s

Kolik hakkında bilmediklerimiz

Nedeni hâlâ tam olarak bilinemeyen kolik, bebeklikte görülen ve anne babaların da hayatını zorlaştıran bir durum. Peki yeni bir çalışma kolik hakkında ne söylüyor?

Her dört bebekten birinde görülen koliğin nedenlerine dair bugüne kadar pek çok araştırma yapıldı. Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, sindirim problemleri, anne depresyonu ya da bebeğin zorlayıcı mizacı üzerinde duruldu. Peki ya sebep bunların hiçbiri değilse? Psikolog Dr. Nilüfer Devecigil, kolik ağlamalarının nedenlerini saptamak için ekibiyle birlikte 2.5-4 yaş arasındaki bir grup çocuk ve anneleri ile deneyimsel oyun terapisini kullanarak yeni bir araştırma yaptı. Araştırma bulguları, bugüne kadar bilinenleri tersine çevirecek derecede çarpıcı. Kolik geçmişi olan ve olmayan çocuklar arasında yapılan araştırmaya göre, kolik bir hastalık veya fizyolojik sorun değil, bebeğin rahim ve doğumda biriken stresi bırakma ve regüle etme (duygularını dengeleme) çabası olabilir. Psikolog Dr. Nilüfer Devecigil çalışmaya dair sorularımızı yanıtladı.

Hangi belirtiler kolik tanımına girer ve bebeklerin yüzde kaçında kolik görülüyor?

Klasik kolik tanımı literatürde Wessel kriterlerine dayanır ve genellikle 3-3-3-3 kuralı ile açıklanır: Yani günde 3 saatten fazla ağlama, 3 haftadan uzun sürmesi, haftada en az 3 gün olması ve hayatın ilk 3 ayında görülmesi gerekir. Ağlamalar kolaylıkla yatıştırılamaz. Genellikle öğleden sonra, akşam saatlerinde yoğunlaşır; bebek bacaklarını karnına çeker, sırtını geriye gerebilir, yüzü kızarır. Altı haftalık bebeklerin yüzde 25’inde kolik görülür. 10-12 haftaya gelindiğinde bu oran yüzde 0.6’ya düşer. Ağlama ikinci haftadan itibaren artar ikinci ayda zirveye ulaşır ve dördüncü ayda belirgin şekilde azalır.

Sizin çalışmanızın amacı neydi?

Çalışmamızın amacı; kolik bebeklerin rahim ve doğum deneyimlerinin, kolik olmayan bebeklerden farklı olup olmadığını ve kolik ağlamasının travmanın doğal bir salınımı olup olmadığını araştırmaktı. Kolikli bebeklerdeki yoğun ağlamanın, gebelikte stres, travmatik perinatal deneyimler, zorlayıcı doğum müdahaleleri gibi süreçlerle bağlantılı olabileceğini araştırdık. Koliğin bebeğin rahim ve doğumda biriken stresi bırakma ve regüle etme girişimi olabileceğini var saydık. Bu bakış, kolik yaşayan bebeklerin aslında travmalarını doğal olarak boşaltabildikleri için uzun vadede daha sağlıklı olabileceklerini öngörüyor.

Araştırmada neden oyun terapisi kullandınız?

Çünkü bu yaş grubunda çocuklar erken dönem travmalarını sözle değil oyunla ifade eder. Toplam 23 anne ve çocukla çalıştık. Bunlardan 10’unun kolik öyküsü vardı. 2.5-4 yaş arasındaki çocuklarla 10 hafta boyunca Deneyimsel Oyun Terapisi (DOT) seansları yaptık. Tünel, kum, çadır gibi yardımcı oyunlarla çocukların kendilerini ifade etmelerini izledik. Yardımcı araştırmacılar Ufkun Akbulut ve Özge Çivci ve beş terapist arkadaşımla seansları video kayıtlarından tekrar tekrar gözlemledik, anne görüşmeleri yaptık.

Çalışmanın en önemli, ebeveynleri aydınlatan bulgusu neydi?

Kolik öykülü çocuklar, kolik olmayanlara kıyasla seanslarda çok daha az travmatik yeniden canlandırma gösterdi. Kolik bebeğin sinir sistemi için kendiliğinden işleyen bir iyileşme mekanizması olabilir. Kolik bebekler, travmayı bebeklikte boşaltmış olabilirler. Kolik olmayanlarsa bu boşaltımı yapamadıkları için oyunda daha fazla travma teması oynayabilirler.

Ebeveynlere öneriler:

  • Kolik bir hastalık değildir. Bebeğin bir travmayı bırakma süreci olabilir. O nedenle ebeveynler rahatlasınlar. Bunu bilirlerse ebeveynin kaygısı azalır ve bebeğiyle daha regüle bir ilişki kurmasına yardımcı olur.
  • Ağlamayı tamamen durdurmaya odaklanmak yerine, eşlik etmeye odaklanın. Bebeğin yanında kalarak, kucağa alarak, ten teması kurarak, sallanma gibi ritimlerle.
  • Ebeveyn regüle ise bebek daha kolay regüle olur. Annenin ve babanın tolerans penceresinin genişliği önemlidir.
  • Ağlamanın bebeğin gelişen bağlanma ve sinir sistemi için bir iletişim olduğunu unutmayın.
  • Sosyal destek ve sağlıklı çift ilişkisi, kolikle baş eden ebeveynlerde en koruyucu faktördür.
  • Uzun vadede bu bebeklerin daha sağlıklı olabileceğini bilin.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.