s

Yaş alan vücudumuz mu zihniniz mi?

Beynin biyolojik yaşı, sadece doğum gününüzde yazan rakamlara bağlı değil, kas kütleniz ve bel çevrenizdeki yağın miktarıyla da yakından ilişkili

Hiç bedeninizin beyninizin yaşını etkileyebileceğini düşünmüş müydünüz? Bilim insanları uzun yıllardır sağlıklı yaş almayı yani longevity anlamaya çalışıyor. Fakat yeni yayımlanan bir araştırma, oyunu değiştirecek kadar çarpıcı bir gerçeğe işaret ediyor. Amerika Radyoloji Derneği’nde sunulan bu çok yeni araştırma, yaşlanmayı kaçınılmaz bir süreç olmaktan çıkarıyor ve büyük ölçüde yönetilebilir bir biyolojik denge hâline getiriyor. Çalışmada, bin 164 sağlıklı yetişkinin, beyin MRI görüntüleri incelenerek vücut kompozisyonu ile beyin sağlığı arasındaki ilişki ortaya konulmuş. Bulgular çok net: Daha fazla kas, daha genç bir beyin görünümüyle ilişkili, daha fazla visseral yağ ise tam tersi bir etki yaratıyor. Cilt altı yağ tabakasının bu süreçle ilgisi bulunmazken, iç organ çevresindeki yağlanmanın beyin yaşını ileri çekebildiği gösteriliyor. Bu durum aslında hepimizin bildiği ama çoğu zaman önemsemediği bir noktayı yeniden gözler önüne seriyor. Yaşlanmanın görünmeyen kısmı, bedenimizin iç dengesinde saklı. Kas kaybı ve bel çevresi yağlanması arttıkça, yalnızca fiziksel görünüş değil, bilişsel fonksiyonlar da etkileniyor. Araştırmacılar, beyin dokusundaki bu farkların erken yaşlarda dahi gözlemlenebileceğini, yani beynin düşündüğümüzden çok daha esnek ama bir o kadar da kırılgan olabileceğini vurguluyor.

Sağlıklı yaşam alışkanlıkları yalnızca kilo kontrolü için değil, aynı zamanda sağlıklı bir beyin için de kritik. Düzenli güç antrenmanları, kas kütlesini koruyan ve artıran tekniklerle desteklenen bir hareket düzeni, rafine şeker ve aşırı işlenmiş gıdalardan uzak duran bir beslenme modeli, hatta gün içinde daha çok ayakta kalmak gibi küçük davranışlar bile, beynin biyolojik yaşını etkileyen güçlü faktörler arasında. Beslenme açısından bakıldığında kaliteli protein kaynakları, yüksek miktarda kırmızı et tüketimini bitkisel protein kaynağı filizlendirilmiş baklagillerle dengelemek, antiinflamatuar besinler, yüksek lifli bitkisel gıdalar ve kan şekerini dengede tutan öğünler visseral yağlanmayı azaltmanın en önemli yollarından biri olarak öne çıkıyor. Daha az iç yağ, daha iyi insülin duyarlılığı ve daha düşük inflamasyon, beynin yaşlanma hızını da yavaşlatıyor.

Bu araştırma, aynı zamanda bize büyük bir umut sunuyor. Yaşlanma veya yaş alma tek yönlü, geri döndürülemez bir yol değil. Bedeninizde kuracağınız dengeyle beyninizin nasıl yaşlanacağı üzerinde söz sahibi olabilirsiniz. Yeni yıl yaklaşırken ve bu yıl kendinize yeni bir hedef belirlerken sadece görünüşünüze değil, zihinsel berraklığınıza, hafızanıza, odaklanma kapasitenize de yatırım yapmayı hatırlayın! Belki de genç kalmanın en güçlü yolu, düşündüğünüzden çok daha erişilebilirdir.

Bu besinleri daha fazla tüketin

Obezite, yüksek tansiyon ve insülin direnci gibi sorunlar, vücudun metabolik ve damar sistemlerine yük bindiriyor. Zamanla bu stres birikiminin bilişsel gerilemeyi hızlandırabileceği ve Alzheimer hastalığı olasılığını artırabileceğini biliyor musunuz? Arizona Üniversitesi’nde yapılan araştırma; obezite sorunu olan genç yetişkinlerde inflamasyon, karaciğer hastalıkları ve beyin hücrelerinde erken hasarla bağlantılı biyolojik belirteçleri tespit etmiş. Bir diğer önemli bulgu ise genç yetişkinlerin çoğunda, karaciğer sağlığını desteklemek, inflamasyonu düzenlemek ve uzun vadeli beyin fonksiyonlarını korumak için gerekli bir besin olan kolin kan seviyelerinin alışılmadık derecede düşük olması. Kolin içeren besinler; yumurta, somon, sardalya, baklagiller, brokoli, brüksel lahanası, ıspanak.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.