s

Burnumuzun dibindeki küçük İsrail tehlikesi...

Burnumuzun dibinde bir toprak parçası Küçük İsrail oldu.

Abartılı bir benzetme yapmıyorum, tam olarak durumu özetliyorum.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İçişleri Bakanlığı, İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli’nin yazdığı bir mektubu, “Kıbrıs’ta antisemitizm ve ırkçı nefretin körüklenmesiyle mücadele için eylemlerin güçlendirilmesi” yönergesi altında belediyelere emir olarak yolladı.

Gerçekten bağımsız olan bir devlet, bir başka ülke bakanından gelen mektubu emir kabul etmez, gelen mektubu herkese ifşa etmez.

Bugün Güney Kıbrıs’ta yönetimi fiilen Netanyahu’ya geçmiş bir yapıyla karşı karşıyayız.

Bu devlet olma bilinci olmayan, onursuz tavrın hesabını sormak Kıbrıslı Rumların işi ama Türkiye olarak biz başka sorular sorabiliriz.

Güney Kıbrıs son dönemde İsrail’den çok sayıda silahı kime karşı aldı?

Rumlar, ABD ve İsrail’den sadece savunma değil saldırı silahları da alıyor, helikopterler dahil alınan bu silahlar neyin hazırlığı?

Güney Kıbrıs Yönetimi, 1960 Kurucu Antlaşması’na göre devam eden bir devlet olduğunu iddia ediyor ama diğer yandan 1960 Kurucu Antlaşması’na aykırı olarak ülkenin topraklarını çeşitli ülkelere askeri üs olarak veriyor.

Ve şimdi tamamen İsrail kontrolüne girmiş parya bir “devlet” olarak Netanyahu’nun bakanlarının emirlerini yerine getiriyor.

Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı’nın, Güney Kıbrıs’ta yaşananları dikkatle takip ettiğini biliyorum.

Soru şu, İsrail, Türkiye ile sıcak bir çatışma durumunda, uydu devleti Güney Kıbrıs’ı, Kuzey’e karşı bir askeri harekata zorlar mı?

Normalde olmaz öyle şey der geçerdim ama İsrailli bakanın rica mektubunu emir sayan Rum Yönetimi’nin ne yapacağı belli olmaz.

Güney Kıbrıs’a artık İsrail’in uydu devletçiği olarak bakmak ve bu gerçeği tüm AB’ye yaymak gerekiyor.

Başta İspanya ve Fransa olmak üzere AB’nin soykırıma karşı duran ülkelerini Ocak 2026’da AB Dönem Başkanlığı, Rum Yönetimi’ne geçmeden önce İsrail ve Netanyahu etkisi üzerine uyarmak lazım.

Pazartesi Beyaz Saray’da...

Trump, Netanyahu’ya “sen soykırım” yaptın demeyecek.

Aksine, ABD Yönetimi, Savaş Suçları Mahkemesi’nin tamamına yaptırım uygulayacağını açıklayacak.

ABD, İsrail’e silah ambargosu koymayacak.

Aksine 6 milyar dolarlık yeni silah paketinin İsrail’e verilmesi için çalışılacak.

ABD, Netanyahu’nun savaşını bitirirken onu fazlasıyla onore edecek.

İsrail’den görece doğru haberler veren Kan News, cuma akşamı Netanyahu’ya iletilen “Başkan, savaşı sona erdirmek için çaba göstermenin zamanının geldiğini düşünüyor” mesajının verildiği konuşmayı haber yaptı.

Habere göre, perşembe akşamı New York’ta yapılan görüşmede Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner ile özel temsilcisi Steve Witkoff, “Artık zamanı geldi Bibi” sözleriyle Gazze’de savaşın bitmesi gerektiğini söylemişler.

Netanyahu, bir soykırımcı ama aptal değil. Şimdi Trump’tan mümkün olduğunca taviz koparmanın yollarını arayacak.

Koparacağı tavizler sonucunda Hamas’ın Trump’ın planını geri çevirmesini sağlamaya çalışıp, soykırıma kaldığı yerden devam etmek isteyecek.

Kimin ne hamle yapacağı bir satranç mücadelesi bile değil bu aslında tüm piyon, vezir ve şahlar aynı renk taşlardan oluşuyor.

Gazze’nin geleceğinde gri alanlar

ABD’nin Gazze için ortaya koyduğu 21 maddelik plan tamamen sızdı.

Bu maddelerin ortaya çıkardığı önemli siyasi sonuçlar var.

Mesela Trump’ın göreve geldiği dönemde Gazze’nin boşaltılması planı vardı.

Bugün gediğimiz noktada ABD, Gazzelilerin Gazze’de kalmasını, gidenlerin dönmesinin yolunu açıyor.

İkincisi ve yine çok önemlisi ABD; İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etmeyeceğini garanti altına alıyor.

Planın ilk sızan halinde Hamas üyelerinin Gazze dışına çıkarılması bilgisi vardı, metnin doğrusu barış içerisinde yaşamayı kabul eden Gazze’de kalır, isteyen 3. ülkelere gidebilir deniliyor.

Ortaya konan metinde şüphe duyulacak gri alanlar var.

Mesela İsrail askerlerinin Gazze’den çekilmesi süreci bir takvime bağlanmıyor, kademeli çekilmeden söz ediliyor.

48 saatte tüm rehinelerin bırakılması ama çekilmenin takvime bağlanmaması sorunlu bir alan.

Ama asıl büyük dert başka.

Netanyahu, tüm rehineleri aldıktan sonra ne yapar, anlaşmaya sadık kalır mı, sözüne ne kadar güvenilir soruları havada kalan sorular.

Mahmud Abbas ve ekibi anlaşmadan mutlu olmayabilir zira Filistin Yönetimini de dışlayan maddeler var metinde.

İdeal olan iki devletli çözüm formülüne dair bir vaat de bulunmasa da metin, Trump’ın ilk açıklamaları ve soykırımcı kabinenin hayallerinin uzağında, Gazze’yi gerçek sahiplerine bırakıyor.

Kâğıt üzerinde güzel gözükse bile Gazze’nin açık hava hapishanesi halini değiştirmeden Gazze’de indirimli tarifelerle özel bir ekonomik bölge kurmak ne kadar işe yarayacak bilmiyoruz.

İsrail’in soykırımının ve açlıkla terbiye politikasının durması yolunda atılan her adım elbette önemli ama soruna kalıcı çözüm bulmanın yolu için bu 21 madde yeterli olmayacaktır...

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.