s

U masa ve ‘ertesi gün’ planı

Trump Gazze konulu toplantıda masaya 21 maddelik bir plan getirdi. Nihai plan, bundan sonra yürütülecek görüşmeler sonunda ortaya çıkarılmaya çalışılacak. Toplantının en önemli çıktısı olarak Trump’ın zorla yerinden edilmenin kabul edilemeyeceği noktasına getirilmiş olması gösteriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen haftaki New York ve Washington programlarından aktaracaklarımda sırada, ABD Başkanı Trump’ın da katılımıyla 23 Eylül tarihli Gazze konulu bölgesel toplantı var. BM’de ABD ve Katar’ın ev sahipliğinde, sekizArap devleti ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İTT) üyesi ülkenin katılımıyla gerçekleşen çok taraflı zirveyi kastediyorum.

Toplantının perde arkasından önce fotoğrafı gündem oldu. U şeklindeki masanın başında, Trump ile Erdoğan yan yana oturdu. Diğer katılımcılar ise karşılıklı iki tarafta yer aldı. Bu oturma planını yansıtan fotoğraf daha yayınlanır yayınlanmaz Trump’ın Oval Ofis’te AB liderlerini karşısına dizdiği buluşma ile kıyaslandı. Ev sahibi ABD ile Katar olmasına karşın, Trump’ın yanında Erdoğan’ın olması dikkat çekti. BM’de konuşulanlara göre; toplantıdan önce oturma düzeni katılımcı ülkelerce müzakere edildi. Sonuçta ev sahiplerinin de tercihiyle, Erdoğan’ın ağırlığını da yansıtan, yeni bir tartışmaya da mahal vermeyen o oturma planı ortaya çıktı.

Oturma düzenine toplantının düzenlenmesinde Türkiye’nin çabası da etki etmiş olabilir. Her ne kadar sonunda yayınlanan ortak bildiride “Toplantı, ABD Başkanı Ekselansları Donald J. Trump’ın girişimiyle gerçekleşmiştir” ifadesi yer alsa da, BM marjında ABD ile bölge ülkelerinin buluşması fikri Türkiye’ye ait. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bir aydan fazla süredir katılımcı ülkeler nezdinde bunun için mekik diplomasisi yürüttüğü belirtiliyor. O çabanın sonucunda da, Netanyahu üzerinde etkili olabilecek tek isim olan Trump’ın, bugünkü dördüncübuluşmasından önce bölge aktörleriyle konuşma fikrini bir nevi “satın alması” sağlandı.

Nihai plan çalışılacak

Trump masaya bundan sonra Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’ın adıyla anılacağı anlaşılan 21 maddelik bir plan getirdi. Plan Hamas’ın elinde kalan İsrailli esirlerin bir kerede serbest bırakılması başta olmak üzere ateşkes koşullarını ve ateşkesten sonraki 5 yılda yapılacakları içeriyor. ABD’nin yaklaşımını yansıtan plan, bugüne kadar birçok ülke tarafından gündeme getirilen, “ertesi gün” önerileri için bir baz oluşturuyor. Nihai plan, ortak bildiride de belirtildiği üzere bundan sonra yürütülecek görüşmeler sonunda ortaya çıkarılmaya çalışılacak.

Dolayısıyla da rehinelerin kaçının nasıl serbest bırakılacağından, insani yardımların dağıtımına, Gazze’nin tekrar inşası için fon oluşturulmasından, Filistin polis gücü ve gönüllü ülkelerden barış gücü oluşturulmasına varan çeşitlilikte konular bu planın içinde olacak. Örneğin “Arap ve Müslüman ülkelerin oluşturduğu bir “barış gücü” nerede nasıl görev yapacak? İsrail bunu hangi koşullarda kabul eder?” gibi sorulara yanıt aranacak. Diplomatik gözlemciler, ateşkes sağlanıp, insani yardımlariçeriye girdikten sonra ne olacak, nasıl olacak sorularına yanıt verecek bir çalışma yürütülmesi gerektiğini de belirtiyor. Kilit unsur ise önce ABD yönetimi ile bölge ülkelerinin üzerinde uzlaşabileceği, sonra da Hamas ve İsrail’in “evet” diyebileceği “makul, orta yolu içeren bir plan” çıkarabilmek. Yani uygulanabilir bir barış planını ortaya koyup, kabulünü sağlamak.

Bu noktada, 7 Ekim’den sonra Türkiye’nin ilk andan itibaren Filistin sorunun iki devletli çözüm temelinde ele alınması gerektiğini işlemesine bir vurgu yapmak gerek. Bu yaklaşım, ateşkes ve insani yardımın yanında olmazsa olmaz üçüncüunsur olarak işlendi. Çünkü aksi takdirde, sorunun bir kez daha ateşkes ve insani yardımların düzenli girişi sağlandıktan sonra uluslararası kamuoyunun dikkatinden düşmesi riski var. Türkiye, sorunu 7-8 yılda tekrarlanan döngüden çıkarmak için bunu yaptı. Bunun olabilmesi için de kapsamlı, uygulanabilir bir ertesi gün planı gerekiyor.

New York toplantısının en önemli çıktısı olarak Trump’ın zorla yerinden edilmenin kabul edilemeyeceği noktasına getirilmiş olması gösteriliyor. Bu, ortak bildiriye “Zorla yerinden edilmenin reddedilmesi ve ayrılanların geri dönmesine izin verilmesi gerektiği yönündeki ortak tutum yinelenmiştir” cümlesi ile yansıdı. Netanyahu ile bugünkü görüşmesinden önce de Trump’ın bizzat ağzından, “Onunla (Netanyahu) konuştum, İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etmesine izin vermeyeceğim. Bu kadar yeter. Artık durma zamanı” sözü de duyuldu. Asıl mesele bunun sözde kalıp kalmayacağı. Çünkü uygulayan ve uyan olmadıktan sonra en mükemmel planın bile anlamı yok.

Masanın başında, Trump ile Erdoğan yan yana oturdu. BM’de konuşulanlara göre; toplantıdan önce oturma düzeni katılımcı ülkelerce müzakere edildi. Ev sahiplerinin de tercihiyle, Erdoğan’ın ağırlığını da yansıtan, yeni bir tartışmaya da mahal vermeyen o oturma planı ortaya çıktı. Oturma düzenine toplantının düzenlenmesinde Türkiye’nin çabası da etki etmiş olabilir.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.