‘Her yer cephe hattı…’
İngiltere’nin dış istihbarat birimi MI6’nın başkanı Metreweli’nin, basın toplantısında, “her yer cephe hattı” vurgusu, yeni dünya düzenine dair son yıllarda yapılan en önemli saptamaydı. “Sahadaki görevlilerle, teknolojinin birlikte kullanılması gerekiyor” dedi. Mesajın adresi Rusya gibi görünse de, daha küresel bir gerçeği işaret ettiği gerçek.
Üstelik, konuşma metninin bu kısmının, konuşmadan önce paylaşılmış olması da önemli bir ayrıntı. Mesajı, gazetecilerin algıda seçiciliğine bırakmadılar.
“Basını bilgilendirme” toplantılarını, uluslararası basın toplantıları üzerinden değerlendirmek üzere yaptığım araştırmanın sonuçlarından biri, basın toplantılarında “mesaj verme”nin, “bilgilendirme”nin önüne geçtiğiydi.
“Her yer cephe hattı” vurgusundan, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” stratejisiyle çıkarmamız gereken mesajlar var;
■ Daimî bir dost ve daimi bir düşman yoktur, çıkarlar vardır. İngiltere dış politikası için kullanılan bu cümle, her ülke için geçerlidir.
■ Tehdidin yakında olmasıyla uzakta olması arasında fark yoktur.
■ “Cephe”, mekânsal bir kavram değildir, soyut bir evreni kapsar. İnsan zihninin olduğu her yer dahildir. “Tanklar ve Sözcükler” (2007) kitabımda bu konu yazılıdır.
■ Tedbir almak, saldırıdan korumaz, savunma reflekslerinin de gelişkin olması gerekir.
■ Dijital dünya sınırsız bir cephedir. Algoritmalarla baş edemezsiniz ancak algoritmaları atlatacak çözümler bulabilirsiniz.
■ Başka ülkelerde yaşayan insanlarınızı, kendi cephenize dahil edebilmek için, o ülkelerdeki temsilciliklerinizin işe bakış açılarını değiştirmelisiniz.
■ Her yerin cephe hattı olduğu dünyada durumu, ancak ülkeyi önceleyenlerin iş birliği kurtarır.
■ Uzun dönemli stratejilerin ömrü, parametrelerin sayısıyla belirlenir. Parametre ne kadar çoksa strateji o kadar çabuk çöker.
■ Kişisel çıkar odaklı işler, kişiyi kurtarmaya yetmez. Bütüncül bakış açıları şarttır.
■ Artık herhangi bir krizde, eski yöntemlerin yenilenmiş çözümleri işe yaramaz, yeni yöntemlere geçmek gerekir.
İletişim notları
Bir, DEM özelinde ve fakat genelde, fırsattan yararlanarak talepleri genişletenler, mevcutta elde edebilecekleri faydayı da yitirirler. İhtiraslarına esir olanlar kaybeder, sorumlu davrananlar kazanır, tarihsel gerçektir.
İki, Putin’in yıl sonunda dünyanın her yerinden gelen soruları cevapladığı basın toplantısının etkisi, her gün basın toplantısı yapan Trump’ın etkisinden fazladır.
Üç, AB’nin “Rusya bize saldıracak” ısrarı, Rusya’ya değil savunma bütçelerini artırmak için kendi kamuoyuna yöneliktir.
Dört, yan yana çekilen fotoğraflardan ilişki ağları çıkarmak doğru olmaz. Herkes, herkesle fotoğraf çektirebilir, bu, fotoğraftaki kişilerin birbirlerine kefil oldukları anlamına gelmez.
Beş, uyuşturucu operasyonlarının merkezinde sosyal medya fenomenlerinin olması, dijital karanlığın sadece bir yüzüdür.
Altı, hem Ankaralı hem Anadolu’yu en iyi anlatan hem de en sevdiğim ressam Yalçın Gökçebağ’ın, “Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü”nü almasına çok sevindim.
Yedi, toplumu dini ya da etnik gruplara ayırarak tanımlamak neo-liberalizmin toplum bilincine karşı kurduğu tuzaklardan biridir. Bu nedenle, “Alevi Sinema Günleri” gibi ayrıştırıcı değil toplumun her kesimini kucaklayan bütünlüklü festivallerden yana olunmalı.
Sık kullandığım sözler
Son günlerde sık sık kendimi şu cümleleri kullanırken buluyorum;
“Senin bir planın varsa Allah’ın da bir plan var.”
“Hayırlısı.”
“Dur bakalım ne olacak.”
“Kurt puslu havayı sever.”
“İyi olan şey bir hızla, kötü olan dokuz hızla yayılır.”
AKLIMDA KALAN
Şeyma’nın tespihli paylaşımı: Uyuşturucu operasyonunda hakkında gözaltı kararı bulunan ama evinde bulunamayan Şeyma Subaşı, sosyal medya hesabından “El-Hafîz” notuyla tespihli paylaşım yapmış. Olabilir. Kafama takılan konu, böyle bir paylaşım yapınca imajını bir yerden alıp bambaşka bir yere taşıyabileceğine inanması ve karşısındakilerin zekâ düzeyini küçümseyecek kadar kendini zeki sanması.
Sende Yorum yap