Ziggy’nin arşivi açılıyor
“David Bowie sadece bir müzisyen değil, zamanın ruhunu şekillendiren bir gezgin, bir düşünür, bir sanat eseriydi” diye özetliyorlar.
İşte tam da bu, yarın basın ön izlemesi yapılacak ve 13 Eylül’de ziyarete açılacak David Bowie Centre’ın neden önemli olduğunu anlatıyor.
Peki ama David Bowie Centre nerede?
Doğu Londra’daki V&A East Storehouse’da.
David Bowie’nin 90 binden fazla parçadan oluşan arşivi, ilk kez kalıcı bir mekânda sergileniyor.
Kostümler, şarkı sözleri, el yazmaları, sahne tasarımları, çizimler, fotoğraflar ve enstrümanlardan oluşan bu dev koleksiyon, V&A Müzesi’nin yürüttüğü bir arşiv çalışması.
Bowie’nin sadece müzikte değil, modadan sinemaya, teknolojiden toplumsal cinsiyet kimliklerine kadar uzanan yaratıcı evrenini anlamak için iyi bir fırsat.
David Bowie denince akla ilk Ziggy Stardust geliyor.
Ancak Bowie’nin mirası, yarattığı sahne karakterlerinin çok ötesinde bir derinlik taşıyor.
Bu müzede, Bowie’nin üretim sürecini adım adım görmek mümkün olacak.
Örneğin, 1970’lerin ortasında yazdığı ama hayata geçiremediği 1984 uyarlamasına dair belgeler ya da “Young Americans” albümünün sinemaya uyarlanması için yaptığı çalışmalar bu koleksiyonun içinde yer alıyor.
Hiç şüphesiz, en etkileyici olanı ise müzenin yaşayan bir arşiv olarak tasarlanmış olması.
Ziyaretçiler, “Order an Object” sistemiyle arşivden seçtikleri beş nesneyi önceden randevu alarak birebir inceleyebilecek.
Açılışta Bowie’nin yakın dostu ve “Let’s Dance” albümünün yapımcısı Nile Rodgers, arşivden kendi seçkisini sunuyor.
Serious Moonlight turnesinde giyilen özel bir takım elbise, Bowie ile olan mektuplaşmaları, stüdyo fotoğrafları ve daha fazlası, bu kürasyonda yer alıyor.
Rodgers, “Bowie ile dostluğumuz, müziğin hayatımızı nasıl kurtardığını konuştuğumuz sayısız gecede şekillendi” diyor.
Diğer özel küratörler ise günümüzün dikkat çeken Brit ödüllü grubu The Last Dinner Party.
Bowie’nin 1970’lerdeki üretimlerine odaklanan bu seçki, genç kuşak sanatçıların Bowie’den nasıl ilham aldığını gösteriyor. Grubun üyeleri, “Bowie, bizlere hem sahnede hem hayatta kendi sesimizi bulmamız gerektiğini öğretti” diyor.
V&A East, bu projeyi gelecek kuşaklara ilham verecek bir kaynak olarak kurguluyor.
Özellikle 18-25 yaş arasındaki gençlerle birlikte hazırlanan sergiler, Bowie’nin çok-disiplinli yaklaşımının bugünün yaratıcı isimlerine nasıl hitap ettiğini ortaya koyuyor.
Bowie’nin modadan bilime, queer kültürden popüler medyaya etkisini anlatan interaktif bölümler, onun neden hâlâ “geleceğin sanatçısı” olarak anıldığını gözler önüne seriyor.
İşte bu yüzden David Bowie Centre sadece bir sanatçının arşivi olarak görülmemeli, bugünün ve geleceğin kreatif dünyasına ilham verecek bir merkez olarak değerlendirilmeli.
Sende Yorum yap