Irak’ta yeni dönem
Türkiye, Terörsüz Türkiye sürecini yürütürken, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri de yakından izliyor. Bu çerçevede Suriye’de PKK’nın kolu YPG’nin ağırlığını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Şam yönetimi ile entegrasyon sürecinin istediği gibi sonuçlanmasını bekliyor.
Diğer taraftan, Irak’ta merkezi yönetim ve Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile kurduğu, iyi giden dengenin bozulmamasıiçin çabalıyor. Bu çerçevede Irak seçimlerininsonuçlarını dikkatli okumak ve geleceğe dair bir resim koymak gerekiyor.
Ucu açık müzakereler
2003 yılındaki işgalin ardından her seçim ve hükümet kurma süreci uzun, zor ve sancılı oldu. 2005’te kabul edilen anayasanın, yazılı olmayan kurallarına göre, Irak’ta cumhurbaşkanlığı Kürtlere, başbakanlık Şiilere, meclis başkanlığı ise Sünnilere gider.
20 yıllık sürece baktığımızda da hiçbir parti ya da ittifak, 329 sandalyeli mecliste çoğunluk gerektiren 165 sandalyeye ulaşamadı. Bu yüzden geçmişte bazen bir yılı bulabilen hükümet kurma müzakerelerine tanıklık ettik. Birazdan bahsedeceğimiz üzere bu sefer tablo farklı olabilir, olmaya da bilir…
İran etkisinde seçimler
Irak’ta bugüne kadar seçim sonuçları hep Şiî dengesiyle analiz edildi. Çünkü ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra, Bağdat’ta bir gözünü hep Tahran’a çevirmiş Şii başbakanlar gördük. İran etkisinin en baskın şekilde hissedildiği dönem de, hiç kuşkusuz 2006-2014 yılları arasındaeski başbakan Nuri El-Maliki dönemiydi. Ardından gelen başbakanlar, İranetkisini biraz olsun kırmaya çalışsa da, bunda pek başarılı olamadı. 2022’de göreve gelen Es-Sudani, “Önce Irak”sloganıyla bunu kısmen başarabildi.
Eksiklere rağmen…
11 Kasım’daki seçimlere katılım oranı, en etkili Şiî gruplardan biri olan Sadr hareketinin boykotuna rağmen yüzde 56’ya yükseldi. Bu, Irak için önemli bir oran, zira 2021’deki seçimde katılım yüzde 43’tü.
Es-Sudani, ekonomi politikalarına dair eleştiriler olsa da yaptıklarıyla sandıktan birinci çıkmayı başardı. Seçimlere ilk kez bir koalisyon ile (Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Koalisyonu) girdi ve 46 sandalye kazandı ama yukarıda bahsettiğim çoğunluğa ulaşamadı. Diğer dağılım ise şöyle oldu:
Şiî Nuri El Maliki’nin Kanun Devleti Partisi 29, Eski Meclis Başkanı Muhammed El-Halbusi’nin bloğu 27, ABD’nin terör örgütleri listesine aldığı Asaib Ehlil Hak isimli milis grubun lideri Şiî Kays el-Hazali’nin kurduğu Sadıkun İttifakı 27, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) 26, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 15 sandalye…
Fakat burada kritik olan, irili ufaklı Şiî partilerin kazandığı sandalyelerin sonuca yapacağı etki…
Sudani’nin riski
İran’a yakın Şiî partilerden oluşan bir grup olan “Koordinasyon Çerçevesi”, 17 Kasım’da yaptığı açıklamada, “tüm liderlerinin bir araya gelerek kurucu unsurlarından oluşan en büyük parlamento bloğunu oluşturma”konusunda anlaştıklarını duyurdu. Tüm Şiî partiler uzlaşırsa, bu çoğunluk için gereken 165 sayısına ulaşabiliyor.
Uzun yıllardır içlerinde sert bir mücadele olan Şiîler’in bu hamlesi herkesi şaşırttı. Daha ötesinde, Sudani’nin yeniden başbakan olarak göreve devam etmesinin önünü kesebilir. Zira oluşturulacak komitenin başbakan adaylarıyla görüşeceği ve en çok desteklenen isimle yola devam edeceği anlaşılıyor. Böyle bakıldığında, Es-Sudani aday olsa da -ki toplantıya davet edilmişti- destek alamayabilir.
Özetle Irak’ta bir kez daha Tahran etkisinde bir hükümet yapılanması görülebilir, şaşırmamak gerekir. Zira şimdiden eski başbakan Nuri El-Maliki, Es-Sudani’nin dönemeyeceğini söylemeye başladı bile.
Ankara’nın endişesi
Bölge ama daha çok Ankara, Şiî etkisindeki Bağdat hükümetlerinden çok çekti. Es-Sudani, ABD ve İran arasında önemli bir denge siyaseti yürütmeye çalıştı,“Kalkınma Yolu”gibi önemli ekonomik projeleri samimiyetle savundu, hayata geçebilmesi için ciddi mesai de harcadı. Bölge ülkeleriyle iş birliğinin önemini hatırlattı. Tüm bu sürecin geriye sarması Ankara’nın da en büyük endişesi olsa gerek…
Sende Yorum yap