Ormanı ateş değil, duyarsızlık yakıyor!
Yine içimiz yanıyor… Her yaz olduğu gibi, orman yangını haberleriyle sarsılıyoruz. Sosyal medyada alev görüntülerinin altına yine aynı cümleleri yazıyoruz: “İçimiz yanıyor.” Ama ne acıdır ki, bu yangınların çoğuna biz zemin hazırlıyoruz. Ve unutmayalım: Bu yangınlar sadece bizde olmuyor, dünya da yanıyor! NASA’nın güncel uydu haritalarına bir bakın… Amazonlar, Kanada ormanları, İspanya, Yunanistan, Afrika… Her yer alev alev. Evet, iklim krizi tüm gezegeni sarsıyor ama asıl mesele, bizim bitmek bilmeyen umursamazlığımız!

Söndürülmeyen mangal, yere atılan izmarit, ormana fırlatılan cam şişe… Hepsi bir kıvılcım, hepsi bir felaket! Yıllardır aynı hataları yapıyoruz. Oysa küçücük bir dikkatsizlik, koca bir ormanı yok edebiliyor. Denetimler artmalı, cezalar caydırıcı olmalı. Ama en önemlisi, her birimiz önce kendi vicdanımızla yüzleşmeliyiz.
Gece görüşsüz olmaz!
Karadan müdahale ekipleri canla başla çalışıyor, hakları ödenmez. Ama iş havadan müdahaleye gelince, özellikle geceleri büyük bir eksiklik var. Gece başlayan yangınlara zamanında ulaşılamadığı için zarar katlanıyor. Artık gece görüşlü hava araçları bir “lüks” değil, hayati bir ihtiyaç. Bu teknolojiye geçmeden bu işin sonu gelmeyecek. Hem yangınlar daha hızlı söndürülür, hem de görev yapan insanların can güvenliği sağlanır. Unutmayalım; her yanıp kül olan ağaç, sadece oksijen değil, binlerce canlının yuvası. Üstelik suyumuzu da dikkatli kullanmalıyız. Yarın bir yangına müdahale edecek suyu bulamazsak ne yapacağız?
Akıl almaz görüntüler
Bursa’da yangın sürerken, bir grup insanın havai fişek attığını gördüm. Gözlerime inanamadım! Şehir yanıyor, bunlar gökyüzünü ışıkla süslüyor. Hangi akla hizmet bu? Aklım almıyor! Umarım bu umursamaz kişiler tespit edilir ve gereği yapılır.
Bir başka görüntüde, traktörlerle canını kurtarmaya çalışan insanların arasından çakarını yakıp geçen bir araç gördüm. Yangında da mı çakar açılır be kardeşim? Bu nasıl bir aymazlıktır! O panikte insanın aklına çakar açmak nasıl gelir, gerçekten anlamıyorum.
Ve en önemlisi; yanan alanları mutlaka korumalıyız. Bu bölgeler sonradan imara açılır mı bilmiyorum ama bence açılmamalı! Umarım hiçbir belediye böyle bir hataya düşmez. O ormanlar rant için yanmadıysa, orada bir çivi bile çakılmamalı.
Ses var, hizmet yok!
Geçtiğimiz günlerde Sakarya Hendek’ten bir okurumuzun mesajı dikkatimi çekti. Sümbüllü Mahallesi, 15705 Sokak’ta yaşayanlar şöyle diyor: “Yol yok, toz duman içinde yaşıyoruz!” Statü mahalle olmuş ama kader değişmemiş. Ben de buradan sesleniyorum: Hendek Belediye Başkanı Sayın İrfan Püsküllü ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Alemdar… 2025 yılına geldik. Hâlâ asfalt bekleyen bir sokak olur mu? Sakarya’ya da, orada yaşayan güzel insanlara da bu tablo hiç yakışmıyor.

Bir diğer okurumuz ise şöyle yazmış: “Eşim, 696 sayılı KHK ile kadroya geçti. Bürolarda çalışıyor ama SGK kayıtlarında hâlâ ‘temizlik görevlisi’ görünüyor.” Bu sadece onun değil, binlerce kişinin ortak sorunu. Yetkililerin bu detayı artık görmesi gerekiyor.
Sözün özü…
Ormanlarımızı da insanımızı da koruyalım. Çünkü duyarsızlık, en büyük yangın!
Sağlıcakla kalın.
Categories: Ormanı ateş değil, duyarsızlık yakıyor!
Sende Yorum yap