Modern dünyanın görünmez yükü: Kaygı ve karmaşık duygular
Bugün dünya üzerinde yaklaşık yedi kişiden biri, bir tür psikolojik sorunla yaşıyor. Üç yıl önce bu oran sekizde birdi. Önemli bir artış ve bu en fazla 20’li yaşlardaki genç yetişkinlerde görülüyor. Üstelik yetişkinlerde görülen psikolojik sorunların yarısı ergenlikte başlıyor.
Bu rakamlar modern dünyada yaşamanın ne kadar zorlaştığının göstergesi. Ekonomik belirsizlik ve finansal riskler, teknolojik stres, küresel çatışmalar ve çevre sorunları psikolojik dayanıklılığı aşındıran güncel aktörler.
Mükemmeliyetçilik tuzağı
Son elli yılda dünyada kök salan neoliberalizm; rekabeti ve bireysel sorumluluğu yücelterek başarılı olma baskısını arttırdı. Artık insan; dayanışma sergileyen birey değil, kendi refahından sorumlu rekabetçi bir ticari kuruma dönüştü. Benlik markalaşan ve pazarlanan bir ürün oldu. Sosyal medya da bu benliğin sergilendiği ve acımasızca yarıştırıldığı sahne. Başaramama kaygısı kimilerini aşırılaşmış bir çabaya, kimilerini ise eylemsizliğe sürüklüyor.
Başarı beklentisi kişisel gelişim baskısını da beraberinde getirdi. Sağlıklı yaşa, genç kal, güzel ol, tanın, parayı bul, mutlu ol… İnsan mükemmele erişme yolunda bitmez bir performans döngüsüne girdi. Kimi diyet, spor, estetikle ideal gördüğü bedene ulaşmaya çalışıyor, filtreli sahte görseller paylaşıyor. Gerçek olmayanı fotoğraflayıp kendisini olduğundan daha başarılı, mutlu göstermeye çalışıyor.
Araştırmalar özellikle gençlerde mükemmelliyetçiliğin arttığını gösteriyor. Bu kaygı ve depresyon başta olmak üzere pek çok psikolojik soruna zemini oluşturuyor.
Neoliberalizmin tuzağı, sistemsel engelleri bireysel başarısızlık gibi göstermesi. “Başarırsan senin emeğin, başaramazsan senin yetersizliğin.” Hepimiz liyakat söylemi altında, görünürde adil ama gerçekte sürekli baskı, kıyaslama ve yetersizlik üreten bir düzende yaşıyoruz. Sosyal medyada çoğu kişi; daha iyi algıladığı insanlarla kendini kıyaslayıp tüketici bir yetersizlik ve değersizlik algısıyla mücadele ediyor.
Belirsizlik çağında gelecek kaygısı
Oysa bu sistemin ürettiği tek şey ekonomik ve sosyal güvencesizlik. Bugün insan iş ve gelir güvencesi olmadan, temel haklarını karşılama sorumluluğunu yüklenmiş, belirsizlikte yaşamaya çalışıyor. Gelecek kaygısı içinde gece vakti uyanıp kafasında kuruyor, sabahları dinlenemeden uyanıyor, gününü yetişme telaşıyla geçiriyor.
İronik olan, psikolojik sorunlar da bireysel bir başarısızlık olarak görülüyor. Fazlasıyla biyolojik ve kişisel nedenlerle açıklanan psikolojik sorunların çözümü de bireyden bekleniyor.
Dijitalleşmenin psikolojik bedeli
Bireyin üzerindeki baskı dijitalleşme aracılığıyla da artıyor. Kesintisiz bağlantı, erişilebilirlik, bilgi yükü görünürde yaşamı kolaylaştırsa da gerçekte insan zihnini hiç olmadığı kadar yoruyor. Mavi ekran uykuları bozuyor, işten kopamamak tükenmişlik yaratıyor, telefon elinde olmadığında “bir şeyleri kaçırma” kaygısı başlıyor. Yapay zekayla gelen makinelerle rekabet etme zorunluluğu çoğu insanın işini ve toplumdaki rolünü kaybetme kaygısını derinleştiriyor.
Farkındalıkla gelen davranış değişimi iyileştirir
Modern yaşamda kaygı, korku, öfke, üzüntü gibi duygular anlaşılır tepkiler. Ancak bu tür duygular kalıcı hale gelip yaşamı zorlaştırdığında, yapılacak en etkili şey davranışlarımızı yönlendirerek yaşamımız üzerindeki kontrolü geri kazanmaktır. Sistemi hemen değiştiremeyiz ama onun üzerimizdeki etkisini nasıl yöneteceğimizi öğrenebiliriz.
Bu köşede amacım, size bilimin ışığında psikolojik meselelerin nasıl sürdüğünü açıklamak ve değiştirebileceğiniz davranışlar üzerinden iyileşmeye giden yolları göstermek. Unutmayın, farkındalıkla gelen davranış değişimi iyileştiricidir. Atacağınız yeni küçük adımlar zamanla büyük değişimler getirecek.
Sende Yorum yap