İş için üniversite ve sanayi işbirliği
Bugünlerde özellikle vakıf üniversiteleri tanıtım günleri düzenleyerek üniversite adayları gençleri kendi programlarına davet ediyorlar. Tanıtım günlerinde üniversitelerin akademisyenleri de görev alarak, tanıtım günlerine gelen gençlere ve ailelerine kendi üniversitelerinin avantajlarını anlatıyor, çekici yönleri hakkında bilgi vererek, bu çocukları kendi üniversitelerine kazandırmaya çalışıyorlar.
Ben de bir akademisyen olarak bu tanıtım günlerinde şu sıralar görev yapıyorum. Tabii ki pek çok izlenime de bu dönemde sahip oluyorum. Aileler özellikle üniversite sonrası istihdam imkanlarını düşünerek sorularını sıralıyorlar. “İş imkanı nedir? Mezunların ne kadarı iş bulabiliyor?” türünden sorular en çok cevaplanması istenenler. Elbette ki bu durumun ülkemizin genel işgücü piyasasıyla yakından ilgisi var. Üniversite mezunlarının ilk bir yıl iş bulma oranları oldukça düşük düzeyde. Doğal olarak aileler de eğitim maliyetine katlandıkları bir ortamda böyle bir riskle karşılaşmak istemiyorlar. Ailelerin endişeyle sordukları bir başka soru da barınma imkanları. Üniversitenin yurt kapasitesine sahip olup olmaması da tercihleri etkileyen önemli bir diğer faktör.
Gençlere gelince, onlar daha çok okulun kendisine sunabileceği imkanlar hakkında bilgi almak istiyorlar. Kütüphane, bilgisayar olanakları, spor tesisleri, sosyal aktiviteler vs.
İşte böyle bir ortamda biz akademisyenler de ailelere ve gençlere açıklamalar yapıyoruz. Özellikle kendi üniversitem TOBB ETÜ adına soruları yanıtlarken, aslında başından beri savunduğum, bir üniversite – sanayi işbirliğini anlatarak konuya giriş yapıyorum. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin (TOBB ETÜ) Türkiye’de öncüsü olduğu Ortak Eğitim Modelini özetliyorum.
Bu model çerçevesinde öğrenciler, üniversitenin anlaşmalı olduğu 5000’i aşkın kurum arasından seçilen üç farklı firmada, toplamda yaklaşık bir yıl süreyle tam zamanlı olarak çalışıyorlar. Böylece mezun olmadan önce iş dünyasını yakından tanıma ve mesleki deneyim kazanma imkânına sahip oluyorlar. Uygulamalı öğrenme fırsatları sayesinde öğrenciler, yalnızca derslerde öğrendiklerini pratiğe dökmekle kalmıyor, aynı zamanda profesyonel ağlarını geliştirerek mezuniyet sonrası iş bulma süreçlerinde önemli bir avantaj elde ediyorlar.
Türkiye’de ilk kez ve tek olarak TOBB ETÜ’de uygulanan bu model, üniversite ile iş dünyası arasında güçlü bir köprü kuruyor.
Nitekim Dünya Bankası, orta gelir tuzağından çıkmak isteyen ülkelere TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde uygulanan Türkiye’nin ilk ve tek ortak eğitim modelini örnek gösterdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da konuya ilişkin, “Dünya Bankası’nın 2024 yılı Dünya Kalkınma Raporu’nda, TOBB ETÜ’nün yenilikçilik ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlama konusunda dünyaya örnek olarak gösterilmesi gurur verici. 21 yıl önce kurduğumuz hayale ortak olan, üniversitemizi küresel başarı örneği haline getiren tüm akademisyenlerimizi, öğrencilerimizi ve çalışanlarımızı yürekten kutluyorum” diyor.
Nitelikli istihdam
Peki bu model gerçekten işe yarıyor mu? Benim 7 yıllık gözlemim gerçekten işe yaradığı yönünde. Nitekim, SGK ve YÖKSİS verilerine dayalı analizler, TOBB ETÜ mezunlarının mezuniyetlerinden sonraki ortalama 51 gün içinde sigortalı bir işe başladıklarını ortaya koyuyor. Bu süre, mezunların SGK sistemine bildirilen ilk sigorta giriş tarihi ile mezuniyet tarihi arasındaki fark esas alınarak hesaplanmakta. Hemen belirtmekte fayda var; analizler sadece örgün öğretim ön lisans ve lisans programlarından mezun olanları kapsamakta.
Ülkemiz işgücü piyasasında yeterli ve nitelikli istihdam yaratmak için bu tip modellere şiddetle ihtiyacımız var. Arz – talep dengesi bazen de yeterince birbirini tanımamaktan, haberdar olmamaktan kaynaklanabiliyor. Yeter ki TOBB modellerini çoğaltalım, çünkü işverenlerimiz nitelikli işgücü ihtiyacını çok hissediyor, gençlerimiz de iş dünyasına oryantasyonla adım atmak için fırsat kolluyor.
Sende Yorum yap