s

Stratejik körlük ne zaman geçer

Biliyorsunuz, Türkiye’de ekonomik büyüme modeli uzun süredir sanayi, hizmet ve inşaat ekseninde şekilleniyor.

Oysa iklim değişikliği, kuraklık, gıda fiyatlarındaki küresel oynaklık gibi sorunlar, bir sektörü diğerlerinin önüne çıkarıyor:

- Tarım..

***

Son gelişen şartlar, tarımı dünyada da, bizde de yeniden bir numaralı ulusal güvenlik meselesi haline getirdi.

Getirdi getirmesine ama, biz hala bunun önemini kavrayabilmiş değiliz.

Çünkü tarım sektörümüz, öncelik listesinin alt sıralarına itilmiş durumda.

***

Ülkemizin tarım politikaları, uzun vadeli düzenlemeler ve köklü çözümler yerine, yüzeysel müdahaleler ve günübirlik çözümler şeklinde planlanıyor.

Dünya Ticaret Örgütü, AB Gümrük Birliği gibi uluslararası yapılar, devlet müdahalesini sınırlandırıyor ve yerli üreticiyi destekleyecek politikaların manevra alanını daraltıyorlar.

Türkiye’nin birçok tarımsal girdide dışa bağımlı olması da, bu yapısal zorluğu pekiştiriyor.

***

Keza, hızlı şehirleşme, kontrolsüz imar uygulamaları, verimli tarım arazilerinin sanayi, turizm ya da konut projelerine açılması da, tarıma darbe vuran diğer etkenler arasında geliyor.

Tarımın yaşamsal önemi konusunda toplumda yeterli bilincin oluştuğu da söylenemez.

Gıda krizi ya da büyük bir afet yaşanmadığı sürece, tarım geniş toplum kesimlerinin gündemine girmiyor.

***

Yani sonuç olarak, ciddi bir “stratejik körlük” içindeyiz.

***

Ulusal Tarım Gıda Birliği Kurucusu ve Onursal Başkanı Kemal Berişler, işte tam bu noktada hepimizi yüksek sesle uyarıyor.

Tarımın artık bir “gelecek meselesi” olarak ele alınmasını ve gözlerimizi açmamızı istiyor.

Bunun için kalkınmacı ve sürdürülebilir politikaların hayata geçmesinin zorunlu olduğunu anlatıyor.

***

Aksi halde mevcut yapısal sorunların derinleşeceğini, ülkemizin gıda güvenliğinden kırsal çözüme, ihracattan istihdama kadar birçok alanda dışa bağımlı ve kırılgan bir yapı içinde kalacağını vurguluyor.

Mevcut düzenin devamı halinde kırsal göçün hızlanacağı, gıda güvenliğinin zayıflayacağı, stratejik özerkliğin kaybolacağı; döviz baskısının yükseleceği, enflasyonist etkilerin derinleşeceği, sosyal ve siyasal istikrarsızlığa zemin hazırlayacağı uyarısında bulunuyor.

***

Netice itibariyle, bu stratejik körlükten kurtulmak istiyorsak, tarım için uzun vadeli reformist planlara geçmeliyiz.

Kısa vadeli ve popülist çıkarları düşünmeden hareket etmeliyiz.

Tekrarlayan destekler sunmak yerine, kalıcı çözümler üretmeliyiz.

Piyasaya hakim olan, üretici ile tüketici arasında ciddi fiyat farkı yaratan komisyoncu ve aracı yapıların direncini kırmalıyız.

Uzman kurumlarımızı istikrarlı hale getirmeli, teknik bilgi ve birikimin devamlılığını sağlamalıyız.

Tarım arazilerini korumalı, hatta onları daha da büyütmeliyiz.

Tarımın önemini, onun artık bir stratejik güvenlik meselesi olduğunu topluma anlatmalıyız.

Geleceğimiz için teknik ve politik bir tercihte bulunmalıyız.

Buna mecburuz, mecburuz, mecburuz..

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.