s

Düğünü dağa göre ayarladı! Sıradışı yolculuk...

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Esin Handal, İzmir doğumlu ama 3 yaşından beri İstanbul’da yaşıyor. Marmara Üniversitesi işletme bölümü mezunu. Üniversiteye kadar genellikle takım sporlarıyla uğraştı. Ortaokulda hentbol takımı, lisede basketbol ve atletizm takımındaydı. Üniversite 3. sınıfta staj için girdiği özel bir şirkette okul sonrası da çalışmaya başladı. Bu özel şirket bir gün 8-10 kişilik çalışanını motivasyon amaçlı Ilgaz Dağı'na bir otele gönderdi. Günübirlik Ilgaz Dağı çıkışı da olan gezi, o gün Esin'in dağcılığa ilk adımı oldu.

ŞİRKET GEZİSİ SONRASI İSTİFA ETTİ, GEZİ ACENTESİNDE İŞE BAŞLADI

"Ilgaz Dağı aslında 3 bin metrenin altında olduğu için dağ statüsünde değil"diyen Esin, "Ilgaz Dağı çıkışı benim için kendimle mücadele, grupla beraber yaptığım zorlu bir faaliyet, hava koşulları ve doğa şartlarıyla ilk sınanmam oldu. Şimdi dönüp baktığımda tabii ki Ilgaz Dağı çok kolay bir çıkış gibi geliyor bana ama ilk çıkışımda çok üşümüş, çok yorulmuş ama çok zevk almıştım. Filmlerde olur ya, aynı film senaryosu gibi pazartesi işe döndüğümde istifa edip bizi dağa çıkaran küçük bir gezi acentesinde işe başladım. Yavaş yavaş yürüyüş parkurlarını öğrenip önce trekking rehberi oldum. Sonrasında kendimi geliştirmek için dağcılık eğitimi aldım ve hem kaya hem buzul tırmanışları yapmaya başladım” bilgisini paylaştı.

Dağcılık eğitiminin, üniversiteden daha uzun sürdüğünü dile getiren Esin,"Gerek eğitimler sırasında gerekse sonrasında kendi başıma çok fazla dağ çıkışı yaptım. Henüz eğitimlerim bitmemişken Türkiye’de kadın dağcı olarak birçok ilk çıkış gerçekleştirdim. Dağcılığa başlamadan önce mağaracılık, paraşütle atlama, dalgıçlık, motor sporları, rafting (Türkiye kadınlar 3.lük), yelkencilik (Adriyatik geçişi) sporlarıyla uğraşıyordum.Ancak 7 bin metre ve daha yüksek irtifa dağlara gitmeye yani Kar Leoparı projesine başlayınca sakatlanma yaşamamak için bazı sporları bıraktım. Kar Leoparı ünvanı 1961 yılından beri veriliyor. Eski Sovyetler Birliği zamanında sınırları içinde yer alan en yüksek 5 dağa çıkanlara verilen oldukça prestijli bir ünvan"diye konuştu.

400 milyon dolar kazandılar! 'Baby Shark'la gelen servet, maaş beklentileri dahi yoktu

'DÜĞÜN TARİHİMİ BİLE DAĞA GİDİŞİME GÖRE DEĞİŞTİRDİM'

"Dağcılıkla ilk tanıştığımda Ilgaz zirvede çok üşümüş ve yorulmuştum"diyen Esin,"Isınabilmek için hepimiz küçücük bir çukura sığınmıştık. Doğanın gücünü ilk kez hissetmiştim. Orada donacağımı düşünürken insan vücudunun ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğunu gördüm. Yine aynı çukurda herkes yemeğini ve suyunu paylaşmıştı, bu da beni etkiledi. Sonradan hiçbir şeyi paylaşmayan birçok dağcı tanımış olsam da ilk zirvemde herkes birbirine üşümemek ve aç kalmamak için sarılmıştı"ifadelerine yer verdi.

