İsrail’in ipiyle kuyuya inmek...

Bugün Gazze’de bebekler katledilmiyor, insanlar açlıktan ölmüyorsa bu durumu ortaya çıkaran ülke Türkiye’dir. Trump’ın planının son halinde de, Hamas’ın bu plana verdiği devlet aklı kokan yanıtta da Ankara izlerini gördük.
Bugün Trump’ın diplomatik başarısı dediğimiz şeyin altında Türkiye’nin Hamas ile diyaloğu sadece İran’a bırakmanın hata olacağı ısrarı var.
İbrahim Kalın, gerek Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevleri gerekse MİT Başkanlığı döneminde alternatif zekâ ve ilişkilerin öneminin altını çok çizmişti.
Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği bir plan var elimizde.
Belirsizlikleri çok olan bir plan bu, mesela İstikrar Gücü’nün görev ve yetkileri ne olacak, Hamas’ı silahsızlandırma gibi bir misyon yüklenecek mi?
Bunu bilmiyoruz, bildiğimiz planda gelecekte kurulacak bir FilistinDevleti’ne atfın yine başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin isteğiyle konduğu.
Fakat bu küçük atıf bile İsrail’in dengesini bozmaya yetti.

Maliye Bakanı Smotrich, Netanyahu’yu “sessizlik ve diplomatik rezalet” ile suçladı. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir de Netanyahu’ya baskı yapmaya başladı ve Başbakan’dan asla bir Filistin Devleti’ne izin vermeyeceğini açıklamasını istedi. Eski savunma bakanı ve Yisrael Beytenu lideri Liberman da kararı “Bu gece BM’de yaşananlar, İsrail hükümetinin kötü yönetiminin bir sonucudur. BM kararı, Türkiye ve Suudi Arabistan’a bir Filistin devleti, bir Suudi nükleer silahı ve F35 jetleri getirdi. Bu, İsrail’in güvenliğinin satılmasıdır” diye yorumladı. Aşırı sağın önemli isimlerinden Avi Maoz, Trump’ı Batı Şeria’da “Filistin terör devleti kurmakla” suçlarken, Batı Şeria’daki işgalci yerel yönetimlerin çatı kuruluşu olan Yesha Konseyi, Filistin devleti fikrinin Suudi Arabistan ile diplomasiye bağlanması fikrini sert bir şekilde eleştirdi. Bunları alt alta yazdığımızda ortaya çıkan tabloya bakarak İsrail’in ipiyle kuyuya inilmeyeceğini kabul etmemiz gerekir. Bu saatten sonra yapılacak en doğru iş Trump’ın Batı Şeria’nın ilhakına izin vermeyeceği gibi vaatlerinin uluslararası anlaşma metinlerine eklenmesi. İsrail aşırı sağı bugün değilse gelecek 10 yılda, nüfus ve seçmen sayısındaki büyük artışıyla beraber bölgeyi tekrar ateşe atacaktır. Bunu görmek ve bugünden hazırlanmak lazım…
Yeşil F-35 paketi...
Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi Prens Selman’ın Beyaz Saray ziyaretinde ana konu F-35 satışına döndü. Trump, ilk ve ikinci döneminde parası karşılığında ilk yurt dışı ziyaretlerini Suudi Arabistan’a yapmış bir Başkan.

Beyaz Saray konuya ekonomik olarak bakıyor ama Prens Selman da konuya sadece askeri olarak bakmıyor.
ABD’ye ödenen her sent Suudi Arabistan’a Trump övgüsü olarak dönüyor, Prens Selman’ın almayı çok istediği bölgesel lider sıfatına yaklaştırıyor.
Artık petrol değil turizmden para kazanmayı uman ve tüm yatırımlarını buna göre yapan Suudi Arabistan için Beyaz Saray’ın her olumlu cümlesinin bir anlamı ve karşılığı var.
ABD, Suudi Arabistan’a nükleer silah için yeşil ışık yakıncaya kadar dolar yeşili ABD’ye akmaya, buna karşın güvenilir ülke yeşil ışığı da Riyad’a yanmaya devam edecek..
Bir kalkan olarak Atatürk adı...
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ı tanır mısınız?
Belki adını bir anda çıkaramamış olabilirsiniz ama Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği Kurultay’da “Bir oy farkla kazanmış olsaydı yüzyılın Mandelası olarak anılacaktı” dediği konuşmayı yapan kişidir.
Geçmişte CHP Genel Başkan Yardımcılığı da yapmıştı, bugün de milletvekili olarak CHP sıralarında oturuyor.
Orhan Bey, Dersim konusunda hassasiyeti bilinen bir isim.
2021 yılında sosyal medyada “Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” mesajını paylaşmıştı.
Bu sene daha uzun bir mesaj paylaştı, Seyit Rıza’nın “Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim...” cümlesiyle başladı mesajına, ardından “İdam edilişlerinin 88. yılında hüzünle ve saygıyla anıyorum” dedi ve devam etti.

Sosyal medya kullanıcıları bu mesaja kızdılar; “Hem Seyit Rıza’ya güzellemeler yapıp hem de Atatürk’ün kurduğu partide milletvekili olmak omurgasızlıktır” diye yazan da oldu, “Alevilik ile Seyit Rıza’yı bağdaştırma” diyen de...
Tarih bir tane ama herkes tarihi kendisine göre algılama hakkına sahiptir.
Peki Atatürk’ün kurduğu bir partinin milletvekili olup da Dersim’i isyan değil katliam diye yorumlamak uygun bir davranış mı?
Ona seçmen karar verir ama FETÖ Lideri için Taraf’ta “Modern zaman şamanı” diye güzellemeler yapmış, eski genel başkan yardımcısı ve vekil de var, Atatürk’e en ağır eleştirileri getirmiş TKP/ML lideri İbrahim Kaypakkaya’yı ölüm yıl dönümündeanan eski zaman Gençlik Kolları da...
Atatürk’ün adıyla özdeşleşmiş kurumlardan farklı sesler çıkması ne şaşırtıcı ne de sadece CHP’nin sorunu olan bir durum.
Orhan Sarıbal geçmişte Gürsu Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanlığı da yapmış bir isim, tarihe bakışı tahminen o dönem de aynıydı.
Yaşananların çelişkili olduğu kesin ama burada tek sorumlu Orhan Sarıbal olabilir mi?
Tüm partiler ve tüm iller için yazıyorum, hangimiz milletvekili olarak kime oy verdiğimize bakıyor, bu adam ne düşünüyor diye merak ediyoruz?
İğne çuvaldız meselesi bu konuda da geçerli yani…
Sende Yorum yap