Yerli tedarikçi ‘korunmayı’ istiyor

Ana üreticilere ve satış sonrasına parça üretimi yapan yerli tedarik sanayi, son dönemde artan ithalat karşısında zorlanıyor. TAYSAD, rekabette korunmak adına yerli tedarikçi kullanımının teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye’de otomobil ve ticari araç üretiminin ana unsurlarından biri olan tedarik sanayi yani yan sanayi üreticileri, son iki yılda yaşadıkları zorlukları belirlemek üzere bir anket çalışması gerçekleştirdi. Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) öncülüğünde yapılan “Rekabetçilik Anketi” sonuçlarına göre, otomotive parça üreten yerli şirketler, son iki yılda özellikle yüksek iş gücü maliyetleri, döviz kurlarındaki baskılama ve faiz yükü/krediye erişim zorluklarının yanı sıra Çinli üreticilerin rekabette öne geçmesi gibi sorunlarla boğuşuyor.
Orta ve uzun vadeli yapısal tehditlerin gündemde olduğuna değinen TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, bunların başında Çin’den yapılan ithalattaki hızlı artışa dikkat çekti. Birinci, “Çin gibi ülkelerle rekabette korunmak adına yerli tedarikçi kullanımının artırılması, yerlileşmeye göre teşvik sisteminin kurgulanması ve ana sanayi ile tedarikçi arasında adil ve uzun soluklu fiyatlama mekanizmalarının hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Bu noktada özellikle Çin’den gelen ithalatın son yıllarda hızla artmakta olduğunu göz ardı edemeyiz” dedi.
Motorlu taşıtlar için parça ve aksesuarlar kategorisinde, Çin’den ithalatın son 5 yılda yüzde 156 yükseldiğini, metal dökümden parçalarda ise Çinli payının son 3 yılda yüzde 175 arttığını kaydeden Birinci, bu artışın, uzun vadede üretimin ithalata bağımlı hale gelmesine, yerli tedarikçinin zayıflamasına ve sanayimizin dışa açıklığının kritik seviyelere ulaşmasına yol açabileceğini kaydetti.
Daralma sürüyor!
Ankete göre tedarik sanayisinde, istihdamı yüzde 10’dan fazla daralan firmaların oranı yüzde 64’ü bulurken, son 12 ayda istihdamında daralma yaşanmayanların oranı yüzde 31,56’da kaldı.
“2024’te üretim kapasite kullanım oranınız ne oldu?” sorusuna yanıt verenlerin yüzde 35’inin, kapasite kullanımlarının yüzde 70’in altında kalırken, 2025’te kapasite artışı yatırımı planlamayanların oranıysa yüzde 64 oldu. Ankete yanıt veren firmaların yüzde 44’ü son 1 yılda yeni proje kazanımında düşüş yaşadığını belirtirken yeni projelerinde artış yaşadığını belirtenlerin oranı yüzde 26 civarında. Verilere göre kaybedilen projeler ağırlıklı olarak Çin ve Hindistan’a yöneldi. Bununla birlikte Türkiye’de kapasite artışı yavaşlarken, yatırım rotalarının yurt dışına kaymaya başladığı dikkat çekiyor. Ankete katılanların yüzde 27,23’ü yurt dışında tesis yatırımı planı yaparken bu ülkeler ABD, Çin, Fas, Romanya, Almanya, Doğu Avrupa ve Mısır olarak sıralanıyor.

Chery’nin müşteri algısı yüksek
Çinli otomotiv üreticisi Chery, SUV modelleriyle Türkiye pazarında kendisine ciddi bir yer edinirken, satış sonrası hizmetleriyle de Türk tüketicisinde olumlu izlenim bırakmış görünüyor. Nitekim Chery, Türkiye’nin önde gelen müşteri deneyimi derecelendirme platformu “Şikayetvar”da 59,1’lik genel puanıyla hem yerel hem de küresel rakiplerini geride bırakarak otomotiv sektöründe ilk sıraya yerleştiğini açıkladı.

Alman üreticiler kayıp yaşıyor
Yüksek kar elde ettikleri Çin ve ABD pazarında ciddi zorluklar yaşamaya başlayan Alman otomotiv üreticileri, ciddi kayıplara ve daralmalara hazırlanıyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde İngiliz “Financial Times” gazetesinin aktardığına göre, önde gelen Alman üreticiler, sadece ABD’nin yeni ticaret tarifeleri nedeniyle bu yıl 11 milyar dolardan fazla nakit kaybı yaşayacak.

Mercedes’in nakit akışının bu yıl 11 milyar dolardan 3 milyar dolara düşmesi beklenirken, Volkswagen için tahminler 3.8 milyar dolara düşürüldü. BMW’nin nakit akışının ise 5 milyar dolara düşmesi bekleniyor. VW’nin lüks markası Porsche ise, ABD’de yaşadığı vergi artışları ve Çin’de düşen satışlarının da etkisiyle yıl sonu kar hedeflerini aşağıya çekerken, yılın ilk yarısında yalnızca ABD’de artan vergi tarifeleri nedeniyle 462 milyon dolarlık kayıp yaşadığını açıkladı.

Suzuki 4x4 tutkusunu 55 yıldır sürdürüyor
Zorlu arazilerde çıkardığı performansla beğeni toplayan Suzuki’nin 4x4 serüveni, 55 yılı aştı. İlk kez 1970’te pazara sunulan “Jimny LJ10” modeliyle 4x4 dünyasına iddialı giriş yapan Suzuki, 1981 yılında iç pazarda giderek artan başarı elde etti. İlk dış pazarlara açılması “SJ410”un ihracatıyla gerçekleşti.
Ardından Suzuki 4x4 ailesi 1988’de yeni Vitara’nın lansmanıyla genişledi. Yeni nesil Grand Vitara, Vitara serisinin özgünlüğünü devralırken, 2013 yılında SX4/SX4 S-Cross’un pazara sunulmasıyla birlikte, Suzuki, kendi 4x4 teknolojisi olan ve halen kullanılan “AllGrip”i geliştirdi.
Categories: Yerli tedarikçi ‘korunmayı’ istiyor
Sende Yorum yap