s

2, 3. nesil, 1.’den başarılı mı?

Başlıktaki soruya insanlık olarak baktığımızda, sonraki nesillerin öncekilere göre çok daha başarılı oldukları kesin! İlk çağlardan bugüne ve özellikle de son 100 yıldaki gelişmelere baktığımızda bunu çok net görebiliyoruz. Peki kimler daha çalışkandı, idealisti, saygılıydı, özveriliydi diye onlarca özellik sıralanabilir ve bu konuda eskiyi arayanların oranı çok daha yüksek çıkabilir…

Bu konuda medeniyetlere, iş dünyasını, spora, siyasete, medyaya yönelik olarak yapılan çok fazla araştırma var.

İnsanlık genel anlamda hızla yol kat ederken, tekile indiğinde aynı performansı gösteremiyor. Örneğin devletleri ele alalım, Bugüne kadar yüzlerce hatta binlerce medeniyet gelmiş, geçmiş olabilir. Peki ayakta kalan kadim medeniyet sayısı kaç? Sayıları 10’u zor bulur. Bırakın çok eskileri 50 yıl öncesinin dünyanın en büyük 100 büyük şirketinden kaçı şu anda ilk 100’de? Yine aynı şekilde futbolda, basketbolda son 30 yılın dünya ve Avrupa şampiyonlarına bakın kaçı artık finale kalabiliyor? Dünün iktidar partilerinden, medya kuruluşlarından kaçı hâlâ aynı güce sahip?

Bu araştırmayı daha pek çok alanda ve çok yakın çevrenize yönelik olarak yaptığınızda tablo çok fazla değişmiyor!..

Bu genel çerçeveden sonra asıl üzerinde durmak istediğimiz nokta eğitim, bilim çocuklarımız?

Bu konularda dünden bugüne gelinen nokta ne? Daha da önemlisi yarın ne olur?..

Alarm veriyor!

Bilimdeki gelişmeler özellikle son yüz yılda baş döndürücüydü. Binlerce yıllık birikimden çok daha fazlası geliştirildi. Görünen o ki içinde bulunduğumuz yüzyıl da son yüzyılın pabucunu dama atacak.

Eğitime ve çocuklara gelince aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Son birkaç yüz yıla kadar kadınlar gibi adı olmayan çocuk, bir anda parladı, ailelerin göz bebeği hatta reisi konumuna geldi ama saltanatı uzun sürmedi. Yaşam koşulları, sınav yarışı ve artan nüfus nedeniyle eziyetin her türlüsüne maruz kaldılar, gözden düştüler ve sayıları hızla azalmaya başladı. Bu yüzden de aileler değil ama demografik yapı bozuluyor diye devletler panik olmaya başladı.

Peki, çocuğa verilen değer arttı mı? Evet demek mümkün değil!..

Gelelim eğitime:

Eğitimin de son birkaç yüzyıla kadar çocuklar ve kadınlar gibi adı yoktu. Özellikle son yüzyılda erişilebilir hale geldi.

Tüm çocuklar Anayasal çerçevede zorunlu eğitim kapsamına alındı, önleri açıldı ve hem devlet hem de aile bütçelerinden en büyük pay onların eğitim için harcanmaya başlandı. Yakın bir zamana kadar altın çağlarını yaşadılar ama son çeyrek asırda eğitimin de, diplomanın da dünkü önemi ve değeri kalmadı erozyon da artan bir şekilde devam ediyor.

Akıl, araştırma ve bilim ekseninde ilerleyen eğitim kurumları güçlenerek varlıklarını sürdürmeye devam etti, güçlendi ve parmakla gösterilen kurumlar haline geldi diğerleri ise yüzyıllar içerisinde yok olup giden imparatorluklar gibi hoş bir seda bırakmanın ötesine geçemedi.

100 yıllık okullar?

Geriye baktığımızda ülkemizde ya da dünya genelinde yüzlerce hatta binlerce yıllık şanlı bir tarihe sahip kaç öğretim kurumu var? Bugünün anlı, şanlı okullarından, üniversitelerinden kaçı 100 yıl sonra da bugünkü popüleritelerini korurlar?

İşte bu noktada devlet kadar, özel öğretim kurumları ve vakıf okullarının da şapkalarını önlerine koyup geleceğe yönelik ciddi kararlar almaları gerekiyor! Tabi eğer “gelecek” zerre kadar umurlarındaysa!..

Eğitimdeki gelişmeleri dünden bugüne yakından inceleyen ve son yarım asrını da gün be gün tanıklık eden bir gazeteci olarak gelecek için çok daha umutlu olmayı çok isterdim ama maalesef çekincelerim var! Hem de fazlasıyla…

Neden mi?

Yaşananlar, gidişat, günü kurtarmanın ötesine geçilememesi, kurumsallaşmama, akıl, bilim ve geleceğin rafa kaldırılması ve en önemlisi de heyecan!..

Geriye dönüp baktığımda ne devlette ne de vakıf okulları ve kolejlerde kurucuların heyecanını, ikinci, üçüncü nesillerde göremiyoruz. Onların kurduklarını bırakın geliştirmeyi, güçlendirmeyi, geleceğe taşımayı, kaçı ayakta kalmalarını sağlayabilecek, kaçı aldıkları bayrağı zirveye taşıyacak?..

Bu konudaki takdir ve tedirginliklerimizi sonraki yazılarımızda da paylaşmaya devam edeceğiz ve tedirginlikler konusunda umarız yanılan biz oluruz…

Özetin özeti: Eğitim sadece okul, diploma, arka bahçe ve kazanç kapısı değildir. Ülkelerin, milletlerin, ailelerin, kurumların aynasıdır. Varoluş ya da yok oluş destanlarıdır…

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.