Helmuth Von Moltke: İstanbul’da yıkımın başlangıcı
XIX. yüzyılın ortalarında Helmuth Von Moltke tarafından önerilen düzenlemeler, İstanbul’un tarihî dokusunda oluşacak büyük yok oluşların başlangıcıdır…

26 Ekim 1800 tarihinde Mecklenburg’un Parchim kasabasında dünyaya gelen Helmuth von Moltke, babasının Danimarka tâbiyetini seçmesi nedeniyle Kopenhag’daki Kraliyet Askerî Akademisinde eğitim görür ve Danimarka ordusuna katılır. 1822 yılında Prusya hizmetine girer, bir yıl sonra Harp Akademisine kabul edilir ve üç yıllık eğitimin ardından 1826 yılında üstün başarıyla mezun olur. 2 Kasım 1835 tarihinde karayoluyla İstanbul’a gelen Moltke, dört yıla yaklaşan Türkiye seyahatinin ardından 9 Eylül 1839 tarihinde Prusya’ya döner. Daha sonra Almanya’da uzun süre genelkurmay başkanlığı yapacak, 91 yaşındaki ölümüne kadar Alman Millî Savunma Heyeti Başkanlığını muhafaza edecektir.
Üç haftalık seyahatten dört yıllık göreve
Tarihî araştırmalara ve seyahate ilgi duyan Helmuth von Moltke, Güney Almanya ve Kuzey İtalya gezilerinin ardından Güney ve Doğu Avrupa’ya doğru yola çıkar ve bu seyahati sırasında İstanbul’a gelir. Üç hafta kalmayı planladığı İstanbul ve devamındaki Türkiye seyahati, yaklaşık dört yıl sürer. Helmuth von Moltke, 15 Kasım 1835 tarihinde Prusya Sefiri ile birlikte Serasker Mehmed Hüsrev Paşa’yı ziyaret eder. 24 Kasım 1835 tarihli mektubunda bu durumu şu sözlerle anlatır: “Biliyorsun, benim niyetim üç hafta kadar İstanbul’da kalmak, sonra Atina ve Napoli üzerinden memlekete dönmekti. Fakat Serasker, elçi vasıtasıyla, seyahatimi geciktirmemi resmen istetti; bu da benim bütün seyahat planımı değiştirdi.” (s. 18)

İlk geziler: Çanakkale, Bursa ve Anadolu
Helmuth von Moltke’nin İstanbul dışına ilk seyahati Çanakkale’yedir. 2 Nisan 1836 tarihinde İstanbul’dan hareket ederek Çanakkale’ye ulaşır. Burada kaldığı süre boyunca Çanakkale Boğazı’nda yer alan kalelerin konumlarını ve silah güçlerini tespit eder, haritalarını hazırlar ve İstanbul’a döner. 11 Haziran 1836 tarihinde bu kez Bursa’ya doğru yola çıkar. Kısa bir süre kaldığı bu şehri ve yaşantısını ayrıntılı bir şekilde tarif eder. Daha sonra İznik’i ziyaret eder. İstanbul’a dönüşünü takiben ikinci kez Çanakkale’ye gider ve buradaki top atış talimlerini izler. Ardından İzmir’e seyahat eder; ancak sekiz gün sonra İstanbul’a dönmesi istenir. İzmir’den kalkan bir Avusturya vapuruyla İstanbul’a doğru yola çıkar. Çanakkale Boğazı’ndan geçerken gördüklerini ise şöyle anlatır: “Çanakkale kasabasının yerine, geniş, dumanları tüten bir yangın yeri gördük. Bir gün önce yangın yüzlerce evi, konsolusun ikametgâhını, hatta kışlaları ve Paşa Tabyası bataryalarını yok etmiştik.” (s. 59)

Yeni köprü ve yıkımlar
5 Eylül 1836 tarihli mektubunda Helmuth von Moltke; “İstanbul’da en yeni olan şey, şimdiye kadar Hassa Müşiri olan Kaptan Paşa Ahmed’in liman üzerinde bir köprü yaptırmasıdır…637 adım uzunluğunda, 25 adım genişliğindedir ve kurmak için dibe en güzel direklik ağaçlardan bir orman saplanmıştır. Artık Padişahın Beşiktaş’taki sarayından araba ile yola çıkıp köprünün öteki başına gitmesi mümkündür, fakat buradan öteye gidilemez. Hüsrev Paşa bana, köprüden Serasker kapısına, oradan da araba işleyen Divanyolu’na kadar gidecek bir caddeye en uygun güzergâhı çizmemi emretti. Bu vazife kolaydı, çünkü yol üstündeki dükkânlar, bahçe duvarları, evler ve kahveler şuna buna bakmadan yıktırılıverdi ve evvelki gün bir araba ile Galata’dan Bayazıt camiine ilk giden Sultan Mahmud oldu.” (s. 61-62)