"Türkiye'de birçok ilk tırmanışa imza attığım sıralarda, gerek gidecek kişi bulamamaktan gerek benim kadar kimsenin dağcılığa vakit ayıramamasından dolayı Türkiye'deki dağlara yalnız gidiyordum. Yaptığım işleri hep dağa gidebileceğim şekilde seçerdim. Hâlâ devamlı ve kurumsal işler yerine bana dağlar için kazanç sağlayan, güce dayalı işlerde çalışıyorum. Düğün tarihimi bile dağa gidişime göre değiştirdim. Eşimi Afrika'nın en yüksek dağı Kilimanjaro'da tanıdım. Anneme her yıl tehlikeli dağlara gideceğimi ama dikkatli olacağımı hep söyledim. Yani tüm hayatımı ve yaşam tarzımı dağlara göre şekillendirdim. Bu yüzden benimle dağlara gelecek kişilerin genelde zaman sıkıntısı oluyordu. Beni hep dağlarda ve zirvelerde tek gören dönemin dağcılık federasyonu başkanı Alaattin Karaca, beni 'Kar Leoparı' projesinin ilk dağına tırmanmaya davet etti. Bu projenin ilk dağını ekiple gerçekleştirdim. Sonrasında kendi partnerim Adem Gül'le yola devam ettim ve en sonunda 2019 yılında partnerim benimle gelemediği için bambaşka iki kişilik bir ekiple gidip projenin en zor dağı olan Pobeda Dağı'na tırmandım"diyerek şu ifadeleri kullandı:

Alıntı Metni


'SON 14 YILDIR TÜM DEPREMLERDE GÖNÜLLÜ GÖREV ALDIM'

Bu projede en zor dağın Pobeda Dağı olduğuna dikkat çeken Esin, "7439 metre yüksekliğinde olan bu dağ için '8000'lik dağlardan daha zor' derler. 7000 metrenin üzerinde olan bu dağda 4 gün geçirmek zorundasınızdır ve korkunç sert bir havaya sahiptir. Ancak benim en zorlandığım Korjenevskaya Dağı oldu. Korjenevskaya Dağı'na çıkışım sırasında midemdeki rahatsızlık kaynaklı 5-6 gün bir şey yiyemedim ve çok güçten düştüm, bu da beni inanılmaz zorlamıştı. Bu yüzden sonrasında antrenmanlarım sırasında vücudumu açlık ve susuzluğa da alıştırmaya başladım" dedi.

'Sertifikaya gerek yok' demişti... Böcek ailesinin ölümüne giden süreç böyle başladı! Kahreden olayın kilit ismi kamerada

Esin Handal, yüksek dağcılığın sadece fiziksel güçle başarılamayacağını düşünenlerden. Esin, “Ben ciddi antrenman yapar, kas gücümü yüksek tutarım. Ancak yüksek dağlarda güç size yardım etse de, uzun ve yorucu beklemeleri beyniniz yönetiyor. Bu tür ekspedisyonlarda yokluk, özlem ve zorlu yaşam koşullarından dolayı geri dönen çok dağcı gördüm” dedi. Mental dayanıklılığın önemine dikkat çeken Esin, “Yüksek dağlar sizi mental olarak çok zorlar. Kazalar ve kötü hava koşullarına karşı hazırlıklı olmanız gerekir. Ben kendimi mental olarak güçlü hissediyorum. Son 14 yıldır tüm depremlerde gönüllü görev aldım ve birçok dağ kazası ve yaralanmaya müdahale ettim. Genel olarak soğukkanlı biriyim ve ilk müdahaleleri yapabiliyorum” ifadelerini kullandı. K2 ekspedisyonu deneyiminden de bahseden dağcı, “Bu yıl yaptığım K2 tırmanışı boyunca her türlü kötü ve zorlu koşula dayanıklı olduğumu gördüm. Ben ‘yeter artık’ diyen biri değilim. Geri dönülmeyecek bir sağlık problemi olmadığı sürece aklıma koyduğum hedeflere odaklanıyorum” dedi. Esin, 25 yıllık dağcılık hayatının kendisine önemli dersler kazandırdığını şu şekil de dile getirdi: “Yüksek dağlar hem fiziksel hem psikolojik olarak sizi sınar. Özellikle hasta olduğum veya gücümün tükendiğini sandığım zamanlar oldu. Ancak dağcılık bana insanın kendi sınırlarının, bilmediği kadar geniş olduğunu gösterdi. Zorlamadıkça bu sınırlar ortaya çıkmıyor. Ayrıca öğrendim ki iyileşmeyen yara yok. Ne kadar zor koşullarda kalırsak kalalım, şehir hayatına döndüğümüzde tüm yaralar iyileşiyor ve tekrar konfor alanımıza dönebiliyoruz.”

