Zamana mı direniyor, yoksa zamanı mı aşıyor?
Tuhaf bir çağdayız, bundan 10 yıl önceye kadar harika sonuçlar alan fikirler şimdi eski kalıyor.
Popüler kültür figürleri de kendini yenilemek için sürekli çalışıyor.
Bazen başarılı oluyor, bazen de her şeye rağmen olmuyor.

Pirelli takviminin 2026 fotoğraf çekiminde su dolu dev bir akvaryumun içinde Eva Herzigova’nın verdiği cesur pozları izlerken ister istemez ‘90’lara ışınlanıyorum.
Eva Herzigova, 52 yaşında, ‘90’ların süpermodellerinden, şimdiye kadar sayısız defile, moda dergisi kapağı, dünyaca ünlü modaevlerinin yüzü olduğu kampanya var özgeçmişinde.
Bu, yer aldığı 3. Pirelli takvimi.
1964’ten bu yana, Pirelli takvimi yalnızca bir lastik markasının promosyon ürünü olmaktan öteye geçmiş.
Zamanla güçlü bir sanatsal ifade mecrasına dönüşmüş.
Helmut Newton’un erotizmi, Annie Leibovitz’in entelektüel kadrajı, Peter Lindbergh’in samimiyeti derken, takvim sadece güzel kadınları değil, zamanın ruhunu da çerçevelemiş.
Peki ama 1990’ların süpermodelinin 2026 takviminde de karşımıza çıkması ne demek oluyor?
Elbette, Eva Herzigova tecrübeli, bir o kadar da kendinden emin, artık 50’li yaşlarında da formda ve güzel bir kadın olunabileceğinin rahatlığıyla bakıyor fotoğrafçı Sølve Sundsbø’nun objektifine.
Çekimden sonra sohbet ederken artık modellik mesleğinin bittiğini anlatıyor.
“Bizim zamanımızda böyle bir meslek vardı, şimdi sosyal medya mecraları yüzünden herkes birer model oldu, böylece meslek de yok oldu” diyor.
Bu arada ekliyor, özel hayatında sosyal medyadan ne kadar uzak durduğunu ve çocuklarına sosyal medya izni vermediğini.
“Çekimlerde bir role bürünüyorum, çocuklarımla bunu paylaşmaya gerek yok, internette rastlarlarsa görüyorlar, ama sosyal medya kullanmadıkları için karşılarına çok fazla çıktığını da düşünmüyorum” diyor.
Geçen yıl Pirelli takviminde çeşitlilik ve kapsayıcılık öne çıkıyordu ve takvim beklenen ilgiyi görmemişti.
Bu yıl ise fotoğrafçı Sølve Sundsbø, klasikten şaşmamak gerektiğini söylüyor.
Tilda Swinton’dan Irina Shayk’a, Isabella Rossellini’den FKA Twigs’e kadar tamamen kadınlardan oluşan geniş bir kadroyla çalışmış.
Teması iddialı: “özgürlük arzusu, bilgi merakı, zaman ve doğayla bağ kurma”…
Fotoğraf sanatında yapay zekaya son derece karşı, “Sadece beden değil, ruh da önemli bu karelerde” diyor.
Ama tam da burada durup sormalıyız: Bu temalar, bugünün görsel tüketim çağında hâlâ bir şey ifade ediyor mu?
Yoksa artık sadece geçmişin romantize edilmiş bir kalıntısı mı?
Bu sorular, Victoria’s Secret örneğinde kendini çok net gösteriyor.
Bir dönem “ideal güzellik” standardını belirleyen o defileler, bugün sosyal medyanın kolektif hafızasında birer eleştiri objesi.
Çünkü güzellik artık tek tip değil ve izleyici sahnedeki ışıltıdan çok perdenin arkasındaki niyete bakıyor.
Pirelli takviminin avantajı, kendini zamanında dönüştürmeyi başarmış olması.
2016 yılında Annie Leibovitz’in kamerasına kadın filozoflar, sanatçılar, insan hakları aktivistleri geçtiğinde, bu sadece bir stil değişimi değil, bir duruştu.
2026 takvimi ise bu anlayışı sürdürmek istiyor gibi görünüyor.
Yaş, ırk, meslek çeşitliliği kadraja giriyor.
Kadın sadece bakılan değil, kendine bakan, kendini temsil eden bir özne olarak sunuluyor.
Bugün Victoria’s Secret, izlenme oranlarını düşüren geçmişine, kısıtlı temsiliyetine ve yapay feminizmine rağmen geri dönmeye çalışıyor.
Pirelli takvimi ise 62. yaşına yaklaşırken başka bir sınavdan geçiyor: nostaljinin ötesine geçip zamanın ritmini yakalayabilecek mi?
Belki de artık mesele şu: Güzel olmak mı, anlamlı olmak mı?
Ve belki de bu iki kavram hiç olmadığı kadar uzak birbirinden.
Sende Yorum yap