sahadaki gerçekler bu pozisyonu günbegün daha zor savunulabilir hâle getiriyor. Bu sebeple, bugün Kiev’in sesi daha yüksek çıkıyor, çünkü manevra alanının daraldığını herkes görüyor. Sahadaki kırılganlığa rağmen sahada bugün can havliyle gösterilen bu güçlü direnişinin arkasında, yarın elinin daha da zayıflaması ihtimali var.

NATO’nun mesajı

Batı’nın gördüğü tablo ise şu: “Rusya bu savaşı kaybetmeyeceğini düşünüyor, bu sebeple barış için gereken tavizi vermeyecek.”

Bu yüzden Batılı aktörler Brüksel’deki son NATO toplantısında ‘barıştan’ çok ‘caydırıcılığa’ odaklandı. NATO’nun geçmiş tarihli raporlarında, Ukrayna’nın “mevcut kaynaklarla 2025 yazına kadar savunma dengesini koruyabileceği, ancak 2026’da savaşı sürdürebilmek için ciddi ek kapasite gerektiği” değerlendirmeleri vardı. Yani Ukrayna’nın temel pozisyonu değişmese de giderek kırılganlaşıyor. Bu durum Rusya’nın pozisyonunda diretmesinin savaşın kaderini belirleyeceği anlamına gelmiyor.

Nihayet karşımızda kaderini Ukrayna’ya bağlamış bir Avrupa var. İronik biçimde, geleceği sorgulanan bu Avrupa, savaşın en kritik aktörüne dönüşmüş durumda. ABD baskısı ile Rus tehdidinin arasında duracakları çizgi, savaşın süresini de ateşkesin mimarisini de belirleyecek.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.