'BAZEN İSMİMİ BAZEN DE CİNSİYETİMİ SAKLADIM'

"Hayatın her alanında kadın olmanın zorlukları farklı.Ancak şunu söyleyebilirim ki dağcı bir kadın olmak dünyanın her yerinde çok zor. Ben yabancı ekiplerle de tırmandım ama kendimi kabul ettirmek için bazen ismimi, bazen cinsiyetimi saklamak zorunda kaldım. İnanın kimse bir kadını ekibinde istemiyor. Bence ben çok güzel bir örneğim, yüksek dağlar gücün ötesinde bir olgu ve güç dediğiniz şey kas yapısıysa, bu antrenmanla kapatılacak bir fark. Evet, bir erkekten daha fazla antrenman ve hazırlık yapmak ve daha hızlı olmak zorundayım ama yapamayacağım bir konu değil. En azından yüksek dağlar cinsiyetinize göre zirveyi belirlemiyor, dayanıklı ve güçlü olanı kabul ediyor” diyerek şunları söyledi:

Alıntı Metni


‘ZİRVEYE ÇIKINCA SANA PARA VERİYORLAR MI?’

"Bizim için zirve işin kolay yönüdür çünkü zirveye çıkarken güçlü olursunuz, bir hedefiniz vardır"diyerek dağcılığın zor yönlerini anlatan Kar Leoparı Esin, "İnerken gücünüzün çoğu bitmiş ve hedefinize ulaştığınız için dikkatsiz olursunuz. Tüm bu nedenlerden ben güvenli alana, yani bazen çadırıma, bazen de ana kampa dönünceye kadar sevinç yaşamam ve disiplinimden vazgeçmem. Hatta bu sene gittiğim K2 Dağı için ana kampta bile sevinemedim çünkü ana kamptan en yakın yerleşim yerine gitmek bile 5 günlük bir yürüyüş rotasını içeriyor. Yüksek dağlar hatayı pek kabul etmez" dedi.

Son dakika... Zehirlenme vakaları sonrası kırmızı alarm! Ölüm nereden geliyor?

Son yıllarda biraz daha çok dağlara gidenler olsa da hâlâ dünya dağcılarının çok gerisinde olduğumuzu dile getiren Esin, “Türkiye’de dağcılara destek olmadan bir gelişme beklenemez. Bana hâlâ 'Zirveye çıkınca sana para veriyorlar mı?' diye soranlar var. Dağcılığın bir spor olduğunu ve farklı kuralları olduğunu insanlara öğretmemiz gerekli. Kadın olarak ise önümüzde daha ciddi meseleler çıkıyor. Kadınlarımızın daha naif ve güce dayalı olmayan sporları yapması gerektiği görüşünü toplum ve ailelerimizden değiştirmemiz gerek”yorumunu yaptı.

'5 BİN METREDEN SONRA İLETİŞİME GEÇMEYE ÇALIŞIRIM'

"Ben yükseklere çıktıkça mutlu olan ve gülümseyen bir insanım.Normal hayatta çok sosyal ya da çok konuşan biri değilimdir ama dağda, özellikle 5000 metrelerden sonra çevremdeki herkesle iletişime girip onlara yardım etmeye çalışırım. Strese girdiğinizde bir başkasının problemini çözmek, kendi stresinizi unutmanıza ve dengelemenize yarar. Bir şekilde moralimi hep yüksek tutarak sorunların geçici olduğuna inanırım ve konsantre olmam gereken zorlu geçiş ve etaplarda hiçbir şey düşünmemeye çalışırım. En ufak kafa dağınıklığı ya da şarkı söylemenin dikkati dağıttığına inanıyorum” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

Alıntı Metni
Çalışanlar dikkat! Zam maratonu için geri sayım! İşte asgari ücrette öne çıkan 2 zam oranı

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.