s

İsrail’i durdurmanın iki yolu mu var?

Birçok uluslararası gözlemci de söyledi; ben de o kanıyı ifade ettim: 1947’de BM’nin Filistin topraklarını ikiye bölerek İsrail’i kurma kararı daha iyi, daha adil olabilirdi; ama liderleri Ben Gurion’dan en aşağıdaki katliamcı erlere kadar tüm Siyonistler zaten bu karara uyma niyetinde değildi. Ne var ki aradan geçen neredeyse 80 yıl boyunca İsrailli Yahudiler arasında Siyonistlerin oranı azaldı. Hala Siyonizm’in İsrail için “anlamlı olduğuna” inananlar yüzde 80’e yakın. Ancak Siyonizm’i geçerli saysalar bile artık İsrailliler büyük oranda Gazze’ye savaşın sona ermesini istiyorlar. Bunu, sadece Hamas’ın elindeki rehinelerin kurtarılması için istiyorlar belki; ama bu İsrail’in geleceğiyle ilgili diyaloğun başlamasını sağlayabilir. Böyle bir diyalog ise, Filistin’in geleceğinin yeniden konuşulması anlamına gelir.

Özetle, İsrail içindeki Netanyahu aleyhtarı akımın güçlenmesi, Siyonistlerin Gazze’yi haritadan silme planını durdurabilirdi. Ama bu akım bir türlü güçlenemiyor; kendisini hapishaneden kurtarmak için savaşı sürdürmekten başka çaresi kalmamış olan Netanyahu, henüz içerden gelen bir hareketle durdurulabilecek gibi görünmüyor.

Bu seçeneği hemen bir kenara atmamak lazım. Çünkü ikinci seçenek de şu anda pek taraftar bulmuş değil.

İkinci seçenek, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Toplantısı’ndaki konuşmasında ifadesini bulan, İslam ülkelerinin kolektif olarak devreye girmesi. Sayın Fidan “Filistin halkının ihtiyaç duyduğu bizim kolektif olarak devreye girmemizdir” sözlerini İİT üyelerinin anlamasına yardımcı olmak için olacak, üç kere tekrar etti.

Ne var ki, uluslararası ilişkiler uzmanlarımız, “Kolektif bir müdahale çağrımız var ama buna cevap verecek bir İİT üyesi var mı?” diye soruyorlar. Cevap vermekte zorlandığımız soru bu. Zorlanmamızın sebebi, sanırım cevabı bilmemekten değil; olumsuz olacağını bilmekten. Böyle bir İslam dünyası, şöyle bir İslam ümmeti yok; olacağına dair de ihtimal—hadi yok demeyim—pek az!

Netanyahu ile açık suç ortağı ABD başkanı Trump, gizli suç ortağı Rusya lideri Putin, iki yüzlü destekçileri AB liderleri 2 milyon Gazzeliyi gözümüzün önünde yok mu edecekler? Giderek hissizleştiğimiz açlıktan ölen bebek ve ihtiyar fotoğraflarına, kasten hedef seçilerek şehit edilen gazeteci videolarına bakarak, 2 milyar Müslüman, Gazze’nin yok oluşuna tanıklık mı edeceğiz?

Hayır, hayır. Biz Müslümanlar ve İsrailli Yahudiler kadar—hadi yine dilimi tutayım; başka sıfat aramayayım—çaresiz olmayan bir başka dünya daha var: utanarak söylüyorum ki, Hristiyan batı dünyası bizler kadar çaresiz değil. Çarenin adı R2P diye bilinen, 2005 yılında Dünya Zirvesi’nde katılan tüm devlet ve hükumet başkanlarının oy birliği ile kabul ettiği “Responsibility to Protect “

( Koruma Sorumluluğu) denilen doktrin! Bu öğretinin (ilkenin) özeti şu:

“Her bir devlet, kendi halkını soykırım, savaş suçları, etnik temizlik ve insanlığa karşı suçlardan korumakla yükümlüdür. Bu sorumluluk, bu tür suçların kışkırtılması da dahil olmak üzere, uygun ve gerekli araçlarla önlenmesini gerektirir. Uluslararası toplum, uygun durumlarda, Devletleri bu sorumluluğu yerine getirmeye teşvik etmeli ve yardımcı olmalı ve Birleşmiş Milletlerin erken uyarı kapasitesi oluşturmasına destek vermelidir. Barışçıl yollar yetersiz kalırsa ve ulusal makamlar halklarını soykırım, savaş suçları, etnik temizlik ve insanlığa karşı suçlardan korumada açıkça başarısız olursa, Güvenlik Konseyi aracılığıyla zamanında ve kararlı bir şekilde kolektif eylemde bulunmaya hazırız.”

2005 Dünya Zirvesi Sonuç Belgesi’nin “Koruma Sorumluluğuna İlişkin Paragraflar” başlığı altında yer alan 138-140’nci maddeleri, imzası olan her ülkeye diğer imzacılarla ortak harekete geçme ve bu durumda İsrail’i işgal etme hakkı veriyor.

Bu belgenin bugüne kadar neden ortaya getirilmediği sorusunu bırakalım, oluşacak bir kolektif eylemin boyutlarını tartışmaya bir sonraki yazımızda devam edelim.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.