İstanbuliçin bir öneri
Helmuth von Moltke’nin İstanbul için hazırladığı bir plan olduğu bilinmektedir; bu planın 1839 tarihli olduğundan söz edilir. Ancak Helmuth von Moltke’nin yukarıdaki açıklaması göz önüne alındığında, söz konusu planı 1836 yılında hazırladığı anlaşılmaktadır. Moltke planında Galata Köprüsü ile Divanyolu arasında bir bağlantı bulunmamaktadır. Ayasofya Meydanı’ndan başlayan geniş cadde, Beyazıt Camii önünde ikiye ayrılmakta; bir yol Aksaray üzerinden Topkapı’ya, diğer yol ise Fatih üzerinden Edirnekapı’ya ulaşmaktadır. Edirnekapı’ya giden yol, Fatih Camii’ni geçtikten sonra yeniden ikiye ayrılmakta ve Eğrikapı’ya doğru giden geniş bir cadde önerilmektedir.
Gecikmiş yıkımlar
İstanbul’un tarihî dokusu göz önüne alınmadan yapılan bu planlama çalışmasının uygulanması uzun yıllar mümkün olmamışken, 1956 yılında yapılan istimlâkler sonucu büyük bir yıkım içeren ve İstanbul’un tarihî topoğrafyasını büyük ölçüde değiştiren Vatan Caddesi ile Millet Caddesi inşa edilerek bir anlamda bu öneri gerçekleştirilmiştir. Helmuth von Moltke’nin bu önerisinde dikkat çekici noktalardan biri, Haliç kıyısı boyunca ilerleyerek Eyüp ile şehrin bağlantısını sağlayan geniş cadde; diğeri ise Kadırga’dan başlayarak Marmara Denizi kıyısı boyunca ilerleyen ve Yedikule’den sur dışına çıkan caddedir. Uzun bir süre sonra Marmara Denizi sahili boyunca uzanan bu öneri, 1960’lı yıllarda “Kennedy Caddesi” adıyla geniş bir yola dönüştürülecek ve şehrin Marmara Denizi ile olan sahil bağlantısı koparılacaktır. Haliç sahilinde yolun gerçekleştirilmesi ise 1980’li yıllara kalacak; 1984 sonrası dönemde, yine büyük yıkımlarla Eminönü-Eyüp bağlantısı sağlanacaktır. Çoğu kimse, İstanbul’un binlerce yıllık birikiminin yok olmasına neden olan bu uygulamaların 1950-1960 yılları arasında iktidarda bulunan kişiler tarafından yapıldığını söyler. Ancak bu öneride de görüldüğü gibi, bu uygulamanın geçmişi çok daha eski tarihlere dayanmaktadır.
“Padişah, benim sarayı görmemi emretmişti ve benden bu binanın neresine bir kule yaptırabileceğini öğrenmek istiyordu. Ben, gayet ciddi olarak, evvela bu işten anlamadığımı, saniyen de bence kule yaptırmamanın daha münasip göründüğünü; çünkü bir kulenin binanın öteki taraflarına uymayacağını söyledim.” (s. 62)

Yeni saray ve kule tartışması
Helmuth von Moltke’nin bahsettiği, yeni yapılmakta olan bu saray, ne yazık ki hakkında çok az şey bildiğimiz Sultan II. Mahmud tarafından 1834 yılında yapımına başlanan Çırağan Sarayı’dır. Helmuth von Moltke’nin 20 Eylül 1836 tarihli mektubunda saraydan söz etmesine bakılırsa, yapının inşaatı ya yeni tamamlanmış ya da tamamlanmak üzeredir. Metinleri Robert Walsh tarafından yazılan, gravürleri ise Thomas Allom tarafından çizilen“İstanbul Manzaraları” isimli kitapta “Yeni Beşiktaş Sarayı” adıyla tanıtılan bu yapı, Boğaziçi’nin geleneksel mimarisiyle hiç bağdaşmayan, kolonatlı ve ağır bir kütleye sahiptir. Düz çatılı olan bu yapının ömrü oldukça kısa olur; 1857 yılında yıktırılarak, yerine daha sonra Sultan Abdülaziz tarafından, günümüzde otel olarak kullanılan bugünkü yapı yaptırılır. Helmuth von Moltke’nin bahsettiği kule de ilginçtir: Sancak Kulesi olarak yaptırılan bu yapının çok sayıda gravür ve resmi bulunmaktadır. Kule, muhtemelen yeni Çırağan Sarayı’nın inşası sırasında yıktırılmış olmalıdır.
