s

Strese giden yol: Sağlıklı yaşam çıkmazı

Sağlıklı yaşamak artık bir hedef olmaktan çıktı, adeta bir zorunluluğa dönüştü. Sabah gözümüzü açmadan adım sayarımızla güne başlıyoruz, sosyal medya akışlarımız egzersiz rutinleriyle dolup taşıyor, akıllı saatlerimiz ne kadar iyi ya da ‘yetersiz’ olduğumuzu saniye saniye bildiriyor. Ancak tüm bu sağlıklı yaşam bombardımanı arasında bir gerçeği kaçırıyoruz: Sağlıklı olmak için bu kadar çabalamak, aslında sağlığımızı tehdit ediyor olabilir mi?

KAÇINMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ STRESİN TA KENDİSİ

Her gün egzersiz yapma hedefi koyuyoruz, sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz, meditasyon yapmayı unutmamaya çalışıyoruz. Ancak ya bir gün bunu başaramazsak? İşte tam burada tuzak başlıyor. Hedeflerimize ulaşamadığımızda hissettiğimiz suçluluk duygusu, motivasyon düşüklüğü ve başarısızlık korkusu, bizi fiziksel değil ama duygusal anlamda tüketmeye başlıyor. Kendi kendimize yarattığımız bu baskı, tam da kaçınmaya çalıştığımız stresin ta kendisi.

Çünkü bedenimiz, başarısızlık hissine karşı gerçek bir fizyolojik tepki veriyor. Stres tepkisi devreye giriyor, beyin daha fazla kortizol salgılıyor. Bu durum sadece ruh halimizi değil, bağışıklığımızdan uyku düzenimize kadar pek çok sistemi etkiliyor. Hatta etkisi ilişkilerimize, iş performansımıza, genel yaşam kalitemize kadar uzanabiliyor.

İÇ SESİMİZİ DUYAMAZ HALE GELİYORUZ

Kendi sağlığımız için başlattığımız bu yolculuk, bir süre sonra bizi zihinsel bir yarış pistine sürüklüyor. Her gün daha iyi, daha fit, daha disiplinli olmaya çalışırken, iç sesimizi duyamaz hale geliyoruz.

Burada bir parantez de giyilebilir teknolojilere açmak gerek. Akıllı saatler, fitness bileklikleri elbette motive edici araçlar olabilir. Ancak bu cihazları sık sık ve amaçsızca kontrol etmek, beynimizin planlama, odaklanma ve duygusal dengeyi sağlayan prefrontal korteks bölgesine zarar verebilir. Zamanla, veriye değil içgüdülerimize güvenmeyi unutuyoruz. Halbuki vücudumuz bize her şeyi söylüyor; ne zaman dinlenmek istediğini, ne zaman harekete geçmeye hazır olduğunu…

SÜRDÜLEBİLİR ALIŞKANLIK = SAĞLIKLI YAŞAM

Gerçek sağlıklı yaşam, mükemmel hedeflere ulaşmakla değil, sürdürülebilir alışkanlıklarla ilgilidir. Bazen en sağlıklı tercih, bırakmaktır. Takip etmeyi, kıyaslamayı, zorlamayı bırakmak… İçsel ritmimizi dinlemek, bedenimizle savaşmayı değil, onunla iş birliği yapmayı öğrenmek…

Unutmayın, en iyi egzersiz; kendinizi en iyi hissettiğiniz anda yaptığınız egzersizdir. Ve sağlık, peşinden koştukça uzaklaşan bir hedef değil, zamanla fark etmeden inşa edilen bir dengedir.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.