s

Sadakat’e can veren kadın

Ben Kanal D’nin “Uzak Şehir” dizisini geç keşfedenlerdenim. “Bir ağa dizisi daha mı?” diye uzak durdum, herkes önerdikçe ayak diredim, sonunda yaz geldi, sezon bitti, ben bölümleri peş peşe izleyerek devirdim hepsini. Alya – Cihan çiftinin seyri çok keyifli uyumunun ve tüm diğer karakterlerin hakkını teslim ederek söylemeliyim ki dizideki Sadakat Albora gerçeğinin ayrı bir yeri var bu seri izlemede. Hani nefret ederek sevmek tam da bu. Kötü karakterlerin her zaman bir cazibesi vardır zaten de bütün Aliye Rona anneleri Sadakat’in yanında masum kalıyor, öyle hesaplı kitaplı bir kadın. Duru durağı yok. Karşısındakileri delirtirken (ki bu delirenler çoğunlukla kendi çocukları) o öylece durup izliyor ve bildiğini okuyor.

Haliyle onu bütün o sinir bozan soğukkanlılığıyla ete kemiğe büründüren oyuncuyu da çok merak ettim: Gonca Cilasun. Üstelik hakkında fazla bilgi yoktu, verildiği fazla röportaj da çıkmadı karşıma. Instagram hesabına baktım, iyice şaşkına döndüm. Sadakat Hanım ağır, oturaklı, her türlü değişime kapalı bir kadın. Gonca Cilasun bir gün paraşütle atlıyor, bir gün tüplü dalış yapıyor, yerinde duramıyor, cıvıl cıvıl. Sonuçta kendisiyle iki dalış arası İstanbul’da denk gelmeyi başardık ve bu ay Milliyet Sanat dergisindeki Ayın Söyleşisi’nin konuğu Gonca Cilasun oldu.

Öncelikle bana Sadakat gibi sert sert bakmasını mı bekliyordum bilmiyorum ama Ozan Güzelce’nin dergi için çektiği fotoğraflarda da görüldüğü gibi Gonca Cilasun yüzünde güller açarak gülen bir kadın. Instagram hesabında ‘gül de güzelleş’ diye bir hashtag kullanacak kadar gülmenin gücüne inanan biri. Hayatının bütün zor dönemeçlerini güzel bir masaldan bahseder gibi anlatıyor. Bir insan 14 ay kirasını yatıramadığını bir şans gibi anabilir mi? Çünkü dünyanın en anlayışlı ev sahibine denk gelmiş, hayatta karşısına çıkmış iyi insanlar için şanslı hissediyor kendini.

‘Fasfakir’ diye tanımladığı Manisa Akhisarlı bir ailenin altı çocuğundan beşincisi. Annesi çatı aktarmaktan duvar sıvasına her işi yapabilecek şekilde büyütmüş onu: “Evin tamamını yeniden inşa etmek becerisine sahibim” diyor. Kasnak, kanaviçe, örgü, tığ zaten cepte. Bunun dışında ata biniyor, kılıç kullanıyor, iyi bir atıcı, dizideki kıymetli oğlu Ozan Akbaba ile çalışarak Midyat’ta geliştirmiş bu becerisini de. Ayrıca havai fişek patlatma ehliyetine sahip. O nereden icap etmiş, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Oyunculuk Bölümü’nde okurken âşık olup evlenivermiş. Ve aşkı mesleğine tercih ederek eşiyle birlikte organizasyon şirketi kurmuş. Organizasyonlarda patlatıyormuş. Bu arada Manisa’dan Ankara’ya gelip oyunculuk sınavına nasıl girilir bilmeden rehberden numarasını bularak Işık Yenersu’yu aradığını, ondan yardım istediğini da söylemem lazım.

Hayatı gerçek bir maceralar silsilesi. Yine sevgiyle andığı iki evlilik ve ayrılık, Buz Pateni Sarayı müdürlüğünden Aydın Ayaydın’ın sekreterliğine sayısız iş tecrübesi ve 40’ından sonra başlayan oyunculuk. Hayata büyük bir bağlılığı, gerçek bir ‘sadakat’i var. Ağzından en çok çıkan cümle “Bir tane hayatımız var, niye yaşamayalım?” oldu. Bir de “Neden olmasın?” Neden yeniden başlamasın? Neden dalmasın? Neden gezmesin? Neden atlamasın? “Korkmuyor musunuz?” diyenlere “Çok korkuyorum. O yüzden atlıyorum” diye cevap veriyor.

Milliyet Sanat, Ağustos sayısındaki röportajda Cilasun’un Sadakat’le tanışmalarına dair de çok ilginç notları var, onu anladığı, onun için üzüldüğü ve onu sevdiği yerler… Bir “Hiçbir zaman geç değildir” ya da “hayat size ne isterseniz onu verir, bunun için mücadele etmeyi göze alırsanız eğer” hikâyesi olarak o kadar umut verici ki.

Categories: Sadakat’e can veren kadın

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.