s

Kafayı kuma gömme lüksü kalmadı

Konu İsrail devletinin Filistin’de uyguladığı soykırım. Bunu bu şekilde adlandırmak, yani içinde soykırım geçen bu cümleyi kurmak, bir yıl önce linç edilmek, işini kaybetmek, bulunduğun camiadan aforoz edilmek, hatta bir protestoya katıldıysanız tutuklanıp hapse girmek demekti Avrupa ve Amerika’nın birçok şehrinde. Televizyonlarda sunucular, yorumcular istisnalar hariç konuklarını eleştirel bir tonda konuşturmamaya yeminliydi. Ne zaman birisi “ama” diye başlayan bir cümle kursa “sen teröristleri mi destekliyorsun” diye üzerine çullanılıyordu. 7 Ekim’in ardından Batı medyasını ele geçiren ve insanı âdeta adaletsizliğe isyan ettiren İsrail destekçiliği ve kayıtsız şartsız İsrailcilik (ben buna bu adı veriyorum) bakın bugün nerelere geldi. Bir iki örnekle anlatayım.

Önceki gün toplamda 800’den fazla mağazası olan kozmetik firması Lush, Birleşik Krallık’taki bütün mağazalarını bir günlüğüne kapattı. Nedeni Gazze’deki soykırıma dikkat çekmekti. Resmi sitelerinden bir de okkalı açıklama yaptılar. Bu tip bir büyük firmanın bırakın bu eylemi hayata geçirmeyi, bunu düşünmesi bile daha birkaç ay öncesinde imkansızdı.

Yine önceki gün sevilen televizyon yapımlarından, “Downton Abbey”nin, sinema filmi olarak çekilen finali, “Downton Abbey: The Grand Finale”nin galası vardı. Rengârenk bu ortamda magazin basını mikrofonu Lord Grantham’ı oynayan Hugh Bonneville’e uzatınca herkes şoka uğradı. Bonneville filmden bahsetmek yerine Gazze’de yaşananların herhangi bir şekilde savunulacak bir yanı olmadığını, uluslararası toplumun buraya bir an önce müdahalede bulunması gerektiğini söyledi.

Bugüne kadar pek çok sanatçı ve ünlü isim açıklamalar yaptı elbette bunu unutmuş değilim. Ancak bu örnekler çok absürt geliyor. Yani hiç beklenmedik ve sayıları giderek artan hareketler bunlar.

Zaman içinde Avrupa’da hükümetlerin Filistin’i tanıma aşamasına geldiklerini, medyada söylemin tamamen değiştiğini, “yukarılardan” yapılan İsrail yanlısı manipülasyonların artık kamuoyunda karşılık bulmadığını, dezenformasyonun işe yaramadığını görüyoruz.

Dün bu konuda haberlere yansıyan bir diğer gelişme Radiohead ile ilgili. Dünya çapında milyonlarca hayranı olan, kalplerde yer etmiş grup 2018’den bu yana sahneye çıkmamıştı. İlk kez dün İspanya’dan başlayıp İngiltere, İtalya, Almanya ve Danimarka’yı kapsayan kısa bir turne açıkladılar. Haber çıkar çıkmaz da boykot çağrısı yediler. Nedeni grup üyelerinden basçı Johnny Greenwood’un İsrailli müzisyen Dudu Tassa ile geliştirdiği farklı bir müzik projesiyle Tel Aviv’de, Gazze soykırımı devam ederken verdiği konser.

Radiohead 2017’de İsrail’de konser vermiş, o zaman da yoğun eleştirilere maruz kalmış, grubun lideri Thom Yorke kendini savunmak için, “bir ülkeye giderek konser vermek, o ülkenin hükümetini savunmak anlamına gelmez” demişti.

Teoride evet, kesinlikle doğru. Ancak bazı durumlarda bir ülkeye gidip konser vermek tam olarak da hükümetini savunmak anlamına geliyor işte bal gibi. Ben o amaçla girmedim deseniz de cehenneme giden taşların döşenmesine bal gibi alet olmuş oluyorsunuz.

Müzik âlemi siyasetle her zaman tartışmalı bir ilişki içinde olmuştur. Kimi zaman siyasetçiler müzikten medet umar, kimi zaman müzisyenler yükselen siyasi dalgaya yanaşır ya da uzaklaşırlar. Ama gerçek müzisyenlerin, tıpkı bütün gerçek sanatçılar gibi kerterizi bellidir. Onlar insanlığın evrensel değerlerine, fırtınalı bir havada limanın girişini gösteren bir deniz fenerine doğru dümenlerini sağlam tutarlar. Hatta bırakın deniz fenerine seyretmeyi, kendileri deniz feneri gibi güçlü dururlar dalgalara rüzgarlara karşı. Bunu yaparsanız zaten kendinizi anlatmak için slogan atmanıza da gerek kalmaz.

Gazze konusunda artık kimsenin soyut cümlelerle, farazi örneklerle kendini savunacak, gerçeği görmezden gelecek ya da olan bitene şüpheyle yaklaşacak durumu, yani kafasını kuma gömme lüksü kalmadı. Gerçekler kendini öyle ya da böyle dayatıyor, karşımıza her gün yeni bir örnekle geliyor.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.