Anadolu, Rumeli ve Nizip
2 Kasım 1837 tarihli mektubunda Helmuth von Moltke, Rumeli ve Bulgaristan’a yaptığı geziden söz eder. 8 Mart 1838 tarihli mektubunda ise deniz yoluyla gittiği Samsun’dan hareketle Tokat, Sivas, Fırat Nehri kıyılarını, Keban, Harput, Maraş, Urfa, Diyarbakır ve Malatya’yı dolaştığını anlatır. Bu arada, 29 Haziran 1839 tarihinde Mısır ordusu ile yapılan Nizip Savaşı’na katılır ve savaşın kaybedilmesindeki hataları anlatır. 3 Ağustos 1839 tarihinde Samsun’dan hareket eden bir gemiyle İstanbul’a döner.
Mektuplar
Helmuth von Moltke’nin “Türkiye’deki Durum ve Olaylar Üzerine Mektuplar” adlı eseri, yalnızca bir kurmay subayın anıları değil; İstanbul’un ve Osmanlı coğrafyasının XIX. yüzyılda karşı karşıya kaldığı zihniyet dönüşümünün de erken bir belgesidir. Bu mektuplar, daha sonraki yıllarda “Modernleşme” adı altında gerçekleştirilecek yol açma, istimlâk ve yıkımların düşünsel köklerinin çok daha erken bir tarihte atıldığını göstermesi bakımından önemlidir. İstanbul’un binlerce yıllık birikimini geri dönülmez biçimde dönüştüren uygulamaların, rastlantısal ya da yalnızca Cumhuriyet dönemine özgü olmadığı; aksine XIX. yüzyılın askerî, teknik ve idarî bakış açısıyla şekillendiği bu metinlerde açıkça izlenebilmektedir.
Anılarının yanı sıra Helmuth von Moltke, İstanbul için son derece önemli bir çalışma da gerçekleştirmiştir: 1842 yılında Berlin’de basılan “Karte von Constantinopel den Vorstaedten der Umgegend und der Bosphorus / İstanbul Haritası ve Boğaziçi’nin Bir Bölümü” ile 1849 yılında yine Berlin’de basılan “Karte des nördlichen befestigten Theils des Bosphorus / Boğazın Kuzey Kısmının Haritası.” Her ikisi de 25’er paftadan oluşan ve 1836-1837 tarihlerinde hazırlandığı belirtilen bu haritalar, İstanbul için büyük bilgi birikimi içermektedir. İlginç olan, Helmuth von Moltke’nin mektuplarında bu haritaları hazırladığına dair herhangi bir bilgi vermemesidir. Son derece ayrıntılı olan bu haritaların tek bir kişi tarafından hazırlanmasının mümkün olmadığı, çok sayıda kişinin bu çalışmada görev almış olması gerektiğini düşünmekteyim. Helmuth von Moltke’nin İstanbul gezisinin rastgele bir seyahat değil, Prusya Devleti tarafından organize edilmiş bir görev olduğu göz önüne hemen alındığında, her gördüğünü ayrıntılı biçimde kaleme alan yazarın bu haritalardan hiç söz etmemesinin gerekçesini anlamak güçtür.
Helmuth von Moltke, (Çev. Hayrullah Örs), Türkiye’deki Durum ve Olaylar Üzerine Mektuplar (1835-1839), Ankara, 1960.
Categories: Helmuth Von Moltke: İstanbul’da yıkımın başlangıcı
Sende Yorum yap