Sınav köleliğine devam mı?
Ömrümüz sınavlarla geçiyor ve memnun olanı zor bulursunuz.
Sınavlar yüzünden çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşayamıyor.
Her yıl 8, 10 milyon aday sınavlara giriyor ve sınav sektörüne akan para 10 milyar dolar!
Peki onca emeğe, onca zamana, onca maddi ve manevi fedakarlığa değiyor mu?..
Sınavlar ne kadar adil, ne kadar seçici ve en önemlisi de ne kadar güvenilir?
”Sınavlara mecburuz, başka çaremiz yok” söylemi ise tam bir kandırmaca!
Eğer doğru yönlendirme, doğru eleme, doğru bilgilendirme yapılsa sınavlara giren öğrenci sayısı 10 milyon değil en fazla üç milyon olur. Hatta insan gücü planlaması ve doğru ve objektif bir okul içi başarı değerlendirmesi yapıldığında ona bile gerek kalmayabilir.
Dünyada bunun fazlasıyla örneği var…
MEB her ne kadar “Dünyanın imrendiği bir eğitim sistemine sahibiz” diyerek farklı imaj yaratmaya çalışsa da sınav sonuçları ortada!
180 soruda 0.5 neti olanın puanı hesaplanıyor, puanı hesaplananlara da tercih hakkı doğuyor ve buna rağmen şu anda üniversitelerde 100 bine yakın kontenjan açığı var. Birinci yerleştirmede 779 bölümü tek aday bile tercih etmedi! Önümüzdeki hafta gerçekleşecek ek yerleştirmede de dolması beklenmiyor?
Yüzlerce lise birincisi açıkta kaldı, hormonlu notlarla 100 üzerinde 100’le liselerden mezun olanlar sınavlarda nal topladı!
Liselerde durum daha da vahim. En başarılı liselere olarak bilinen fen lisesi mezunlarının bile yarısı mezuna kaldı…
Peki böyle bir tablo ortadayken yeni öğretim yılına tüm bunlar yaşanmamış gibi kaldığımız yerden devam mı edeceğiz?
Değişen hiçbir şey olmayacak mı? Muhalefet bu konuda ne düşünüyor, projeleri var mı?
Kayıkçı kavgalarının ötesine geçip keşke biraz da on milyonları ilgilendiren bu konuları konuşuyor olabilsek!..
Kesinlikle değişmeli!
İçinde bulunduğumuz dönemde bireylerde aranan en önemli özellik, sahip olduğu diplomalar değil yetkinliklerdir. Hangi konuda neyi ne kadar yapıyorsun ve çok daha önemlisi farkındalığın ne?
Peki MEB ve ÖSYM’nin yaptığı bu sınavlar adayların sahip olduğu yetenekler ve yetkinliklerin ne kadarını ölçüyor?
LGS, YKS, KPSS ve benzeri sınavlardan sonra kazananlar da dahil adayların yüzde kaçı seviniyor?
MEB ve ÖSYM söz konusu sınavlarda öğrencilerin akademik potansiyellerinin dışında diğer yetkinlerini neden ölçmüyor? Müfredattaki diğer derslerden neden soru sormuyor? Çok farklı liselerde, çok farklı eğitim alan öğrencilere neden ısrarla aynı sorular soruluyor? Neden herkese tek tip elbise giydirilmeye çalışılıyor?
Meslek lisesi mezunlarının fen lisesi mezunlarıyla aynı oranda fen ve matematik derslerine, sosyal bilimler öğrencisi ile aynı oranda Türkçe ve sosyal bilimler derslerine hâkim olması mümkün mü? Daha da önemlisi tabelalarında Anadolu lisesi ya da kolej yazsa da tüm Anadolu liseleri ve kolejlerde aynı eğitim veriliyor mu? Değilse neden böylesi bir sınav dayatması söz konusu?
YKS’ye başvuran aday sayısı son iki yılda bir milyon azalmıştı, bu yıl da 200 binden fazla aday başvurduğu halde sınava girmedi, çok daha fazlası da tercih hakkı olmasına rağmen tercih yapmadı!
Nedeni çok net!
Aldıkları eğitim de, aldıkları diploma da harcadıkları zamana, emeğe ve paraya değmiyor!..
Peki bu saptamaların MEB, YÖK ve ÖSYM için hiçbir önemi yok mu?
Yeni öğretim yılında da hiç bu gelişmeler sanki yaşanmamış gibi yola yine aynı dayatmalarla mı devam edilecek? Yaşananlardan zerre kadar da olsa ders alınmayacak mı?..
Diploma!
Diploma elbette önemli ama böylesi değil.
Diploma şu günlerde her ne kadar fazla bir işe yaramasa da, olmadığında tüm kapıların yüzünüze kapatılmasının gerekçesi olabiliyor.
Bu yüzden hemen kestirip atmadan önce ek yerleştirme öncesinde bir kez daha düşünüp her şeye değecek bir tercih listesi ve diploma için kafa yormaya değer…
Sınavlarla ilgili olarak yazılacak, konuşulacak, tartışılacak o kadar çok ayrıntı var ki, hangi birine el atsak elimizde kalıyor ve morallerimizi daha da bozmanın ötesine geçilemiyor…
Her öğrencinin başarılı olabileceği bir hayali ve öğrenim göreceği bir okul vardır. Hele ki üniversitelerde ama onlara bu fırsatı yeterince öğrencilerimize sunmuyoruz, doğru yönlendirmiyoruz, sonrasını hiç düşünmüyoruz!
Kendiniz için en doğru olanı MEB, YÖK, ÖSYM size sunmuyorsa siz arayın bulun ve yola devam edin…
Yeni öğretim yılında yılgınlık, pes etmek ve hele hele kendinize ya da çocuğunuza yüklenmek yapacağınız en son şey olmalı!..
Özetin özeti: Aklın, bilimin, eğitimin, liyakatın, kendinizin ve en önemlisi de geleceğimizin ciddiye alınmasını istiyorsanız, gelin ilk adımı, ilk önce atan siz olun!..
Categories: Sınav köleliğine devam mı?
Sende Yorum yap