Dries Van Noten’ın yeni sürprizi
Moda dünyasında tasarımcılar ve kreatif direktörler arasında sandalye kapmaca dönemi devam ederken, sistemin hızına yetişemeyip sessizce veda edenler de oluyor.
Zirvedeyken veda eden ise neredeyse hiç olmuyor, işte bu yüzden Dries Van Noten önemli bir istisna.
Kariyeri ve modaevi hâlâ en tepelerdeyken alkışlar eşliğinde Paris Erkek Moda Haftası’ndaki 129. ve son defilesiyle modaevini bıraktı.
Bu defile, bir retrospektif olmayı özellikle reddediyordu, Van Noten geçmişe bakmak yerine geleceği işaret etti.
Gelecek nostaljisi dediği o paradoksal duyguyla, hayallerin peşinden gitmeye devam etmenin mümkün olduğunu hatırlattı.
Belki de onu bu kadar saygın kılan tam olarak buydu.
Hiçbir zaman en popüler marka olmayı hedeflemedi, kitlelere oynamak yerine, tasarımlarını gerçekten anlayan ve hisseden bir azınlığa seslendi.
Antwerp Six geleneğinden gelen o entelektüel, müzikle, sanatla ve karşı kültürle beslenen dili ve modayı giysi olarak değil, düşünce olarak ele alışıyla farklıydı.
Büyük logoların, hızlı trendlerin ve çeyrek dönem karlarının hüküm sürdüğü çağda, Van Noten bilinçli bir şekilde yavaş kaldı.
2018’de markasının çoğunluk hissesini Puig’e satması da bir teslimiyet değil, aksine kontrollü bir çıkış stratejisiydi.
Şimdi ise bu sessiz ama kararlı vedanın ardından yeni bir hamleyle karşımızda.
Dries Van Noten ve partneri Patrick Vangheluwe, Venedik’te 15. yüzyıldan kalma Palazzo Pisani Moretta’yı satın alarak Fondazione Dries Van Noten’i hayata geçirmeye hazırlanıyor.
2026 Venedik Bienali öncesinde açılması planlanan bu vakıf, modadan çok daha geniş bir alana bakıyor: Zanaat.
Van Noten için zanaat, elle yapılmasının yanı sıra zaman, emek ve ruh meselesi.
Camdan müziğe, yemekten takıya, geleneksel tekniklerden yapay zeka ve 3D baskıya uzanan disiplinlerarası bir yaklaşım söz konusu.
Venedik’in Murano camı, ipeği ve altın işçiliğiyle şekillenmiş lonca geçmişi, bu vizyon için tesadüfi bir zemin değil.
Amaç şehri nostaljik bir kartpostala hapsetmek de değil.
Van Noten’ın altını çizdiği gibi, Venedik bir hafta sonu destinasyonu değil, yaşayan bir şehir.
Belki de bu proje, Dries Van Noten’ın moda kariyeri boyunca savunduğu değerlerin doğal bir devamı.
Hız yerine derinlik, gürültü yerine anlam, popülerlik yerine kalıcılık peşinde.
Günümüz moda sisteminin hiç durmadan tükettiği yaratıcılığın aksine, Fondazione Dries Van Noten durmayı, bakmayı ve yeniden düşünmeyi öneriyor.
Gerçek başarı nedir?
En çok satan olmak mı, yoksa doğru anda sahneden çekilip enerjini yeni bir alana dönüştürmek mi?
Dries Van Noten bu soruya kendi cevabını verdi.
Zirvede bıraktı ve şimdi modanın ötesinde, zanaatlaörülmüş daha uzun soluklu bir miras inşa ediyor.
Sende Yorum yap