Altay’dan attığım ok, Alp dağlarını aştı
1954 Dünya Kupası’nın acısını unutabilir mi İspanyollar? Sanmıyorum. İki takım kendi sahalarındaki maçları kazanınca o günkü statü onları tarafsız saha Roma’ya götürmüştü. 2-2’lik maçın kaderi İtalyan çocuk Franco’nun eline kaldı. Kura atışını o yaptırdı ve Türkiye kazandı…
Yukarıdaki satırları genç arkadaşlar için yazdım. İspanya’yı eleyen Türkiye, 1954’ün “Fantom/Hayalet” takımı olarak adlandırılıyordu.
Her neyse… Heyecanlı, garip bir ilk yarı yaşadık. Skor tabelası 1-1 yazıyordu ama, Deniz Gül’ün Unai Simon’a attığı o gol, İspanya’nın eleme grubunda yediği ilk gol olarak not edildi. Biraz canlarını acıtmış olduk. Hele play off maçlarını kafaya takıp soğukkanlı ve doğru tercihlerle Montella’nın sahaya sürdüğü kadroya bakınca, topa sahip olmada 73-27’lik ezici bir baskı yediğimizi kabul etmemiz gerekir. Ancak bu baskı Konya’daki 6-0 gibi değildi. Kaleci Altay, dört kurtarışla arkadaşlarını oyunda tuttu…
Kaptan Merih, Ferdi, baştan sona Orkun ve motorları ancak ikinci yarıda ısıtan Barış Alper oyuna denge getirdi. Deniz de hücum pozisyonlarında rakibi yıpratan koşular attı. 54’de Salih Özcan’la öne geçtik. Bu gol, ”Türkiye’ye saygı çağrısı” oldu. Oyarzabal’ın 62’de attığı golle durum yeniden dengeye geldi. (1954 Roma rüzgarı gibi)…
Şimdi ayrıntıları bırakıp hakikate bakalım: Montella tüm oyunu çok iyi yönetti. Girenler-çıkanlar, “dünyanın en iyi takımı” karşısında onurlu bir mücadele verdi. Elbette eksik kaldığımız, yanlış yaptığımız da oldu. Maçın bütününe baktığımız zaman Altay’ın topu oyuna sokarken 5 rakibini tek vuruşla adeta “paralize” etmesi, Barış Alper’in çift röveşatası, yine Altay’ın en az 6 kurtarışı, Ferdi, Eskihellaç, Çağlar, Merih, Zeki… Yanisi kül haline hepisi!
Bir de şiir size: Altay’dan attığım ok, Alp dağlarını aştı… Şairini ve gerisini siz bulun! Bravo Türkiye!
Sende Yorum yap